Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Türkiye ile İsrail uzun ve çetin geçen pazarlıklar sonucu
anlaşmaya vardı. Bilindiği üzere, ilişkilerin
normalleşmesi için Türkiye'nin üç şartı vardı.
İsrail dünya kamuoyu önünde Türkiye'den özür dileyecek, Mavi
Marmara Gemisi'nde şehit edilenlerin ailelerine tazminat ödenecek
ve Gazze'ye uygulanan ambargo kaldırılacaktı.
İlk iki şart çok önceden kabul edilmişti zaten.
Ancak Türkiye'nin en önemli şartı, Gazze'ye ambargonun
kaldırılmasıydı. Aslına bakarsanız o şart da çok önceden kabul
edilecekti. Ancak İsrail'li yetkililer bu konuyu zamana
yaymayı uygun buldular.
Çünkü, planlarını AK Parti'nin ve Erdoğan'ın gitmesi üzerine
kurdular.
Gezi ayaklanmasının başarılı olmasını beklediler, olmadı. Ardından
Fethullah Gülen'i devreye sokarak 17/25 Aralık darbesi
üzerinden Erdoğan'ı indirmeye çalıştılar, yine olmadı.
Bu kez Çözüm sürecinin derin dondurucuya kaldırılmasına bel
bağladılar. Güvendikleri PKK hem kırsalda, hem de şehirlerde helak
olup gitti.
Son olarak Rusya ile yaşadığımız uçak düşürme krizi de sonuç
vermeyince çaresiz şekilde masaya oturmak zorunda kaldılar.
Şimdi gelin, anlaşma maddelerini tek tek detaylandıralım.
1 - İsrail'in özür dilemesi...
Bu maddeyi kuru bir özürden ibaret görmeyin. Yani bu basit bir
"Pardon" meselesi değildir. İsrail, kurulduğu tarihten bu yana
ilk kez bir ülkeden resmi olarak özür diliyor.
Bu özür, "Biz Mavi Marmara Gemisi'nde suçsuz günahsız insanları
öldüren bir ülkeyiz" anlamına geliyor. Bunu söyleten ülke
Türkiye, söyleten adam Erdoğan'dır.
2 - Tazminat ödenmesi...
Bazı kesimler, "Öldürülen onca insanın kanı ve canı 20 milyon
dolarcıkmış. AK Parti şehit kanlarını ucuza sattı" diye yorumlar
yapıyor.
Bu kesimlerin anlamadığı şey şu:
Mesele üç beş kuruşun pazarlığı değil. Uluslararası hukukta
bir devletin tazminat ödemeyi kabul etmesi demek, suçun tamamını
itiraf ve kabul etmesi anlamı taşıyor. Yani 50 cent ödense
dahi bu durum tarihe not olarak düşülüyor.
Şöyle bir örnek verirsem sanırım daha iyi anlaşılır.
Ermenistan, soykırım hayali üzerinden yıllardır Türkiye'ye özür
diletmek ve tazminat ödetmek için lobi çalışmaları yapıyor ama
başarılı olamıyor.
Biz İsrail'e tazminat ödeterek bunu başardık!
3 - Gazze'ye ambargonun kaldırılması...
Bu maddenin Türkiye'nin istediği ve dayattığı gibi kabul edildiğini
söylemek mümkün değil. Zaten Türkiye ambargonun kaldırılması
isteğinin gerçekleşmeyeceğini en başından itibaren biliyordu.
İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ambargoyu tamamen kaldırması demek,
bir kaç yıl içinde yok olmayı göze alması demekti. Bir başka
deyişle 1948 şartlarına geri dönüp, işgal ettiği toprakların yüzde
26'sını Filistinlilere geri vermesi demekti.
Bunun olmayacağı biliniyordu ve Türkiye bu nedenle çıtayı çok
yukarıdan koydu. Gelinen noktada, Gazze'ye uygulanan
ambargonun esnetilmesinde karar kılındı.
