İstanbul'da 8 saatte dünyası başına yıkıldı! Tek söylediği şey Yavuz’du
Abone olBilgi Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Yavuz Sezer ile annesi Suat Sezer, koronavirüs nedeniyle tedavi gördükleri hastanede 8 saat arayla hayatlarını kaybetti.
16 gün önce koronavirüs testleri pozitif çıkan Bilgi
Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Yavuz Sezer ile annesi Suat
Sezer, kısa bir süre sonra yoğun bakıma kaldırıldı. Durumu daha da
ağırlaşan 68 yaşındaki Suat Sezer, verdiği yaşam mücadelesini
kaybetti. Ondan 8 saat sonra ise aynı hastanede tedavi gören oğlu
Dr. Yavuz Sezer, koronavirüse yenik düştü. Yavuz Sezer ve annesi
Suat Sezer’in cenazeleri Kozlu Mezarlığı’nda yan yana toprağa
verildi.
İstanbul Gedik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Selim Sezer,
yaşanılan süreci anlattı. Umutlarını hep yüksek tuttuklarını ifade
eden Sezer, “Kısa aralıklarla 8 saat arayla ağabeyim Yavuz Sezer ve
annem Suat Sezer’i kaybettik. Yaklaşık 16 gün önce ilk defa pozitif
teşhisi konulmuştu. Beklediğimizden daha hızlı bir ağırlaşma süreci
yaşandı. İlk önce ağabeyimin hızlı bir hastaneye kaldırılma ve
yoğun bakım süreçleri yaşandı. Annem evde tedavi ile devam
ediyordu. Biz daha kolay atlatabileceğini de düşünüyorduk. Ancak
yaşanan sürecin psikolojik etkisi de muhtemelen annemin de bir süre
sonra hızlı bir şekilde yoğun bakıma kaldırılmasına sebep oldu."
dedi.
Sözlerinin devamında Dr. Sezer "İlk önce ağabeyim yoğun bakıma
kaldırıldı. Annem bir süre evde beklerken daha sonra o da
ağırlaşması ve yeniden hastaneye götürmemiz sonucunda aynı şekilde
yoğun bakıma yatırıldı. İlk olarak ağabeyimin virüsü dışarıdan
aldığı oradan da tekrar evin içine gelip anneme verdiği
anlaşılıyor. Biz bütün süreç boyunca umudumuzu, beklentimizi hep
yüksek tutmaya çalıştık. Tüm çabalar da gösterildi. Ancak sarsıcı
bir şekilde arka arkaya 23 Mart Salı akşamı önce annemin haberini
aldık. O şokun etkisi devam ederken 24 Mart Çarşamba sabaha karşı
saat 04.00’da da ağabeyim Dr. Yavuz Sezer’in de vefat haberini
aldık” ifadelerini kullandı.
"Canımızdan 2 parçayı kaybettik"
Çok zor bir süreçten geçtiklerini ifade eden Dr. Selim Sezer, “Çok
zor. Yani canımızdan 2 parçayı kaybettik ve bunları arka arkaya
kaybettik. Ağabeyim çok gençti 42 yaşını doldurmamıştı. Annem 68
yaşındaydı. Birbirlerine de çok düşkünlerdi. Hepimiz birbirimize
çok düşkündük. Yan yana toprağa verebildik. Birlikte cenazeleri
kaldırıldı. Yan yanalar. Hep bu dünyada birbirlerine yakın
oldukları gibi şimdi de bulundukları yerde de yan yanalar. Biz
huzuru, sükuneti buradan bulmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
"Tek söylediği şey Yavuz’du"
Süreç boyunca annesinin ağabeyini sorduğunu söyleyen Dr. Sezer,
“Ağabeyimde önce şiddetli sırt ağrısı olmuştu. Annemle de yakın
oldukları için ikisi beraber test yaptırdılar. 8 ya da 9 Mart’ta
ikisi için de pozitif teşhisi konuldu. Ama önce ağabeyimin aldığı
ve ondan anneme geçtiği anlaşılıyor. İlk anneme pozitif
konulduğunda hafif öksürükten başka bir şeyi yoktu. Defalarca
konuşuyorduk gün içerisinde. ‘Benim bir şeyim yok, Yavuz nasıl,
Yavuz Yavuz’ sürekli tek söylediği şey Yavuz’du. Süreç evde
başlamasına rağmen sonrasında onun da ağırlaştı. Muhtemelen
ağabeyime çok üzüldüğü için ağırlaştı. Çünkü bu hastalıkta
psikoloji de çok önemli. Hemşireler aracılığı ile selam yolluyordu.
Bizim iyi olmamızı istediğini söylüyordu” şeklinde anlattı.
"Kimse bana bir şey olmaz demesin"
Salgının çok ciddi bir boyutta olduğunu söyleyen Dr. Sezer,
“Dünyanın birçok yerine göre daha yoğun yaşıyoruz. Durum çok ciddi.
Herkesin olabildiği kadar en üst düzeyde dikkat etmesi gerekiyor.
Ne yazık ki hayatın akışında önlemlere yeterince uyulmadığını
görüyoruz. Önlemlere uyanların bile nelerle karşılaşabildiği
ortadayken hiçbir biçimde ciddiye almama, önemsememe gibi bir durum
olamaz. Bütün dünya bütün insanlık olarak çok ağır bir imtihandan
geçiyoruz. Kimse bana bir şey olmaz demesin. Ne olur herkes çok
dikkat etsin” sözleriyle anlattı.