İstanbul Barosu seçimlerinde arbede çıktı
Abone olİstanbul Barosu seçimlerinde arbede çıktı. Arbede avukatların araya girmesi sonrası kavgaya dönüşmeden bitti.
İSTANBUL Barosu Genel Kurulu'nda başkanlığa yeniden aday olmayan
Ümit Kocasakal, 6 yıldır başkan olduğunu belirterek, bu genel
kurulda aday olmamasının nedeninin politika olmadığını belirterek,
“Aday olmamamın asıl ve temel nedeni kesinlikle politika
değildir. Ayrılış nedenim etik ve estetik nedenlere
dayanıyor" dedi.
Kocasakal, "Demokrasilerde her şeye muktedir bir reis olmaz. Demokrasilerde Anayasa ve hukuk ile kayıtlı ve sınırlı bir devlet başkanı ve cumhurbaşkanı olur. Çünkü hukuk devleti bir klan veya kabile yapılanması değildir. Ve bir ülkenin Anayasası ve rejimi bir kişinin heves ve arzularına göre biçimlendirilemez" diye konuştu.
'BU DÖNEM HUKUKA, SAVUNMAYA, AVUKATA SAYGILI BİR İKTİDAR GÖRMEDİK'
“Bakın açık ve net söylüyorum; biz bu dönemde hiçbir zaman hukuka, savunmaya, avukata, saygılı bir iktidar görmedik diyen İstanbul Barosu Başkanı Kocasakal, “Eğer bize meslek sorunlarının çözümü bakımından meslek onurumuzdan vazgeçmemiz, sessiz kalmamız, biat etmemiz isteniyorsa - ki asıl talep budur - biz kabul etmedik, etmeyiz. Bu yol ve yöntem bizim yolumuz değil, onun başka sahipleri var" dedi. Baroların, özellikle İstanbul Barosu'nun, kamuoyuna mal olduğunu, umudun ve direnişin temeli haline geldiğini söylyen Kocasakal, “Eskiden olağan şüpheliler avukatlardı, artık olağan şüpheliler, 5 bin kadarı bir çete, bir örgüt üyesi olduğu iddiasıyla görevden alınan, bir kısmı da tutuklanan hakim ve savcılardır. Dolayısıyla şu anda güvenliği tehdit edenler de bunlardır" diye konuştu.
Kocasakal, konuşmasında özetle şunları söyledi:“İki tane darbe
teşebbüsü atlattı ülke. Birisi anayasal sisteme karşı, ona
geleceğim ama öbürü de Baro'ya karşı gerçekleştirilen bir darbe
teşebbüsü. Ve onun üzerine bir olağanüstü genel kurul yaşadık.
Seçilmiş baro yönetimine karşı daha henüz yargı kararını dahi
beklemeden, Adalet Bakanlığı'na, Cumhuriyet Savcılığı'na, Adalet
Komisyonu'na verilen dilekçelerle, baro yönetiminin görevden
alınmasını talep etmenin ve bu yolla, genel kurul iradesine
dayanmadan oraya gelmeye çalışmanın 15 Temmuz'dan ne farkı var?
Genel kurul olmadan, genel kurul iradesini gasp etmeyi amaçlayan
meslektaşlarımın, şimdi genel kuruldan hangi hakla yönetmek için oy
talep ettiğini ben anlamakta güçlük çekiyorum"
'SARI SENDİKALARDAN SONRA SARI BAROLAR'
“Vaatler… Vaatlerin ortak özelliği, neredeyse tamamına yakınının yasa değişikliği gerektirmesi. Peki sizler yasa koyucu musunuz? Nasıl bu kadar eminsiniz? Cevabı; birlikte yöneteceğiz. Birlikten kasıt, iktidar partisiyle birlikte yöneteceksizin. Yani ben öyle görüyorum ki, Türkiye'de özlenen sarı sendikalardan sonra sarı barolar. Öyle görünüyor"
'BİZ HİÇBİR ZAMAN KANDIRMADIK, KANDIRILMADIK'
“Biz anti emperyalizmi ve tam bağımsızlığı, yurttaşlık ve yurtseverliği esas alan TürkMilliyetçiliği'ni esas aldık. Kimsenin önünde eğilmedik, önümüzü, cübbemizi iliklemedik, yürütmenin saraylarında, sofralarında yer almadık. Biz hiçbir zaman kandırmadık, kandırılmadık. Çünkü buna müsait ve hazır olmadık. Bizim bu hususta rabbimizden ve milletimizden dileyeceğimiz bir af da yoktur."
