İsrailli aşırı sağcı bakan Smotrcih'in tepki çeken Kudüs planı
Abone olİsrail'in aşırı sağcı Ekonomi Bakanı ve Dini Siyonizm Partisi lideri Bezalel Smotrich'in açıkladığı işgal altındaki Batı Şeria'nın güneyinde yer alan Beytüllahim'de Filistinlilerden gasbedilen topraklarda kurulması planlanan yeni yerleşim yeri, Hristiyan nüfusun da içinde yer aldığı Filistinlileri topraklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı.
İsrail'de aşırı sağcı bakanların ağırlıkta olduğu mevcut
yönetim, Filistinlilerden gasbedilen topraklarda "Nahal Heletz"
adıyla yeni bir yerleşim yeri kurmaya hazırlanıyor.
Tel Aviv yönetimi, yeni yerleşim birimiyle, yasa dışı "Gush Etzion" yerleşim birimini coğrafi olarak Kudüs'e bağlamayı amaçlıyor.
Smotrich, 14 Ağustos'ta X hesabından yaptığı açıklamada, "Gush Etzion'u Kudüs'e bağlamanın ulusal bir görev" olduğunu iddia etmişti.
İsrailli Bakan, aradaki bağlantıyı sağlayacak ve "Nahal Heletz" adını taşıyacak yeni yerleşim biriminin Gush Etzion'ın içerisinde yer alacağını ifade etmişti.
"Mavi Hat" dışındaki arazilerin yerleşime dahil edilmesi
kuvvetle muhtemel
İşgal altındaki Filistin topraklarında İsrail ordusuna bağlı Sivil İdare de söz konusu yerleşimin kurulacağı alanın sınırlarını belirleyen bir nevi harita hükmündeki "Mavi Hattı", yani burayı tek taraflı devlet arazisi ilan ettiklerini açıklamıştı.
İsrailli sivil toplum kuruluşu Peace Now'a (Şimdi Barış) göre, bir inşaat planının onaylanması için Mavi Hattın güncellenmesi gerekiyor. Nahal Heletz'e dair yayınlanan Mavi Hattın parçalı ve düzensiz şekline ve böyle bir alanda yerleşim inşa etmenin oluşturabileceği sıkıntılara işaret eden kuruluş, Filistinlilerin topraklarını gasbeden İsraillilerin geçmiş deneyimlerine dayanarak, Mavi Hattın dışındaki arazilerin yerleşime dahil edilmesi ve Filistinlilerin topraklarına erişiminin engellenmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu belirtiyor.
Peace Now'a göre, Netanyahu (İsrail Başbakanı) ve Smotrich'in açıkladığı yeni yerleşim yeri planındaki alanın bir kısmı Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) dünya kültür mirası statüsüyle koruma altında bulunuyor, bu plan İsrail'in taraf olduğu UNESCO Sözleşmesini hiçe sayarak fiili ilhakı ilerletiyor. Kuruluşa göre, Nahal Heletz'teki yeni yerleşim, Filistin topraklarının derinliklerinde izole bir bölge yaratacak ve kaçınılmaz olarak sürtüşmeleri ve güvenlik sorunlarını artıracak.
Bölgedeki Hristiyan varlığı tehlikede
Hristiyan tarihçi William Dalrymple, yaptığı paylaşımda, "İsrailliler, Batı Şeria'da, Kutsal topraklardaki Filistin varlığını araştırırken de kalmayı tercih ettiğim, son Hristiyan kalelerinden birini ortadan kaldırıyor. Burası inanılmaz antik tarih, Hristiyanlığın beşiği ve buradaki halk Hazreti İsa'nın zamanından kalan Hristiyanların soyundan geliyor. Neden kimse bunu haberleştirmiyor?" ifadesini kullandı.
İsrail Maliye Bakanı Smotrich'in Beyt Cala'daki El-Mahrur
Vadisi'nde Filistinlilerden gasbedilecek topraklara inşa edilecek
yeni bir yerleşim yeri açıkladığına işaret eden Dalrymple, İsrailli
yerleşimcilerin burayı gasbetmeye çalıştığını, Filistinlilerin buna
direndiğini belirterek "Bu, bölgedeki son Hristiyan köylerinden
birisi." ifadesini kullandı.
