İstanbul Bilişim'de milyarlık vurgun: Kimliğimi alıp üzerine şirket kurdular
Abone olÖdemesi yapıldığı halde satın alınan elektronik cihazları teslim etmeyen İstanbul Bilişim’in eski sahipleri hakkında açılan davada, son yılların en büyük paravan şirket organizasyonlarından biri kurulmuş.
1) Tüketici mağduriyetleriyle gündemde olan İstanbul Bilişim
yaklaşık 40 paravan şirket kurdu. 2) Bu şirketler aylık 2 bin TL
ödenen, ekonomik durumu iyi olmayan kişiler üzerine kuruldu. 3)
İstanbul Bilişim’in sattığı ürünler için faturalar, bu paravan
şirketler üzerinden kesildi.
Ödemesi yapıldığı halde 50 bine yakın TV, bilgisayar, cep telefonu gibi elektronik cihazları teslim etmeyen İstanbul Bilişim’in eski sahipleri hakkında açılan dava dosyalarında çarpıcı bilgiler yer alıyor. 2010 yılında ‘TRT bandrol yolsuzluğu’ ile gündeme gelen ve sahipleri hakkında dava açılan şirket üzerinden, son yılların en büyük ‘paravan firma’ organizasyonlarından birinin kurulduğu iddia edildi. Dava dosyalarındaki bilgilere göre bu iş için kurulan firma sayısı 40’ı aşıyor. Bu firmalar ise ekonomik durumu kötü olan kişiler üzerinden kuruluyor. Çoğu işsiz bu kişilere, şirketin kurulması karşılığında aylık 1000-2000 TL arasında ödeme yapıldı. Ancak kağıt üzerinde şirket sahibi gözüken bu kişiler hapis ve milyonluk vergi cezaları ile karşı karşıya kaldı.
Şirketler neden kuruldu?
Peki bu kadar paravan şirket neden kuruldu? Normal şartlar altında
işini kuralına göre yani yasalara uygun olarak yapan şirketler, bir
ürün sattıklarından bunun faturasını kesiyor. Böylece oluşan vergi
de devlete ve diğer ödenmesi gereken kurumlara iletiliyor. Ancak
İstanbul Bilişim’in sahipleri bu vergilerden kurtulmak için bu
paravan şirketleri kuruyor. Bir tüketici, İstanbul Bilişim
üzerinden bir ürün satın aldığında, sonucunda bir fatura kesiliyor.
İşte burada paravan şirketler devreye giriyor.
1 milyarlık vergi kaybı
Tüketici her ne kadar ürünü İstanbul Bilişim üzerinden almış
gözükse de kesilen fatura, kurulan paravan şirket üzerinden
düzenleniyor. Şirket paravan olduğu için İstanbul Bilişim’in gerçek
sahipleri de ürünün satışından kaynaklı vergilerden kurtulmuş
oluyor. İşin sonucundan oluşan kurumlar vergisi ve TRT’ye ödenmesi
gereken bandrol ücreti ödenmeden buharlaşıyor. Yapılan
hesaplamalara göre, vergi kaybı 1 milyar lira seviyesinde olurken,
TRT’ye ödenmesi gereken bandrol ücretinin ise 500
milyon Euro’ya yakın olduğu hesaplanıyor.
Kurucusu yağmadan ceza aldı
İstanbul Bilişim’in kurucusu Özgür Güleç (47) ile eski sahibi Kenan
Bilgi’nin (39) de aralarında olduğu 5 kişinin ‘nitelikli yağma’ ve
‘kişiyi hürriyetinden alıkoyma” suçundan yargılandığı belirlendi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, birçok paravan
firmanın kurulmasına önayak olan Güngör Kafalı’nın darp edilip
zorla çek imzalatılması nedeni ile açıldı. Sanıklar Abdullah Üngür
(56), kardeşi Osman Üngür (50), Celal Altun’un (54), silah
kullanarak kişiyi hürriyetinden alıkoyma suçundan aldıkları 5 yıl
hapis cezası kesinleşti. Üngür kardeşler ile Altun’un nitelikli
yağma suçundan aldıkları 10’ar yıl hapis cezası ise Yargıtay’da.
Güleç’e verilen toplam 18 yıllık hapis cezası ise istinaf
mahkemesine taşındı. Mahkemenin Kenan Bilgi’ye verdiği beraat
kararına ise savcılık itiraz etti. Bilgi, bir süre de FETÖ’ye
yardımdan tutuklu kaldı. Özgür Güleç, Kenan Bilgi ve Abdullah Üngür
hakkında çok sayıda ‘sahte fatura’ davası da bulunuyor.
