İsrail'e modernizasyon yardımı
Abone olTalu, Türkiye'nin İsrail'e silah yardımı yaptığını iddia etti, "Terörist ülke ile kanka olmak nasıl bir duygu" diye sordu.
UMUR TALU'NUN YAZISI ``Tam iki yıl önce, bir dizi yazıyla,
İsrail`e verilen ``tank modernizasyonu`` ihalesini deşmeye
çalışmıştım. Çıkış noktam öncelikle, İsrail tankları başta
Ramallah, Filistin`i ezerken, o tanklarla ``kanka`` olmanın nasıl
bir vicdan izi bırakacağına dairdi: ``Her Filistinli çocuğun, her
Filistinli ananın, her Filistinli erkeğin tankların sıkıştırdığı
duvarlarda ölüşünde, İsrail`in tank teknolojisine bakıp bakıp
`Vallahi ne iyi etmişiz de, bizim tankların modernizasyonunu da
onlara vermişiz` diyerek gurur duyma ihtimalimiz var mıdır? `İş
başka, leş başka` diye `business` akılcılığını savunacak denli gözü
dönmüş işadamı yahut disiplinin duygularını ezdiği birer
robot-asker mi olduk hep birlikte? Bir kısmı ölüm kusarak, bir
kısmı ihale saçarak hareket eden şu tanklar vicdanlarımızda hiç mi
yara olarak kalmayacak? Modernizasyon bu kadar mı vicdansızdır?``
``Vicdan``dan yola çıkan yazılar ``cüzdan``a da uzanmıştı. 170
tankın modernizasyonu için 688 milyon dolara bağlanan ``ihalesiz``
ihalenin; İsrail tarihinin en büyük dış projesi olduğu... Batık
durumda olan ve İsrail hükümetinin 10 yılda 1.2 milyar dolar
aktararak ayakta tutmaya çalıştığı, hatta kapatılması düşünülen
devlet şirketi IMI`yı kurtardığı... Asıl iş bedelinin 661 milyon
dolar tuttuğu, aradaki 27 milyon dolarlık ``hesaplanamayan giderler
ve risk maliyeti`` denilen muğlak kalemin ``tuhaf`` olduğu... Bu
ihaleye muhalif olan Savunma Sanayii uzmanlarının neden
uzaklaştırıldığı, sindirildiği... Yan sanayi için bile Türk
firmalarının düşünülmemesinin de garip bulunduğu gibi, salt vicdani
değil, ``cüzdani`` meselelere de. Umarım bu dosya hem vicdan, hem
cüzdan zaviyelerinden yeniden açılır. Açtırılır. Özellikle, o
dönemde o yazıları muhalefette ``takdirle`` karşılarken şimdi
iktidar olan, sıradan kınamalarla yetinen AKP`liler ile... O
ihalede bir etkilerinin bulunmadığını tahmin ettiğim bugünün
Genelkurmay Başkanı Özkök ile şimdiki Kara Kuvvetleri Komutanı
Yalman tarafından. Umut baki kalsın. Bir yaraya geleyim: O yazılar
üst üste çıktıktan sonra, dönemin Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu,
bu meseleyi kurcalayanlar için ``İsrail ve Yahudi düşmanı``
demişti. İhale hakkında, teknik, mali, askeri bilgi vermek,
kuşkuları dağıtmak, hatta vicdanları yatıştırmak yerine, bu haksız
ve acayip yolu seçmişti. Bir politikanın, bir hükümetin, bir zulmün
eleştirisi, bir halkı, bir dini, bir ırkı toptan aşağılamak
manasına mı gelir? En azından benim asla yapmadığım bir şey bu. O
zaman, devlet terörüyle cinayet işleyen, eşitsiz güçle bir halkı
ezen ve onları sadece ``terörist`` olmaya sürükleyen bir İsrail
hükümeti ile ``tank kankası`` olan ve olmaya devam edenleri de
``Şaron dostu ve Filistin düşmanı`` mı ilan edelim! Şu günler,
Yahudiler`in Naziler elinde soykırıma uğrayışının anıldığı, yeniden
nefretle hatırlandığı bir yıldönümü. Bu elbette unutulmamalı ama
bugünü anlamayı, bugünün öfkelerini de unutturmamalı. 1948
nisanında, İsrail devleti ``terör``le kurulurken, mesela 700
nüfuslu Filistin köyü Deir Yassin`deki katliam da unutulmamalı.
Asıl unutulmaması gereken ise şu: Türkiye; tanklarını,
helikopterlerini sadece askeri değil, kırım ve cinayet amaçlı da
kullanan bir devlete, milyonlarca dolar akıtarak tanklarını emanet
etti. Cüzdan kokuları bir yana... Acı olan, resmi vicdanların
pelteleşmiş halidir. Acı olan, tankların ezip geçtiği
vicdanlarımızın perişan halidir. Modernizasyonumuzun vicdan
pusulasının kaybıdır. Değer miydi? Değer mi! Bir daha, bir daha
düşünün şu meseleyi.``