Biz bugünlerde İstanbul Sözleşmesi’ni tartışaduralım
meğerse bu melanet sözleşmesinin temelleri 72 yıl önce atılmış.
Yani toplumu cinsiyet üzerinden kimliksizleştirme ve
dejenere etme projesi yeni bir proje değil.
Bize İstanbul Sözleşmesi adı altında dayatılmaya
çalışılan sözleşme çok uzun zamandır üzerinde çalışılan küresel
baronların bir projesi.
Çok kıymet verdiğim bir büyüğümün hafta sonu beni yapmış olduğu
bir araştırma ile uyarması üzerine ben de cürmümce okumalar yaparak
bu yazı kaleme alıyorum.
Eminim “Kinsey Skalası” kelimesini bir çoğunuz
ilk kez duyuyordur.
Kinsey Skalası, 1948 yılında yayınlanan "İnsan
Erkeklerinde Cinsel Davranışlar", 1953 yılında
yayınlanan "İnsan Dişilerinde Cinsel Davranışlar"
isimli kitapların yazarı olan Alfred Charles Kinsey’in
çalışmalarına dayanan bir ölçüt birimi.
Kinsey, bu iki kitabında, cinsel yönelimlerin sadece
"erkek dişiyi, dişi erkeği sever" şeklinde kategorize
edilemeyeceğini ileri sürmüştür. Kinsey kitabında
insanlardaki cinsel yönelimleri geniş bir yelpazeye bölmüştür.
Bu çalışma bugün Kinsey Skalası olarak bilinmekte.
Kinsey Skalası, insanı cinsel açıdan 8 gruba
ayırmaktadır. Allah’ın insanı “erkek” ve
“kadın” olarak yarattığını düşündüğümüzde
Kinsey’in skalasının yaratışa karşı açılmış bir savaş
olduğunu görmemek mümkün değil.
Kinsey, Allah’a “Onları doğru yoldan
saptıracağım, olmaz isteklere sürükleyeceğim, putlara hayvanlar
adatacağım da onların kulaklarını yarmalarını, Allah'ın yarattığını
bozmalarını emredeceğim.” diyen şeytan’ın vücut
bulmuş hali adeta.
Kinsey Skalası, heteroseksüellikle başlayıp, insanı
homoseksüelliğe kadar götüren basamaklardan oluşuyor.
Her bir basamak insanın yapısını ve yaratılışını bozan içeriğe
sahip.
Bu skalaya göre çevremizde yaratılışa uygun insan bulmak mümkün
değil.
Herkes “sapık”, herkes “anormal” adeta.
Aslında Kinsey daha 1948’lerde oluşturulmak istenen
toplumun haritasını çıkarmış. Anlaşılan o günden beri oluşturulmak
istenen ifsat edilmiş toplumu ortaya çıkarmak için çalışmalar
yürütülüyor.
Ve bu çalışmalar hiç de yabancısı olmadığımız bir aile
tarafından desteklenmiş/destekleniyor: Rothschild
ailesi.
İstanbul Sözleşmesi de 70 yıldır sürdürülen
çalışmaların son basamağını oluşturuyor.
Kinsey Skalası iyi incelendiğinde ulaşılmak
istenen hedefin eşcinsel bireyler oluşturmak olmadığı
görülecektir!
Şeytan ve Şeytan’ın uşaklarının ulaşmak istedikleri hedef daha
dehşet verici.
İstanbul Sözleşmesi’ni bütün dünyaya dayatan
küresel baronları nihai hedefi “cinsiyetsiz” bireyler
oluşturmak.
Eminim şer şebekesi bu alanda deneylerine çoktan
başlamıştır.
Eşcinsel bireylere alışan toplumlara bir süre sonra dayatılacak
olan ve Kinsey Skalası’nda
“Eşeysiz-Aseksüel” olarak sınıflandırılan ve ne idüğü
belirsiz “yaratıklar” olacaktır.
Onlar için özellikle “insan” kelimesini
kullanmadım çünkü bu yeni tür insan olmayacaktır emin olun ki…
Şeytan, daha insanoğlunun yaratılışı ile başlayan, insan neslini
bozma planlarını adım adım hayata geçiriyor. Görünen o ki başarılı
olmasına ramak kaldı.
Biz ise hala “İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıralım mı
kaldırmayalım mı” tartışmalarını yapıyoruz.
Korkarım bu gidişle bir süre sonra İstanbul
Sözleşmesi’ne de gerek kalmayacak. Şeytan hedefine
ulaştıktan sonra kurtaracak bir nesil de kalmayacak
geriye.
Şeytan’ın büyük planını görmeyip kendimizle didişmekten
vazgeçmediğimiz sürece Kinsey Skalası ile başlayan
ve bugün İstanbul Sözleşmesi ile meyvelerini toplayan toplumu
cinsiyetsizleştirme çalışmaları hedefine ulaşacaktır.
Vakit birbirimizle didişme zamanı değil, Şeytan’ın
planlarının son adımı olan İstanbul Sözleşmesi’ni yırtıp atma
vaktidir…