Sahi...
Mavi Marmara Gemisi neden Filistin'e gidiyordu? Ambargoyu delmek ve
açlıkla, yoklukla mücadele eden Gazze halkına insani yardım
götürmekti değil mi?
Peki Türkiye'nin altına imza attığı anlaşmada ne yazıyor? Gazze'ye
bir elektrik santrali kurulması, gıda, su ve diğer sağlık
ihtiyaçlarının karşılanması. Ayrıca arıtma tesisi yapılması...
Bu şartlar Gazze'yi, Gazze'de yaşanan insanlık dramını bilmeyenler
için basit olabilir.
Ama şunun bilinmesini isterim.
Gazze'ye sokulan bir küçük çikolata bile, 75 çocuğa bölüştürülüyor.
Temel gıda maddelerini Gazze'ye sokmak mümkün değil. Siz gidin bu
maddenin şartlarını Gazze'de yaşayanlara sorun.
Hamas lideri Halid Meşal, "Türkiye'ye Gazze
ablukasının kaldırılması şartını koştuları için
teşekkürlerimizi sunuyoruz. Eğer Türkiye Gazze'de ablukanın
kaldırılması şartıdan vazgeçseydi uzun zaman önce anlaşma olurdu"
diyerek minnetini sunuyor.
Filistin lideri Mahmut Abbas, Türkiye'ye teşekkürlerini ve
dualarını gönderiyor. Erdoğan, hem Halid Meşal, hem de Mahmut
Abbas'la konuşarak ve onların rızasını alarak İsrail'le pazarlık
yapıp anlaşıyor.
Filistin halkı bayram ediyor, İsrail medyası, "Türkiye
karşısında diz çöktük? Teslimiyet anlaşması imzaladık!" diyerek
Netenyahu hükümetini yerin dibine sokuyor.
Ama içimizdeki bazı ruh hastalarına göre Diz çöken ülke
Türkiye'ymiş! Bir kaç ay önce, "Bize ne Gazze'den, bize ne
araplardan" diyen namussuz, şimdi "Arapları mücadelelerinde
sattınız" diyor.
Düne kadar "Güneyde sevdiğimiz ülke" diyen, "Otoriteden izin
alınmalıydı" diyen hahamın müritlerini bir görseniz.
Hepsi El Kassam Tugayı'nın generali gibi yazıp çiziyor.
Hele CHP'li tayfa...
Anlaşmadan önce, "Bölgede hiç dostumuz kalmadı. AKP'nin dış
politikası bir facia. Ülke iyi yönetilmiyor, gelince herkesle dost
olacağız" diyenler şimdi ise "Yahudi dostu Erdoğan, İsrail'le niye
anlaşıyoruz, AKP tükürdüğünü yalıyor" diyor.
Dostlar...
Dünyada dengelerin değiştiği inanılmaz bir dönemden geçiyoruz.
İsrail'le nasıl anlaşma yapılır diyerek olaya duygusal bir gözle
bakacak durumda değiliz.
Biz bir kabile değil, devletiz devlet!
Devletlerin mantık ve menfaat çerçevesinde
yönetildiğini hepimizin kabul etmesi gerekiyor. Kimsenin
İsrail'le kanka olma gibi bir niyeti, düşüncesi yok.
Yapılan anlaşmayı "Türkiye tükürdüğünü yaladı" diyerek pazarlamaya
çalışan sosyal medya soytarılarına aldanmayın.
Bırakın "Bizim otoritemiz nasıl olur da düşmanımız Erdoğan'ın elini
öper" diye kudurup dursunlar!
Dipnot: Konuyu medyaya yansıyış biçimiyle ele alıp yorumladım.
Başbakan Binali Yıldırım'ın bugün kapsamlı bir açıklama yapması
bekleniyor. Farklı detaylar ve eksik maddeler olursa bunu bir başka
yazıda ayrıca değerlendiririz.
twitter.com/slymnoz
facebook.com/suleymanozisik