Son yıllarda İstanbul’un dört bir yanını çoğunluğu
ruhsatsız LPG istasyonları sardı. İki yıl önce
Ankara da bir LPG istasyonunda
çıkan patlamada bir çok vatandaşımız hayatını kaybetmişti. O
günlerde gerek medya da gerekse belediyelerde bu olaydan dolayı
duyarlılık artmış ve çok yoğun bir tepki meydana gelmişti. O zaman
zannettim ki, bu feci olaydan birileri ders çıkarıp, bu tehlikeli
gidişe dur diyecek. Ancak maalesef tam tersine tehlike alanları
gittikçe büyüdü. İstanbul da itfaiyenin dahi
giremeyeceği daracık sokaklarda, onlarca kişinin yaşadığı apartman
altlarında, iş hanlarının depolarında derme çatma
LPG gaz dolum istasyonları mantar gibi çoğalmaya
başladı. Bu tehlikeyle birlikte LPG
dönüşümlerini tescil belgesine işletmeyen araçlar da trafikte bomba
yüklü birer araç gibi çalışmaya başladı.
İstanbul gerçekten tam bir ateş hattında.
Daha dün İçişleri Bakanımız, medyanın da bastırmasıyla nihayet
Türkiye’ nin 81 iline genelge göndererek tedbir
almaya başladı. LPG dönüşümlerini tescil etmeyen
araçların trafikten men edilmesi kararlaştırıldı. Bu güzel de,
ruhsatsız gaz istasyonları hala patlamaya hazır bir bomba gibi
şehirlerin ortasında çalışmaya devam ederken, bu genelgeyle alınmak
istenen basit önlem yeterli mi? Ya bu ruhsatsız çalışan
LPG dolum istasyonları ne olacak?
Kimler uyanıp da bu istasyonların kapılarına kilit emrini verecek
?
Ankara' daki facianın bir daha yaşanmaması için
İstanbul Valiliği' ni, Büyükşehir
Belediyesi’ni ilçe ve belde belediyelerini göreve
çağırıyorum..
Bu konuda istasyonlara elektrik veren Tedaş ile su
veren İSKİ de en az diğer kurumlar kadar sorumlu.
İSKİ ve TEDAŞ ruhsatsız yerlere
su ve elektrik hizmeti verilemeyeceğini bilmiyor mu?
Gelin sorumluluğu birbirimize atmaktan vazgeçip şapkamızı önümüze
alıp düşünelim. Üstümüze düşen görevi yerine getirelim ve bu gidişe
bir DUR diyelim.
İstanbul' u kurallı, yaşanabilir bir kent haline
getirelim.