İsrail’in sorduğu sorular üzerine bir dosya hazırlanmış
Abone olİnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Genel Başkanı Bülent Yıldırım, “Selam” örgütü soruşturması kapsamında ifade verdi. Yıldı...
İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Genel
Başkanı Bülent Yıldırım, “Selam” örgütü soruşturması kapsamında
ifade verdi. Yıldırım, “Bu dosyayı hazırlayanlar hakkında hiçbir
iyi niyetli düşüncem kalmadı. Çünkü İsrail’in bize sormuş olduğu
sorular üzerine benzerliklerle bir dosya hazırlamışlar” dedi.
‘Selam örgütü soruşturması’ kapsamında ifadeye çağrılan İHH Başkanı
Bülent Yıldırım, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne geldi.
Cumhuriyet Savcısı İrfan Fidan’a ifade veren Yıldırım, adliye
çıkışında basın mensuplarına açıklama yaptı. Selam ve Tevhid örgütü
hakkında açılan dosya ile ilgili ifade verdiğini belirten Yıldırım,
“Doğrusu ben de merak ediyordum. Hangi konuda bu dosyaya dahil
etmişler. Burada meseleyi öğrendiğimizde bu dosyayı hazırlayanlar
hakkında hiçbir iyi niyetli düşüncem kalmadı. Çünkü İsrail’in bize
sormuş olduğu sorular üzerine benzerliklerle bir dosya
hazırlamışlar. İsrail bize ‘Tayyip Erdoğan ve Ahmedinejat’la,
Nasrallah’la hangi hukuk var. Aralarında bir ilişki var mı?’ diye
sormuştu. Bir de ‘Selam örgütünü biliyor musunuz?’ diye sormuştu.
Biz tabi o gün anlamamıştık. O gün İsrail’de var olan bir dosyanın
bugün buraya yansıdığını görmüş olduk” dedi.
Örgütün mensubu olmakla suçlandıklarını belirten Yıldırım, “Delil
olarak benim telefon konuşmalarımı dosyaya koymuşlar. Dosyayı
incelediğimizde gerçekten üzüldüm. Çünkü Suriye’deki esir değiş
tokuşu esnasında yapmış olduğum konuşmaları delil olarak ortaya
koymuşlar. Nedir bu konuşmalar? 48 tane İranlının serbest
bırakılması karşılığında 2 bin 130 tane Suriyeli muhalifin
cezaevlerinden ve işkencelerden kurtulması için yaptığımız
karşılıklı pazarlıklar delil olarak sunulmuş. Yani ben orda diyorum
ki 230 tane kadının çıkarılması lazım. Karşı taraf da diyor ki 71
tane kadın çıkartabiliriz. Ben de diyorum ki 71’i kabul etmiyoruz.
Onlar da diyor ki o zaman görüşmeyi keseriz. Ben de diyorum ki
kesin. Yani cezaevlerinde tecavüze uğramış, işkence görmüş
kadınların kurtarılması için yapmış olduğum bütün görüşmeler
dosyaya delil olarak sunulmuş. Benim o dosyada konuştuğum kişiler
bir tanesi İranlıymış. Zaten İranlı esirler olduğu için İranlılarla
konuşacağım. Uzaydan gelen biriyle mi konuşacağım” diye
konuştu.
Bir gazetecinin “O görüştüğünüz İranlı kişi kimmiş?’’ sorusu
üzerine Yıldırım, “Benim Hamit olarak tanıdığım, onların da Seyid
diye dosyaya koyduğu bir isim. Görevi ister istihbarat, ister
başka. Ben onu sorgulamıyorum. Çünkü zaten ben İranlılarla esir
değiş tokuşuna ilgili konuşma yaptığımda herhalde sıradan bir adam
benle muhatap olmayacak. Yani şu anda ben Türkiye’de herhangi bir
görüşme yaptığımda geçen Mısır Konsolosluğu’na giren Mısırlıların
alınması için Mısır Konsolosluğu’yla pazarlık yaptığımda Mısır’daki
istihbarat yetkilileriyle pazarlık yaptım. Mısır Konsolosluğu’nun
çay ocağında çalışan bir çaycının benle pazarlık yapma yetkisine
sahip mi?’’ ifadelerini kullandı.
İHH’nın insani diplomasi yapma çalışması olduğunu savunan Yıldırım,
“O nedenle bu insani diplomasi yapma çalışması sırasında bizim bu
görüşmelerimizin hepsini delil olarak ortaya koymuşlar. Ve bizi
Selam ve Tevhid örgütü içersinde değerlendirmişler. Burada bu
dosyayı hazırlayan bütün herkese sesleniyorum. İyi ki bizi bu
şekilde yargıladınız. İyi ki insan kurtardığımız için, tecavüze
uğrayan kadınlar için pazarlık yaptığımız telefon görüşmelerini
dosyaya koydunuz. Ve bu konuda yargılanmaktan da onur duyuyorum.
Böyle her türlü yargılanmayı da kabul ediyorum. Ve bu dosyayı bu
şekilde hazırlayan herkesi de alçak olarak ilan ediyorum. Bu konuda
da bu dosyayı hazırlayan herkesin yarın Allah korusun yakınları da
herhangi bir yerde zulme uğrarsa hiç tereddüt etmeden bize
gelsinler. Biz onları kurtarılması için aynı gayreti gösteririz”
dedi.
Dosyadaki kişileri tanıyıp tanımadığının kendisine sorulduğunu
söyleyen Yıldırım, “Bu dosyadaki kişilerle Suriye’de görüştük, şu
telefon konuşmasını hatırlıyorum, şu kişi ile şu pazarlığı yaptık,
pazarlıkta şuradaki, şu hapishanedeki şu kadar insanın
çıkarılmasıyla ilgili diye kendilerine söyledik. Ve bununla ilgili
çalışmanın tüm safhasını görüntülemiştik. Görüntülerin hepsini
dosyaya delil olarak sunduk. Biz kadın ve çocukları kurtarmaktan
memnunuz. Bu konuda da bizi yargılamak isteyen herkesin de her
türlü şekilde mücadele etmesini de biliriz” şeklinde konuştu.
“Tevhid ve Selam örgütünün Yargıtay tarafından çıkan bir karar
üzerine tescillendiği ve Bahriye Uçak ile Uğur Mumcu cinayetlerini
işlediğine yönelik atıflar var kararda. Size bu kapsamda sorular
soruldu mu?” sorusu üzerine Yıldırım şunları kaydetti:
“Bu konuyla ilgili hiçbir soru sorulmadı. Çünkü bu dosyayı çok
genişletmişler. Bizi sadece o görüşmelerle ilgili İran’la ilişkisi
var mı şeklinde değerlendirmişler. Biz de İran’la görüşmelerimizi
bütün dünyaya verdiğimizi söyledik. Bütün delilleri ortaya koyduk.
Bu dosyadan bizi yargılamak isteyenlere bir ekmek çıkmaz.”
Yıldırım, son olarak 3 yıllık bir dinlemenin olduğunu, ama dosyaya
sadece delil olarak sundukları 2012 yılındaki esirlerin çıkma
anında İranlılarla yapmış olduğu görüşmeler olduğunu sözlerine
ekledi.
Soruşturma kapsamında daha önce gazeteci yazar Hüsnü Mahalli,
Hüseyin Avni Yazıcıoğlu, oğlu Seccad Yzıcıoğlu, Mustafa İslamoğlu
ve gazeteci Adnan İnanç da ifade vermişti.
(İHA)