İşsizlik oranında belirgin gerileme
Abone olBabacan, Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nun (EKK) istihdam konulu 51. toplantısında umut saçtı.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, diğer
ülkelerdeki gelişmeler ile kıyaslandığında, Türkiye'de istihdam
piyasasındaki canlanmanın hızlandığını, işsizlik oranındaki
gerilemenin belirgin bir seyir izlediğini söyledi.
Babacan, Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nun (EKK) istihdam konulu 51.
toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, Uluslararası Çalışma
Örgütünün verilerini kullanarak 2010 yılı Şubat ayı itibarıyla
işsizlik oranlarındaki yıllık değişime bakılacak olursa 51 ülkeden,
38'inde işsizlik oranlarının artmaya devam ettiğini ya da sabit
kaldığını, sadece 13 ülkede işsizlik oranlarının yıllık bazda
gerilediğini ve Türkiye'nin işsizlik oranının en hızlı gerilediği
ülkelerin başında geldiğin söyledi.
İstihdam artışı ve işsizlik oranındaki gerileme itibarıyla
Türkiye'nin pek çok ülkeden olumlu anlamda ayrışmış durumda
olduğunun altını çizen Babacan,sözlerine şöyle devam etti:
''Sanayideki, ihracattaki, hizmetler sektöründeki canlanmanın devam
etmesiyle artık daha fazla vatandaşımızın iş sahibi olacağı bir
döneme girmiş bulunuyoruz.
Bu noktada bir parantez açarak işsizlik konusunda zaman zaman bazı
haksız eleştiriler yapıldığını da söylemeden geçemeyeceğim.
Özellikle her işsizlik verisi açıklandıktan sonra genç nüfustaki
işsizlik oranının sanki sadece Türkiye'de yüksek seviyelerde olduğu
gerek muhalefet gerekse de bazı basın kuruluşları tarafından dile
getirilmekte, karamsar tablolar çizilmektedir. Oysa ki şöyle bir
Avrupa'da, dünyanın geri kalanında durum nedir diye baksalar çok da
farklı bir tablo olmadığını göreceklerdir.
Bakın, Avro bölgesinde, Avrupa Birliği'nde genç nüfusta işsizlik
oranı geçtiğimiz yılsonu itibarıyla yüzde 19;lar, yüzde 20;ler
mertebesindedir ve bu oran gün geçtikçe artmaktadır. Avro
bölgesinde söz konusu rakam yılsonunda 19,7 iken Nisan ayı
itibarıyla yüzde 20'ye yükselmiş durumda. Ülke bazında bakacak
olursak mesela İrlanda;da bu oran geçtiğimiz sene sonunda yüzde
28,4, İspanya'da yüzde 39,3, İtalya'da yüzde 26,7, Finlandiya;da
yüzde 23,2, İsveç'te yüzde 26,1, Polonya'da yüzde 22,7,
Macaristan'da yüzde 28,3, Litvanya'da yüzde 31,1, Letonya'da yüzde
41,1'dir. Türkiye'de ise yılsonu itibarıyla bu oran, Eurostat'ın
harmonize edilmiş verilerine göre, yüzde 20,6'dır. Kısacası Türkiye
genç nüfustaki işsizlik açısından da pek çok ülkeyle
kıyaslandığında nispeten iyi bir konumdadır.
İstihdam artırıcı önlemler ve uygulamalar ekonomi politikalarımızın
vazgeçilmez unsurlarıdır.
2004 yılından bu yana uyguladığımız aktif ve pasif işgücü
programlarıyla, sigorta prim teşvikleriyle işverenlerimizin yeni
istihdam sağlamalarının önündeki engelleri kaldırmak, istihdam
sağlamanın işverenler üzerindeki maliyetlerini hafifletmek
gayesiyle çeşitli yasal düzenlemeler yaptık. 2004, 2005, 2007
yıllarında yürürlüğe giren yasalar (sırasıyla 5084, 5350 ve 5615
sayılı kanunlar) neticesinde ülkemizin doğusundan batısına,
kuzeyinden güneyine kalkınmada öncelikli illerimizdeki binlerce
işyerinin sigorta primi işveren hissesinin önemli bir bölümünü
karşıladık ve karşılamaya da devam ediyoruz.''
-KÜRESEL İŞSİZLİK BÜYÜK BUHRAN DÖNEMİNDEN DE FAZLA-
Tüm dünyayı derinden etkileyen küresel kriz nedeniyle pek çok
ülkede işsizliğin, 1929 Büyük Buhranından sonra yaşanan işsizlik
sorununun da ötesine geçtiğinin vurgulayan Babacan, ''Büyük Buhran
öncesi ve sonrasında işsizlik oranlarındaki değişime, işsizlik
oranlarının dip noktası ile en yüksek noktası arasındaki fark
olarak bakacak olursak bu rakam İspanya'da 7,7 puan, İrlanda'da 7,6
puan, ABD'de 3,9 olmuştur. Basit bir analizle, 2009 yılı ile 2007
yılı ortalama işsizlik oranları arasındaki farkı alarak bu kriz
sırasında durum nedir diye bakacak olursak işsizlik oranındaki
artış İspanya için 9,8 puan, İrlanda için 7,3 puan, ABD için 4,7
puan olmuştur. Nereden bakarsanız bakın ilk başta küresel finans
krizi olarak adlandırdığımız bu dalgalanma, bu kaos, nihai olarak
gelip işgücü piyasasını vurmuş ve küresel işsizlik sorununa
dönüşmüştür'' şeklinde konuştu.
