İsrail'den Erdoğan'a en baba tepki
Abone olNuh Gönültaş, İsrail büyükelçisinin Başbakan Erdoğan'a 'Sen babaysan ben de büyükbabayım' sözünü ele aldı. Yazar, diplomasiyi hatırlattı ve hükümete seslendi
İsrail saldırıları sonrası Başbakan Erdoğan, "Ben babayım,
Filistinli çocukların acısını anlarım" sözü üzerine Türkiye-İsrail
arasında soğuk rüzgarlar esmişti.
D. B. Tercüman Yazarı Nuh Gönültaş, İsrail Büyükelçisinin bu sözler
üzerine "Sen babaysan, ben de büyük babayım" sözünü dile getirdi ve
ERDOĞAN-ŞARON, BABA-BÜYÜKBABA-BABALANMA MUHABBETİ
ile yazdığı yazıda büyükelçinin persona non granata
edilmesini istedi. İşte Gönültaş'ın bol babalı tepkisi
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İsrail ve Başbakanı Şaron hakkında
söyledikleri ile 28 Şubat sürecinde iki ülke arasında başlayan
aşırı yakınlaşma gerçek zeminine oturuyor. Tayyip Erdoğan'ın
yerinde ve etkili çıkışları sürdüğü takdirde İsrail'in başındaki
kanlı iktidar çok daha zor günler yaşayacaktır.
Şimdi... Aslında Mart 2003 ile başlayan yeni süreç ve en son G-8
zirvesinde Erdoğan'ın yaptığı konuşma İsrail'in sıkıştırılması
süreci oldu.
İsrail, 11 Eylül sonrası çok uygun bir uluslararası konjonktür
yakalamıştı. Bu konjonktürde İsrail Filistinlilerin mücadelesini
terörle mücadele konseptine oturttu ve Filistin topraklarına karşı
bir çeşit post-modern savaş taktiği geliştirerek bu topraklarda
genişleme projesini sürdürdü. Şaron'un bu projesi aynı zamanda
İsrail'i tarihin dışına çıkaran ve ABD'nin de bölge politikalarını
erozyona uğratan bir proje olarak gelişti. 11 Eylül'den sonra
İsrail'in, etrafına duvar örüp "Dünya'da tek başıma yaşayabilirim"
sapmasından geriye çevrilmesi Türkiye'de Mart 2003 seçimleri ile
başlayan süreçtir ve bu süreç Babakan'ın G-8 zirvesinde yaptığı
konuşma ile zirveye çıkmıştır. ABD bölgesel meşruiyet adına
Filistin sorununa yüklenirken, İsrail'in Filistinlilere ve
topraklarına karşı yürüttüğü insanlık dışı uygulamalar hem ABD'nin
hem de İsrail'in teröre karşı pozisyonunu sorgulanır hale
getirdi.
Bölge'de İsrail'in sığınacağı tek kucak Türkiye'dir. Türkiye'den ve
Başbakan Erdoğan'dan İsrail ve Şaron'a sert mesajlar gitmeye
başladı. Bu mesajlar İsrail basınında yer buldu. BM'nin kararında
ilk defa ABD İsrail'e karşı taraf olmadı ve "çekimser" oy kullandı.
Bu Erdoğan'ın çıkışları sebebiyledir.
İsrail ile ilişkilerde 28 Şubat ile başlayan aşırı yakınlaşma Resmi
Türkiye'nin tercihiydi. 28 Şubat'ın post modern paşalarının
başlattığı bu süreç 2003 3 Kasım'ında Türkiye'de yaşanan demokratik
devrimden sonra iç politikanın demokratikleşmesi sonucunda eskisi
gibi yürümemeye başladı. İyi de oldu, çünkü Bölgede Türkiye'yi
lider yapacak politika da budur.
Ortadoğu'da temel ikilem demokrasi-güvenlik ikilemidir. Bu ikilemin
en derin yaşandığı ülke ise İsrail'dir. İsrail ile Türkiye bölgede
bulunan o kadar devletten demokratik olan iki ülkeydi. Oysa
Şaron'un politikaları ile İsrail "devlet terörü"ne doğru kaydı ve
demokratik yapısından ödün vermeye başladı. İsrail'deki sansür Arap
ülkelerindeki sansürü geçti. İsrail medyasını takib eden bunu
rahatlıkla anlar. İsrail bu sürece girerken Türkiye ise sürekli
demokrasisinin çıtasını yükseltti. Türkiye demokratikleşirken
israil Şaron'un elinde antidemokratik bir çizgiye kaydı. Bu da
Türkiye'yi elbette daha tercih edilebilir bir noktaya
getiriyor.
Türkiye-İsrail ilişkilerinde Başbakan Tayyip Erdoğan'ın durduğu
yer, aldığı pozisyon çok yerindedir. İleride Türkiye'nin bölgede
oynayacağı aktif rolde bu tutumu gerektiriyor.
Bu analiz'den sonra okuyucuların ve hükümetin dikkatini İsrail
Büyükelçisi Avivi'nin hafta içinde verdiği bir beyana çekmek
isterim. Avivi Başbakan Erdoğan'ın İsrail'e yönelik çıkışlarında
kullandığı "Ben babayım, Filistinli çocukların acısını anlarım"
mealindeki açıklamalara karşılık, Referans gazetesinde "O babaysa
ben de büyükbabayım" diye karşılık verdi. Gazete Avivi'nin
açıklamalarını duyururken "İsrail Büyükelçisi en kritik günde
sadece Referans'ı seçti" başlığını kullandı. İsrail Büyükelçisi'nin
daha yeni yayın hayatına başlamış ve ilk önemli çıkış haberinde
fotoğraf yerine sadece photoshop'u referans gösteren bir gazeteyi
Türkiye Başbakanı'na karşı ifadelerini yayınlatmak için seçmesi
elblette ilginç. Ama gazetenin yayın yönetmeninin Tayyip Erdoğan'ın
İsrail ile ilgili tutum ve sözleri hakkında, aynı gün "Babalanma"
tabirini kullanarak Avivi'den daha sert biçimde tepkisini
belirtmesi daha da ilginç olmalı.
Bir başka ülkede bir ülkenin büyük elçisi o ülkenin başbakanına
"Sen babaysan, ben de büyük babayım" derse o büyükelçinin o ülkede
bir daha görev yapmasına müsaade edilmez. Büyükelçinin diplomatik
dille hemen "person non grata" ilan edilmesi gerekir.
Demek ki, Başbakan Erdoğan gerçekten baba, ki, babalık yapıp
kendisine karşı yapılan bu saygısızlığa karşı bir şey yapmıyor. Ama
eğer Türkiye'de bir hükümet varsa bu birbiriyle bağlantılı "baba,
babalanma muhabbeti"ne kayıtsız kalmaz, kalmamalı da...
Yazı: Nuh Gönültaş
Kaynak: tercumangazete.com