Türkiye İslam İşbirliği Teşkilatı'nı olağanüstü toplantıya
çağırıyor. Toplantıdan İsrail'i köşeye sıkıştıracak bir yaptırım
kararı çıkabilir mi?
Sanmıyorum.
Amerika'nın kuklası haline gelen Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik
Arap Emirlikleri gibi ülkelerin katıldığı bir toplantıdan dişe
dokunur bir karar çıkacağını beklemek fazla hayalcilik
olur.
"Adam akıllı bir karar çıkmayacaksa neden
toplanıyorlar?" diye sorabilirsiniz.
Toplanmanın amacı, tarihe not düşmek!
İsrail'in bir terör devleti olduğunu, masumları katlettiğini ve bir
ülkeyi işgal ettiğini, gelecek nesillere aktarabilmek amaç...
Aslında belki boykot, ambargo ya da benzeri kararlar çıkmasa da
İsrail'i dünya kamuoyu önünde zorda bırakacak bir bildiri
yayınlanması ihtimali var!
Bilmem hatırlar mısınız?
2002 yılının dördüncü ayın dördüydü.
Dönemin Başbakanı merhum Ecevit partisinin grup
kürsüsündeydi. İsrail yine Filistin’e saldırmış ve bir
katliama imza atmıştı. Ecevit'in ağzından şu
sözler dökülmüştü:
"İsrail, Filistin halkına karşı, dünyanın gözleri önünde
soykırım uygulamaktadır."
Bu sözler adeta zelzele etkisi yaptı.
Dünya medyası bu sözleri flaş haber olarak abonelerine aktardı.
Söylenen sözlerin ABD ve Tel Aviv’de yankısı çok şiddetli
oldu.
Gerçi daha sonrasında gelen baskılar nedeniyle Ecevit ardı ardına 4
kez özür diledi ve sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirtti lakin,
söylenen sözlerin etkisi uzun süre devam etti.
Demem o ki...
İsrail'in canını yakabilecek şu dünyada tek söz var:
Soykırım!
Yani Hitler'in bir dönem onlara yaptıklarını, şimdi onların
yaptığını dünya kamuoyu önünde haykırmak.
Dünyanın gözü önünde "Soykırım yapan
ülke" olarak anılmak, onları tabiri caizse
kudurtuyor.
Gerçi Cumhurbaşkanı Erdoğan uzun yıllardır İsrail'e demediğini
bırakmadı. "One Minute" ile
başlayan, "İsrail bir terör
devletidir" ile devam eden her sözü, İsrail'i
çıldırtmaya yetti.
Ancak bu kez durum biraz daha farklı.
Eğer İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan "İsrail
soykırım yapıyor" kararı çıkarsa, bu karar dünya
gündeminin altını üstüne getirir.
Bunun yanı sıra...
Cuma günü bilindiği üzere Yenikapı'da "Zulme karşı dur
mitingi" yapılacak. Milyonlar orada toplanacak, Türk ve
dünya medyası bu mitingi abonelerine canlı olarak aktaracak.
Burada gerek Cumhurbaşkanı'nın kullanacağı
bir "Soykırım" kelimesi İsrail'in
kalbine saplanmış bir hançer görevi görebilir.
Ancak yetmez.
Mitinge katılacak milyonların, İsrail'in "soykırım" yaptığını
ifade eden bir pankart ya da dövizle gelmesi gerekiyor.
Bu pankart ya da dövizlerin İngilizce veya İbranice yazılmış
olması çok daha tesirli olur.
Ancak hedefe sadece İsrail'in konulması da yanlış olur.
Netice itibari ile katliamı yapan İsrail ancak, katliamın
azmettiricisi ise Amerika'dır. Amerika'nın, uzun yıllardır
Türkiye'ye karşı hasmane bir tutum sergilediği aşikâr.
En son verilen Hakan Atilla kararı da bunun tuzu biberi oldu.
Türkiye'nin Amerika'yı dünya gündeminde aşağılayıcı bir hamle
yapması gerekiyor.
Örneğin;
İncirlik Üssü'nün kapatıldığı ve Amerikan askerlerinin sınır dışı
edildiği haberi Yenikapı Meydanı'nda ilan edilirse...
Ve hemen ardından Menbiç'e yönelik operasyon hazırlıklarına
başlandığı açıklanırsa...
Bu iki karar hem Türkiye’yi hem dünyayı ayağa kaldırır.
Bu iki karar, İsrail'in hamiliğine soyunan Amerika'ya tokat
niteliğinde olur. Bu iki karar Ortadoğu'daki Amerikan ve İsrail
düşmanı ülkelere, "Bak, biz yaptık, siz de
yapabilirsiniz" mesajı vermiş olur.
Siyaseten karşılığı olan bu tür kararların alınmasının zor
olduğunun farkındayım.
Ama bugün bu kararlar alınmazsa, yarın çok daha ağır kararlar almak
zorunda kalabiliriz.
Zira ben bu atmosferde, 24 Haziran seçimlerini göremeyeceğiz diye
endişe ediyorum.
Neden endişe ettiğimi de cuma günü kaleme
alacağım yazıda dile getireceğim.
***
Dipnot: Cuma günü Yenikapı Mitinginde
olacağım. Hadi, alın
ellerinize "İsrail soykırım
yapıyor" pankartını, gelin Yenikapı'ya...