''Küresel ekonomik krizin etkisini biz de hissettik'' diyen
babacan, Türkiye'de yüzde 10 civarında seyreden işsizlik oranının
2008 yılında yüzde 11'e, 2009 yılında ise yüzde 14'e yükseldiğini,
işsizliğin artışı ile birlikte işsizlik sigortasından
yararlananların sayısının da 2007 yılında 221,6 bin kişi iken 2009
yılında 471,6 bin kişiye kadar çıktığını anlattı.
-İŞ ARAYANLAR TARIMA YÖNELDİ-
Diğer taraftan sanayi sektörü üretimindeki daralma sonucu işsiz
kalanların bir kısmının tarım sektöründeki işlere yöneldiğinin
görüldüğünün altını çizen Babacan, 2000'li yıllardan itibaren
düşmekte olan tarım sektöründeki istihdamın, küresel ekonomik
krizle birlikte arttığını ve 2007 yılında 4,8 milyondan 2009
yılında 5,3 milyona çıktığına dikkat çekti.
-TÜRKİYE, İSTİHDAM ARTIŞI SAĞLAYAN 21 ÜLKE ARASINDA-
2009 yılında istihdam edilen kişi sayısının dünya genelindeki
seyrine de değinen Babacan, 67 ülkeden sadece 21'inde yıllık bazda
istihdam artışı kaydedildiğini ve bu ülkelerden birisi olan
Türkiye'nin, en yüksek istihdam artışının yaşandığı dokuzuncu ülke
olduğunu kaydetti.
Babacan, sözlerine şöyle devam etti:
''Uluslararası Çalışma Örgütü'nün verilerine göre krizin en
şiddetli olduğu 2009 yılında Türkiye'de istihdam edilen ortalama
kişi sayısı 2008 yılına göre yaklaşık olarak 96 bin kişi artmıştır.
Öte yandan gelişmiş ülkelerden mesela Kore'ye, Çek Cumhuriyeti'ne,
Macaristan'a, Tayvan'a bakacak olursak; Kore'de toplam istihdam
yaklaşık 72 bin, Çek Cumhuriyeti'nde 68 bin, Macaristan'da 97 bin,
Tayvan'da ise 124 bin kişi azalmıştır. Gelişmiş ülkelerde ise durum
daha da vahim bir boyuta ulaşmıştır. Örneğin toplam istihdam
Almanya'da 82 bin, İsviçre'de 95 bin, Fransa'da 207 bin,
İngiltere'de 445 bin, Japonya'da 1.043.000, İspanya'da 1.369.650,
Rusya Federasyonu'nda 1.524.500, ABD'de ise 5.485.000 kişi
azalmıştır.
İşgücü piyasası verileri, özellikle tarım, inşaat, hizmetler gibi
sektörlerdeki istihdamın etkisiyle mevsimsellik ihtiva etmektedir.
Zira söz konusu sektörlerde istihdam edilen kişi sayısı kış
aylarında azalıp, yaz aylarında artmaktadır. Böylece kış aylarında
işsizlik oranında artışlar görülürken yaz aylarında işsizlik
oranları düşmektedir. Dolayısıyla işgücü piyasasındaki gelişmeler
değerlendirilirken, bir önceki aya göre değişmelerden ziyade, bir
önceki yılın aynı ayına göre değişmelerin analiz edilmesi daha
doğru bir yöntemdir. Bir diğer alternatif ise mevsimselliğin
etkisini istihdam ve işsizlik verilerinden ayıklamaktır.
Türkiye'deki gelişmelere yıllık değişim olarak bakacak olursak 2009
yılının sonundan itibaren işsizlik oranı gerilemektedir ve Şubat
ayı itibarıyla bir önceki senenin aynı ayına göre işsizlik
oranındaki düşüş 1,7 puan olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış
verilerle toplam istihdamın seyrine bakacak olursak Türkiye;de
istihdam geçtiğimiz yılın Mayıs ayından bu yana kademeli bir
şekilde artmaktadır ve Şubat ayı itibarıyla toplam istihdam 2009
Şubatına göre yaklaşık 1,5 milyon kişi artmıştır.
Tabii şöyle de bir gerçek var ki istihdam artışı her zaman
işsizlikteki düşüşü aynı hızla beraberinde getirmeyebilir. Çünkü
bizim nüfusumuz her sene ortalama 800 bin kişi artmakta, ortalama
500-600 bin gencimiz de işgücüne katılmaktadır. Dolayısıyla biz her
sene işgücüne katılan gençlerimize iş bulabildiğimizde işsizlik
oranını ancak sabit tutmuş oluyoruz. Bu durum gelişmiş ülkelerde
hatta AB;ye yeni katılan ülkelerde daha farklıdır. AB'ye yeni
üyelerin büyük bir bölümünde nüfus artmazken ve hatta gerilerken
Türkiye'de nüfus artış oranı istediğimiz noktada olmasa da pozitif
bir seviyededir.''