Aylık 2 bin TL için bu işe girmişler
Dava dosyalarına giren paravan şirket şemasının gerisinde ise
çarpıcı hikâyeler yatıyor. Hürriyet, adlarına 10 yıl önce şirket
kurulan kişilerin bir kısmı ile görüştü. Kimi çocuk esirgeme
kurumundan çıkmış, kimi hurdacılık yapıyor. Bazıları ise su
bayisinde günlük 100 lira yevmiye ile çalışıyor. İşte paravan
şirketlerin sahibi gözükenlerin anlattıkları: Güngör Kafalı:
(48): “Benim üzerime de 4 firma kuruldu. Sahte faturadan 4 yıl
1 ay 15 gün hapis cezası aldım. 2 yıl hapis yattım. Aynı şekilde
ağabeyim Şenel de halen bu olay nedeni ile tutuklu. En az süren 10
davam var. Vergi borcum 4-5 milyon seviyesinde. Bizler o dönem,
cebimize ayda 1000-2000 lira girdiği için bu işe bulaştık maalesef.
Bu şebeke kamuya milyarlarca lira zarar verdi. Mahkemelerin daha
derine inmesi lazım. Böylece şebeke ortaya çıkar”
Rıfat Polat (47): “Hurdacılık yapıyorum. Günlük kazancım 100-150 lira arası. Kardeşimin evinde kalıyorum. Adıma bir şirket kuruldu. 8 milyon civarında borcum görünüyor. Sahte fatura düzenlemekten 9.5 yıl hapis cezası aldım. 32 ay cezaevinde kaldım. Bu işe bulaşmadan önce bize, her şeyin yasal olduğu söylendi.”
Abdullah Özüberk (37): “Benim üzerime de bir şirket kaydedildi. Vergi borcu 500-600 bin lirayı bulmuştur. Eve her gün haciz yazıları geliyor. Gelen tüm evrakları yırtıp atıyorum ki, ailem görmesin. Şimdi sigortalı bir işte dahi çalışamıyoruz. Çünkü, sigortalı işe girdiğimizde maaşın bir bölümü kesiliyor. Ben de cezaevine girmekten korkuyorum.”
Akın Bölük (46): “Su bayisinde günlük yevmiye ile çalışıyorum. Bahşişlerle birlikte 120 lira kazanıyorum. Sigortam yok. Gecekonduda kalan bir arkadaşımla ortak kalıyorum. Bir ara sigortalı işe girdim maaşımın tamamı kesildi. TRT bana 5-6 milyon liralık bandrol cezası kesti. Bu işler patlamadan önce şirketin 1-2 milyon lirasını bankadan, 50-100 lira karşılığı çektiğimiz çok oldu.”
Şahin Akdağ (31): “Çocuk Esirgeme Kurumu’nda yetiştim iki kardeşimle. Kurum’dan çıktıktan hemen sonra bu adamlar beni de buldu ve yıllık cirosu 100 milyonu geçen bir şirket kurdu. Oysa o gün de şimdi de önüme çek koysanız, fatura koysanız nedir anlamam. Üzerimde 1.5 milyon lira vergi borcu var. Memur olacaktım, bu davalar nedeni ile memur da olamadım.”
Emrah Akdağ (39): “Bu kişilerle ilk olarak ben tanıştım ve diğer iki kardeşimi de bulaştırdım maalesef. O dönem cebimize 3-5 kuruş para koydular. Sahte faturadan 10 yıl hapis cezası aldım. Üzerimdeki vergi borcu 15-20 milyon lira. 4 aydır kirayı ödeyemedim ev sahibi çıkmamızı istiyor. İki çocuğum var. Bu olaylardan ötürü çocuklarımı üzerime kaydedemedim. Resmen yaşayan ölüler gibiyiz bizler.”
Pakize Sezer (39): “Temizliğe gittiğim evde kimliğim alındı ve adıma şirket kurulmuş. Okuma yazmam bile yok. İstanbul Bilişim nedir, şirket nedir bilmiyorum. 3-4 aydır ne kirayı ne faturaları ödeyebiliyorum. En son bir yerde aşçılık yaparak çocuklarımı geçindiriyordum, o iş de kapandı. Üzerime 400 bin lira vergi borcu var. Bu parayı ödemem mümkün değil. Hayatım mahvolmuş durumda.”