Bugün 2020 yılının son günü.
Yarın ise 2021 yılının ilk gününü yaşayacağız inşallah.
2020 hakkındaki düşüncelerimi bir önceki yazımda dile getirmiştim.
Bugün de 2021 yılının Rabbimin izniyle insanlığa getirmesini istediğim beklentilerimi arz etmeye çalışacağım.
İnşallah dua olması dilek ve temennileriyle…
Her şeyden önce 2021 yılında bütün insanlığın ortak beklentisi olan korona virüsünün tamamen hayatımızdan çıkmasını, normal yaşantıya dönmemizi bekliyorum/z.
Hem bütün dünya hem de millet olarak zor sınavlardan geçtiğimiz 2020 yılının semeresini 2021 yılında yaşamak istiyoruz.
Bugünlerde çokça gündemimizde ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) görüşülmesi beklenen Uygur Türklerinin Çin’e iadesi anlamına gelen anlaşmanın milletvekillerimizin feraseti sayesinde reddedilmesi en büyük temennilerimiz ve beklentilerimiz arasında.
Bir hayvana yapılan zulüm karşısında şaha kalkıyoruz ama maalesef Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz söz konusu olduğunda dört maymunu oynuyoruz: Duymuyoruz, görmüyoruz, bilmiyoruz, konuşmuyoruz…
Doğu Türkistan’da dindaşlarımız ve aynı milletten olduğumuz insanlar Çin devletinin sistematik olarak uyguladığı asimilasyon zulmü altında inim inim inliyorlarken 2021 beklentilerimiz eksik kalacaktır.
Kabul edilmesi halinde büyük insanlık dramlarının yaşanacağı besbelli olan bu anlaşmanın şerrinden başta Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin kurtulması 2021 yılının başında en büyük beklentilerimiz arasında.
Özellikle İslam gençliği içinde hızla ve sinsi bir şekilde yayılan deizm belasına karşı başta devlet yetkilileri tarafından önlemler alınması en büyük beklentilerimiz arasında.
Yoksa bugün hızla deizme kayan gençliğin yakın bir gelecekte ateizme geçiş yapmaları işten bile olmayacaktır.
İnşallah 2021 yılı bu konuda somut adımların atıldığı bir yıl olur.
Ve elbette ki İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi 2021 yılındaki en büyük beklentilerimiz arasında.
Daha önceki yazılarımda kaleme almaya ve toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini anlatmaya çalıştığım İstanbul Sözleşmesi kanaatimce 15 Temmuz hain darbe girişiminden daha güçlü ve sinsi bir tehlike.
Toplumun temel dinamiklerini hiç hissettirmeden adeta kurt kemirir gibi kemiriyor.
Bugün artan kadın cinayetlerinin arkasındaki en büyük müsebbibi olduğunu düşündüğüm İstanbul Sözleşmesi bu gidişle aile kavramını, sevgi ve saygı kavramlarını tamamıyla ortadan kaldıracak.
İslam dünyasının 2020’de artan parçalanmışlığının 2021’de sona ermesi de en büyük beklentilerimiz arasında.
Her biri ayrı bir telden çalan İslam ülkelerinin her ne kadar kısa sürede toparlanması zor görünse de Her şeyin Sahibi Olan Allah’ın kudreti bu parçalanmışlığı toparlamaya yeter de artar bile.
Yeter ki bizler gönüllerimizde azıcık da olsa birlik ve beraberlik ateşini yakabilelim.
Kudüs… İslam’ın ve Müslümanların kanayan yarası.
Bir diğer kanayan yaramız olan Ayasofya 2020’de zincirlerini kırdı.
İnşallah darısı Mescid-i Aksa’ya ve Siyonizm zulmü altında inim inim inleyen Filistinli kardeşlerimize…
Bir kültür insanı olarak beni her zaman dağidar ve mahzun eden ülkemizdeki kültür alanındaki kısırlığın 2021 yılında aşılması, gerek devletimizden gerekse sanat ve kültür insanlarımızdan en büyük beklentilerim arasında.
2021 yılında “Kültür, eğitim ve sanatta hedeflerin gerisinde kaldık.” itirafını baş tacı edelim.
Pek tabi 2021 yılından beklentilerin sayısı çoğaltılabilir.
Bizim arzu ve temennimiz ise 2021 yılının hem insanlığa hem İslam alemine hem de memleketimize hayırlar getirmesi.
Tabii ki bütün bu beklentilerimize cevap verecek olan Rabbi Rahimimizdir. Bizimkisi Rabbimizin merhamet kapısını tıklatmak sadedinden bir gönül serancamesi…
2021 hakkınızda ve hakkımızda hayırlara vesile olsun…