İştahsızlığın çözümü var
Abone olİştahsız çocuk, bir başka deyişle, yemek yemeği reddeden, nazlanan çocuk nesiller boyu tüm ebeveynler ve sağlık çalışanları için önemli bir sorun olagelmiştir.
İştahsız çocuk, bir başka deyişle, yemek yemeği reddeden, nazlanan çocuk nesiller boyu tüm ebeveynler ve sağlık çalışanları için önemli bir sorun olagelmiştir. Günümüzde, iştahsız çocuk sorunu giderek artmaktadır.
Pediatristlerin ve beslenme uzmanlarının ortak kanısı bu durumun toplumun artan bilinç düzeyi ile paralellik göstermesidir. Bilinç düzeyi artan annelerde çocuğu daha iyi besleme, büyütme kaygısı artmakta, bu da annenin çocuğu üzerine fazla düşmesi ve adeta çocuğu ile boğuşan bir hale gelmesine neden olmaktadır. Gelişmiş bazı ülkelerde yemek yeme sorunu öyle boyutlara gelmiştir ki, bazı çocuklar herhangi biyolojik sorunları olmamasına karşın, yemek yemeği reddetmelerine bağlı olarak gelişen malnutrüsyonları nedeniyle midelerine tüp takılarak beslenmeye başlanmışlardır.
Çocuğun büyüme ve gelişmesinin genetik potansiyeline uygun olarak seyredebilmesi için gereken koşulların başında yeterli ve dengeli beslenme gelmektedir. Beslenme, tüm canlılar için hayatta kalabilmenin temel koşulu olduğundan her canlı, yaşama gözlerini açtığı andan itibaren karnını doyurabilmek için büyük mücadeleler verir.
Bebekler, beslenmek için annelerinin desteğine muhtaçtırlar. Anne yeterli besin sağlıyorsa bebek bunu alır, büyür ve gelişir. Ancak, bebeklerin büyüme ve gelişme hızları aynı değildir ve bebekler iştah açısından büyük farklılıklar gösterirler. Bazı bebekler iştahlı, bazı bebekler iştahsız olabilmektedir. Jeliffe’nin belirttiği gibi “her çocuk kendi kitabını yazmaktadır”. Bir başka deyişle çocuklar arasında bireysel farklılıklar vardır.
Tüm çocuklar aynı erişkin boy ve kilosuna ulaşamazlar. Bu noktadan hareketle anneler ve bebek bakımından sorumlu sağlık görevlileri (doktor, hemşire, diyetisyen vb), bebekler arasındaki bu farklılıkları ve nedenlerini çok iyi bilmekle yükümlüdürler. İştahlı çocuk da iştahsız çocuk da çocuğun bakımından sorumlu olan kişiler için büyük bir üzüntü kaynağıdır. Bu yazıda iştahsız çocuklar ele alınmış, iştahsızlığın tanımı, iştasızlığı etkileyen faktörler ve iştahsız çocuklar için izlenmesi gereken adımlar anlatılmıştır.
İştahsızlık Nedir?
İştahsızlık genel olarak bireyin normal açlık sinyallerini alamaması olarak tanımlanmaktadır. Yaşamın en temel ihtiyaçlarından olan beslenme için besin almak, daha doğrusu yemek yemek için iştah gerekir. İştah, bir yemeğin zevkle ve arzu edilerek yenmesidir. İştahsız bireyler. saatlerce hatta bazen günlerce yemek için bir arzu duymaksızın yaşayabilirler. Bir, hatta birkaç öğün atlamak onlar için rahatsız edici bir durum olmaz. İştahsızlık, çoğunlukla doğumda kendini gösterir.
Besin için ağlamayan, beslenmeleri için uyandırılmaları gereken, gece boyu uyuyan bebekler, açlık sinyali düşük bebekler olarak tanımlanırlar. Bazılarında besine talep vardır fakat küçük miktarlarda bile doygunluk işareti gösterirler. Ağzına aldığı lokmayı ağzında evirip çeviren, tabağındaki yemeği bir türlü bitiremeyen, yemek için nazlanan çocuklar iştahsız çocuklardır.
