İstanbul sözleşmesinden kurtuluşumuz hayırlı olsun!

Nureddin Ceylan snureddinceylan@gmail.com

Denizlerdeki köpüklerin ve her canlının nefes alışı adedince Allah’a hamdolsun.

Bu gün, yanlışlara karşı duranların zafer  günüdür...

Bu gün, batıla direnen Müslümanların, zaferlerinin ilanıdır...

Bu gün, hakikati görerek üstünü uyaran halkın, üstleri tarafından itibar edildiğini gördüğü gündür...

Bilindiği üzere yürürlüğe girdiği günden bu yana olay ve tartışma konusu olan İstanbul Sözleşmesi, dün gece itibariyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla feshedildi.

Cumhurbaşkanı halkına kulak vererek bu yanlıştan ülkeyi kurtarmış, bir Müslüman olarak Müslümanlara hakkıyla önderlik etmiştir.  Alınan bir diğer karar ile Merkez Bankası’nın başından Naci Ağbal’ı alarak faizin de önüne geçmeyi amaçlamıştır. Cumhurbaşkanının en güzel özelliği, öz eleştiri yapıp, er veya geç hatalardan dönmesini bilmesi ve milletin sözüyle aynı çizgiye gelmesidir. Müslüman toplumunu katletmeyi amaçlayan bu kirli anlaşmaya karşı, Abdurrahman Dilipak ve Yusuf Kaplan başta olmak üzere bir çok aydın yazar ve özellikle Müslüman tabanı karşı çıkmış ve sıkça uyarmıştı. Ne tevafuktur ki dün sabah Twitter hesabımdan, “Hatırlatmakta fayda var” diyerek İstanbul Sözleşmesinin her dört mezhepte kabul edilemez olduğunu, İslam hukukuna aykırı olduğunu ve şer’an kabullenilemez olduğunu yazmış ve paylaşmıştım. Yüreklerimizde her zaman bir umudun olduğunu varsayarak masumca yaptığım bu paylaşımın gecesine böyle bir haberi almanın mutluluğunu tahmin edemezsiniz.

İstanbul Sözleşmesi, Allah’ın lanetlediği eşcinsellerin evliliğini meşrulaştırarak, Allah Resulü’nün çok önemsediği aile temelini yerle bir ederek toplumsal düzeni alt üst edecek mide bulandırıcı bir sözleşmeydi. Her açıdan bakıldığında, İslâm hukukuna aykırıydı. İslâm’ın izzetiyle ayakta kalmış bu ülkede, İslâm’a tamamıyla karşı olan bu sözleşmenin yaşaması asla tahammül edilecek bir durum değildi. Hamdolsun ki, Aile değerlerinin en güçlü olduğu toplumu da kapsayan ve bizatihi bu ülkede yapılan iğrenç, lanetli sözleşmeden kurtulmanın sevincini yaşadık.

Evet İstanbul Sözleşmesi kalktı ama girdiğimiz yeni süreçte çok daha dikkatli olmamız gerekir. Çünkü alınan bu karar ile birlikte ülkede bulunan bazı güruhların hareketlenecek ve bazı saldırıları yapacaklardır. Şimdiden, adı lazım olmayan kişilerin neler diyeceğini tahmin edebiliyorum. “İstanbul sözleşmesi yaşatır. Çekilerek şöyle olduk, böyle olduk.” diyerek, çamur atmaya devam edeceklerdir. Korktuğum şey, bu kararları bahane ederek insanları galeyana getirecek olmalarıdır.

Hatırlarsanız son yazımda Mart sonunda bazı ayaklanmaların olacağını yazmıştım. Yaşanan son bir kaç olay, beni bu istenilmeyen gerçeğe karşı daha da ciddi durmamı sağladı.

Türkiye içinde, HDP’nin kapatılması ve ardından İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmesi üzerine insanlar, protesto etmek ve propagandalar yapmak için sokağa dökülebilirler. Açıkçası 20-30 Mart arasında beklenen ayaklanmalara bahane olacak bu son gelişmelere karşı bir yandan da tedirginlik içindeyim. Her ne kadar “Hak” bir karar alınsa da, “Hakk’ı” bilmeyenler bu hakikat üzerinden “Batıla” kanarak yanlış hareketlerde bulunabilirler.

Dünya’yı yöneten insanlar bir proje hazırladıysalar, ne yazık ki bir çok şey bu projeye alet olup mahiyetini kaybediyor. Umarım ki bu alınan güzel kararlar, ülke içindeki kin ve nefreti hat safhaya çıkarmaz. Çıkarmaz da, batının maşası olan ülke içi gafiller yanlış işler yapmazlar.

Öyle bir dönemdeyiz ki, istediğimiz gelişmeler yaşansa da gönül rahatlığıyla sevinemez haldeyiz. Darısı derin güçleri yıkarak tam anlamıyla bağımsız olacağımız günlere.

Şimdi safları bu güne kadar olmadığı şekilde sıkılaştırmamız gerekiyor!

Bu süreçte alaylara, istihzalara, saldırılara kulak asmamak çok önemli!

Mevlâ görelim neyler,

Neylerse, güzel eyler...

Selametle..