'TÜRKİYEYE GEREKEN YENİ KAPI RUHU DEĞİL, BİRİNCİ MECLİS RUHU'“
Türkiyeye gereken Yenikapı ruhu değildir, Türkiyeye gereken birinci meclis ruhu, anti emperyalizm temelinde Kuvayi Milliye ruhu."
'DEMOKRASİLERDE HER ŞEYE MUKTEDİR BİR REİS OLMAZ'
“Demokrasilerde her şeye muktedir bir reis olmaz. Demokrasilerde Anayasa ve hukuk ile kayıtlı ve sınırlı bir devlet başkanı ve cumhurbaşkanı olur. Çünkü hukuk devleti bir klan veya kabile yapılanması değildir. Ve bir ülkenin Anayasası ve rejimi bir kişinin heves ve arzularına göre biçimlendirilemez."
'15 TEMMUZ TİYATRO MİYATRO DEĞİLDİR'
“15 Temmuz, arkasında ABD emperyalizmi ve onun kuklasının olduğu bir darbe girişimidir. Bu böyle tiyatro, miyatro değildir. Bu gerçek bir darbe girişimidir. Ve Türkiye direkten döndü. Bu darbe girişimini bu emperyalist güç ve örgüt gerçekleştirmiş olmakla beraber, bunun fikri alt yapısını; aklı ve bilimi sürgüne göndererek, ülkenin bütün kurumlarını cemaatlere ve tarikatlara teslim ederek, hurafelere dayanarak ülkeyi yönetmeye çalışan siyasi iktidardır. Fikri alt yapısının mimarı siyasi iktidardır."
'ALÇAKLAR BAŞARILI OLSAYDI İNFAZ EDİLECEKLER ARASINDA 21. SIRADAYDIM'
“Şimdi bu 15 Temmuz'da İstanbul Barosu'nun tutumunu bir kez daha hatırlatayım. Darbeci baro deniyordu. Kimin darbeci, kimin harbici olduğu ortaya çıktı. 15 Temmuz gecesi daha henüz jetler havada bomba yağdırıyorken, kimin neyin ne olduğu, kazanacağı belli değilken, herkes uykuya yatmış, ne olacak bir sabahı görelim derken İstanbul Barosu ve tek kurumdur, gece resmi internet sitesine bu konuda açıklama koyan tek kurumdur. Bazı meslektaşlar 2 gün sonra açıklama yaparken İstanbul Barosu bunu yapmıştır. Biliyorsunuz bendeniz, bu alçaklar başarılı olsaydı infaz edilecekler listesinde 21 sıradaydım efendim. Bu alçaklar başarılı olsaydı kimlerin önünde diz çökeceğini görmek için geçmişte kimlerle kol kola olduklarına bakınız.Şunu da söyleyeyim. Sahip çıkılan şey de demokrasi değil, çünkü Türkiye'de demokrasi yok. Sadece bir demokrasi imkan ve ihtimalidir, ama bu da çok değerlidir. O yüzden kimse darbe fırsatçılığı ve hasatçılığı yapmasın. Ülkeyi olağanüstü hal ve KHK'lerle bir diktatörlüğe getirmeyi aklından dahi geçirmesin. Ben şundan dolayı acı çekiyorum. Sarayda kura çekimi yapılıyor. Sarayda akademik yıl açılışı yapılıyor. Yazık yazık. O hocalara yazık. O hakim savcılara yazık."
GERGİNLİK ÇIKTI
Bu arada, genel kurul toplantısında karşıt görüşlü avukatlar arasında kısa süreli tartışmalar yaşandı.Çıkan arbede diğer avukatların araya girmesi ile büyümeden önlendi. Kocasakal'ın konuşmasından sonra başkan adaylarının 20'şer dakika konuşma yapmaları bekleniyor.