İştahsız çocuklar, yemek seçiciler, çiğneme ve yutma sorunu olanlar, yavaş çiğneyenler, biyolojik sağlık sorununa bağlı iştahsız olanlar diye alt gruplara ayrılabilirler. Tanımın yapılabilmesi için çocuğun bebeklik döneminden itibaren izlenmesi ve ailesi ile iyi bir iletişim içinde olunması gerekir. İştahsız çocukta temel sorun büyüme ve gelişme için gerekli besinlerin yeterince alınamaması, buna bağlı olarak da büyüme ve gelişmenin geri kalmasıdır. İştahsız çocuklarda ilk yapılması gereken, fizyolojik bir sorun olup olmadığının belirlenmesi olmalıdır.
İştahsızlık Nedenleri
İştahın beyinde hipotalamus tarafından düzenlendiğinin bilinmesine karşın, iştahsızlık sorunu hakkında çok az şey bilinmektedir. İştahsızlık öncelikle biyolojiktir, ancak zaman içinde çevrenin etkisiye de iştahsızlık oluşabilmektedir. İştahsız çocuk karşısında akla öncelikle fiziksel bir rahatsızlığı olup olmadığı gelmeli bu yönde gerekli tüm tetkik ve değerlendirmeler yapılmalıdır. Aşağıda çocuklarda iştahsızlık yaratabilen sağlık sorunları sıralanmıştır.
Çocuklarda bilinç altına yerleşmiş endişe, kıskançlık vb gibi duygusal sorunların da iştahı kesebildiği bilinmektedir. Erken yaşta sınav başarısızlığı, bir yakının ölümü gibi çocuk üzerinde psikolojik etki yaratan durumlara bağlı olarak anksiyete ya da depresyon geliştiren çocukların da iştahlarında azalma olmaktadır. Ancak vakaların çoğunda iştahsızlığın, annenin çocuğunu daha iye besleme kaygısı nedeniyle anne-çocuk arasında oluşan çatışmadan kaynaklandığı görülmektedir.
Çocuk ve anne tedaviye alınmadan önce nedenlerin detaylı olarak değerlendirilmesi gerekir.
Biyolojik Nedenler: Çocukta iştahsızlığa yol açan biyolojik nedenlerin başında, bebeklikte emme ve yutma refleksinin zayıf oluşu gelmektedir. Bu çocukların takibi büyük önem taşır. Bazı bebeklerde de çiğneme işlemi yavaş, bazılarında yutma işi zor olur. Çiğneme için dilin ağız içinde soldan sağa, önden arkaya uygun hareketi gerekir.
Bazı bebekler bu hareketi gerektiği gibi yapamaz. Bilindiği gibi boğazın arka kısmına dokunma, kusma refleksi oluşturur. Bazı çocuklarda besinin boğazın arka kısmına teması bu etkiyi yaratır ve çocuk öğürür, bazen de kusar. Bu tür bebeklere anneler katı gıdaları geç başlarlar. Bu da çocukların ileri yaşlarda besin alımlarını zorlaştırır ve büyüme ve gelişmelerini etkiler.
Pek çok sağlık sorunu çocuklarda iştahsızlığa neden olabilir. Enfeksiyonlar, ateş, viral hepatit, tüberküloz, hipotroidizm, kalp yetmezlikleri, karaciğer rahatsızlıkları, malabsorpsiyonlar, duodenal ülser, kanserler gibi pek çok hastalıkta iştah azalması görülür. Yetersiz ve dengesiz beslenen çocuklarda, demir, çinko gibi mineral yetmezlikleri meydana gelebilir. Bu mineral yetmezlikleri de iştahsızlık yaratır.
