istanbul un konut sorunu

Ev sahibi olmak bu koşullarda biraz zor sanırım..

Abdullah YILMAZ krmistanbul@gmail.com

İstanbul’un konut çıkmazı:

Her yıl artan nüfusa orantılı olarak bina mesken ihtiyacı büyüyerek artmaktadır. Yıllara göre dağılıma baktığımızda bu oran nüfus artışı ve ülke ekonomisindeki büyüme hızının yine sektörün iş yoğunluğunu artırmaktadır.

İnşaat maliyetlerinin dönemler yıllara göre değişiklik gösterdiği sektörün özellikle yeni deprem yönetmeliğinin bu artan maliyetlere etkisi yadsınamaz.

İnşaat maliyetlerinin çok küçük farklarla bütün illerde yaklaşık aynı olması, buna karşın inşaatlarda kullanılan teknolojilerin dekoratif uygulamaların inşaatın yapıldığı toprağın metre karesi, önemli lokasyon  lara uzaklık yada yakınlıkları, sosyal donatıları, komşu kriterleri vs üretilen inşaatın yada konutun değer kriterlerini oluşturmaktadır.

Özellikle son 10 yılında Türkiye’nin ekonomik gelişimde inşaat sektörünü lokomotif kabul etmesi ve bu alanda ülke mevduatlarını bankalar aracılığıyla bu alana cömertçe kullanıyor olması aslında ülke ekonomisinin seyrindeki muhtemel yol kazasını müjdelemektedir.

Arz ve talebin belirlediği fiyat skalasının Türkiye’nin bölgelerine göre ya da cazibe merkezi şehirlerde maliyetlerin çok üstünde alıcı bulması ülkenin sosyal dokusu üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Türk toplumunun ihtiyaçlar hiyerarşisinde önceliğin bir ev sahibi olma içgüdüsü yine vatandaşına konut edindirme misyonu olan ülkenin sosyal devlet olma anlayışını zora sokmaktadır.

Satılan konutların özellikle son yıllarda TC vatandaşlarından ziyade yabancı uyruklulara satışındaki artan oran, ülke kaynaklarının vergi veren vatandaşlar yerine sadece rant elde etmek isteyen yatırımcı adı altında kişilere yada kurumlara satışı sosyal ve anayasal hak ihlalidir.

Ülkemizde irili ufaklı inşaat firmalarının geçmişten günümüze seyrine baktığımızda, çok mağdur bıraktığını, yasaların alıcıları yeterince koruma altına almadığı, topraktan alınan dairelerin toprak olup gittiğini, bir dairenin onlarca kişiye satışının yapıldığını hatırladınız mı?

Öz kaynaklar açısından çokta sağlam görünmeyen bu firmaların günümüzde krediye bağımlı konut üretme gayretleri Allahlın insafına kalmış durumda. Çıkacak küçük bir ekonomik krizin çok mağdur yaratacağı aşikârdır.

Vatandaşına konut alanı açıp üretme konusunda sıkıntı yaşarken Suriye’de cereyan eden savaş durumu maalesef 2 milyon nüfusun ülkemiz topraklarına göçünü izlemiş ve bu nüfusun sadece yüzde 10 sığınma kamplarında kaldığını diğer geriye kalan nüfusun özellikle İstanbul gibi metropoller de ikametgâhını izlemiştir. İstanbul başlı başına konut sorunu yaşarken Suriyeli göçmenlerin yarattığı konut ihtiyacı ülkem insanını zor durumlara sokmuştur.

Artan kiraların ev sahibi olamayan vatandaşlara aylık gelirlerinin yarıdan fazlasını kira olarak ödemeleri toplumsal huzursuzluğu tetikleyecek, konut fiyatlarındaki fahiş artışlar yine sosyal devlet anlayışını yerle bir edecektir.

Deprem sonrası kentsel dönüşüm modasındaki tutarsızlıklardan hiç bahsetmeye gerek yok, eskimiş deprem güvenliği olmayan konutların rehabilitasyonu için müteahhit le re gösterilen kolaylık ve imar da ki emsal bedellerindeki cömertliğin, kazanca müteahhidin kârına yönelik olması ayrı bir ucube durumdur.

Aynı yorgun binaların bulunduğu semtin bir kısmının kentsel dönüşüme dahil edilip bir metre ötesinin bu kapsama alınmaması sadece rantla alakalıdır. Kadıköy fikir tepede e 5 bakan Kısımın kentsel dönüşüme katılıyor olması arka tarafta kalan bölgelerin kapsam dışı bırakılması niyetlerin ne olduğunu ortaya koymaktadır.

Ayrıca kentsel dönüşüme girecek umudundaki konutların sanki dönüşüm olmuşçasına hatta bitmiş bina muamelesi görüp astronomik rakamlardan alıcı araması piyasanın iyice kafasını karıştırmış durumda.

Ortalama 150 bin tl maliyetle yeni bir konut üretilirken.50 yıllık binaların 500 bin tl de satışa sunulması akıl tutulmasıdır. İti bağlasanız durmayacak kümes benzeri dairelere biçilen fiyatlar gerçekçi olmadığı gibi avanak avlamaktır.

Emlakçı ve aracıların alçakları komisyonu artırmak adına bu saçmalığa çanak tutuyor olması ayrı bir trajedidir ki bu sektöründe artık bir denetim ve kontrol altına alınması gerekmektedir.

Evet, buradan uyarıyorum vatandaşları, özellikle deprem döneminde en çok hasar alan riskli bölgelerde dönüşüm hız kazanırken yine bu bölgelerin muhtemel deprem durumunda en tehlikeli bölge olacağını bilmek zor olmasa gerek. Milyonluk dairelerin şişirilmiş ve makyajlanmış dış cephe güzelliğine kanıp yılların birikimini çöpe atmayın. Kafanıza uymuyorsa sırf ev sahibi olacağım diye borca girip yıllarca dört duvar arasına kendinizi hapsetmeyin.

Konut piyasası yakında gerçek değerine oturur oturmasına da şu Suriyeli göçmen sorunu çözülürse. Herkesin kazandığı bir sektör pek akıl karı gelmiyor. Titancılar vardı eskiden o aklıma geldi. Alan kazanıyor satan kazanıyor aracı kazanıyor. Kısacası herkes kazanıyor böyle bir ticaret olmaz.

Son olarak ülkeyi yönetenlere seslenmek isterim, üretmeden kalkınma olmaz ülkeyi de binalar kalkındırmaz.