Filistin yönetimine bağlı nüfus idaresinin açıkladığı verilere göre, Filistin'deki Hristiyan nüfus 1922'de 70 bin iken 2017'de 47 bine kadar geriledi.
Filistinli aile, İsrail'in ilhak planlarına direniyor
UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan ve Nahal Heletz'in kurulması planlanan toprakların yakınlarındaki El-Mahrur Vadisi sakinlerinden Hristiyan Kısiyye ailesi, İsrail'in bu sömürgeci faaliyetlerine karşı mücadele ediyor.
İsrail makamları, 2019'da Kısiyye ailesinin, Mahrur Vadisi'ndeki evlerini ve işletmelerini yıktı. Temmuz ayında da gaspçı İsrailliler buraya gelerek ailenin toprakları üzerinde baraka niteliğinde kaçak bir yapı kurdu. Bu durum, çevredeki tüm toprakların gasbedilmesi tehlikesini gündeme getirdi.
Ailenin arazisi üzerindeki toprakları gasbeden İsraillilerin, etrafa çit çektiği, bölgede yapılaşmaya çalıştığı görülüyor. Filistinli aile, aktivistlerin katılımıyla, topraklarını gasbetmeye çalışan İsraillilere karşı direnmeye çalıştığı sırada İsrail askerleri bu noktaya gelerek aileyi uzaklaştırıyor.
Mahrur Vadisi'nde arazileri bulunan Alis Kısiyye, Kudüs'teki Merkez Mahkemesinin, toprakların mülkiyetinin onlara ait olduğu yönünde karar vermesine rağmen gaspçı İsraillilerin bölgedeki nüfuzlarını kullanarak ve Smotrich'ten de destek alarak İsrail ordusu korumasındaki küçük yaştaki İsraillileri bölgeye gönderdiğini ve aileyi topraklarından çıkardığını söyledi.
Kısiyye, "Biz sıradan bir aileyiz ve iman gücüyle bu toprakların mülkiyetinin bizde olduğunu mahkemede ispat ettik. Ancak onlar güç kullanarak ve gaspçılar yoluyla halkı yerlerinden etmeye çalışıyor. Ancak toprağımızı korumak konusunda kararlıyız." dedi.
Battir, El-Velece ve Mahrur'dan oluşan arazinin UNESCO Dünya Mirası listesinde olduğunu ve halkın burada bağ ve bahçeleri bulunduğunu kaydeden Kısiyye, gasbedilme tehlikesiyle karşı karşıya olan bu toprakların sahiplerine "Şimdi, bu kolonyal yerleşim faaliyetlerine karşı birleşme zamanıdır." diyerek çağrıda bulundu.
Amaç, Beytüllahim'i izole etmek
Yerleşimlerle mücadele alanında faaliyet yürüten aktivist Cemil Kassas da yeni bir yerleşim inşa etme kararının Gush Etzion yasa dışı yerleşimini Kudüs'e bağlama ve daha çok Filistin toprağını gasbetme amacı taşıdığına işaret etti.
Kassas, "Smotrich'in kararıyla Mahrur, Battir, Velece ve Kudüs'ün birbirine bağlanması ve düz bir hat üstünde kesintisiz bir yerleşim alanı oluşturulması amaçlanıyor. Bu olursa Beytüllahim diğer bölgelerden izole edilmiş olacak." dedi.
İsrail hükümetinin "gaspçı ve sömürgeci" bir hükümet olduğunu vurgulayan Kassas, gasp politikasının "önce 1-2 dönüme el koyma, sonrasında bu alanı genişletme" şeklinde işlediğini daha sonra toprakların çitlerle çevrilerek kapalı askeri bölge ilan edildiğini ve Filistinlilerin topraklarından koparıldığını dile getirdi.
Kassas, İsrail'in hedefindeki toprakların zeytin ve badem ağaçları, üzüm bağlarıyla dolu doğal bir alan olduğunu, İsrail'in bu topraklara el koymaya çalıştığını vurgulayarak "Herkes kendi toprağını savunmalı. Toprak, Filistinli için hayat demektir." dedi.