Annelerin gebelik döneminde yetersiz ve dengesiz beslenmeleri, sigara içmeleri, doğacak çocuklarının sağlığını doğrudan etkileyen etmenlerdir. Miadında fakat doğum ağırlığı düşük olan bebeklerin ve sigara içen annelerin bebeklerinin iştahsız olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, iştahsız çocukların öncelikle sağlık kontrolünden geçirilmeleri gerekir. Biyolojik sorun ortadan kaldırılmadan çocuğun iştahını düzene sokmak mümkün değildir.
Diğer Nedenler: Herhangi bir hastalığı olmayan sağlıklı çocuklar, yemek saatlerinde fizyolojik açlık duyarak yemeklerini iştahla yerler. Ancak yapılan bazı tutum hataları ve çocuğu ruhsal olarak etkileyen bazı olaylar nedeniyle çocuklar yemek yemeyi reddedebilirler. Her çocuğun kendine özgü yemek yeme kapasitesi olduğu kadar, her yaşta iştahları da aynı değildir. İlk bir yaş, üç-dört yaş, preadolesan ve adolesan dönemler iştahlı dönemlerdir.
Bebeklik dönemi hızlı büyüme dönemidir, ancak bir yaştan sonra büyüme hızı düşer, çocuğun çevreye olan ilgisinin artmasına bağlı olarak da çocukta besin alımı daha az olur. Çocuğa iştahlı olmadığı dönemlerde yemek yeme konusunda ısrar edilmesi çocukta yemek yeme isteğinin azalmasına yol açabilmektedir. Kendi kendine yemek yiyebilen çocukları, sofrada kendi haline bırakmak ve yemeği kendisinin yemesine olanak tanımak, sabırsızlık göstermemek, çocuğu çeşitli kurallara uyması yönünde zorlamamak gerekir.
Çocuğun yemek yeme karşısında yaşadığı zorlamalar ve baskılar çocukta iştahsızlık yaratabilir. Aile bireylerinin birbirleri ile olan ilişkilerinin de çocuğun iştahı üzerine etkisi olur. Anne-baba tutarsızlığı, yemek yeme sırasında yaşanan münakaşa ve kavgalar çocuğun yemeği reddetmesine neden olabilecek durumlardır.
Çocukların besin alımını etkileyen hususlar aşağıdaki gibi sıralanabilir.
1- Çocuk pütürlü besinlere alıştırılmamış olabilir, yemeğinin ezilmesini bekleyebilir.
2- Yemek öncesi su içmişse iştahı baskılanmış olabilir.
3- Yemek öncesi şeker yenilmesi de iştahı azaltır.
4- Çocuk öğün aralarında bir şeyler, özellikle çikolata, pasta vb yiyorsa yemek saatinde açlık duymayabilir.
5-Öğün sırasında duygusal bir sorun yaşarsa yemek yemek istemeyebilir.
6- Yemek öncesi top oynamak, ip atlamak vb gibi yorucu aktiviteler yapılmışsa çocuk yemek yemek istemeyebilir.
7- Çocuklar hastalandıklarında iştahsız olurlar. Bu dönemde kaybettiklerini iyileşme dönemlerinde hızla geri alırlar. Bu dönemde çocukları besin için zorlamak ters tepki yaratabilir.
8- Bazı çocuklar bazı besinleri sevmezler, onlara zorla yedirmek o besinden iyice uzaklaşmalarına neden olur.
9- Çocuk yediği bir besinden sonra kusmuşsa o besine karşı hassasiyet geliştirip yemek istemeyebilir.
10- Çocuk, yemek yedirirken oyun oynamak ve televizyon seyrettirmek gibi davranışlara alıştırılmış ise hep bu davranışı bekliyor bu nedenle yemek yemek istemiyor olabilir. Çocuğun yemek yediği için ödüllendirilmesi de bir sonraki öğün için nazlanmasına neden olabilir. Ceza da ödüllendirmede aynı etkiyi yaratır.
11- Besinlerin çocuğa sunuluşu cazip olmayabilir. Şekli bozuk, renksiz, kokusu hoş olmayan yemek çocukta iştah uyandırıcı olmaz.
Yazan: Prof. Dr. Türkan Kutluay Merdol
Kaynak: www.sagliginsesi.com