İsrail in maskeli balosu

Bazı Arap ülkeleri bu kafada gittiği sürece, Kudüs deki kutsal mekanları mescidi aksa değil ağlama duvarı olmalıdır. o duvara ister kafalarını vursunlar, ya da kaldıysa vicdanları beş vakit ağlasınlar.

Abdullah YILMAZ krmistanbul@gmail.com

Türklerin en büyük talihsizliği aslında, Arap yarımadasına yakın bir yerde yurt tutmalarıyla başlamıştır, öyle ki onlara ait olan dini bile onlardan daha iyi yaşamaya çalışırken, peygamber efendimizin türbesini yağmalamaya çalışan suud ailesini kutsal değerlere saygı gösterme hususunda balans ayarı vermek zorunda kalmış. Kutsallara sahip çıkmıştır.

Osmanlının zor zamanlarında İngiliz ve Fransızlar la bir olup onların sömürgesi olmak pahasına, uydurma yeni ülke sınırları çizilirken, Türkü arkadan hançerleyen anlayışın, İsrail ülkesinin temellerine razı gelmesi, Filistinlilere Kudüs’ün dışında Ürdün ülkesinde vatansız kimliği çıkarılmasını Arap kardeşleri reva görmüştür.

Bugünde Kudüs İsrail’in başkenti ilan edilirken, kaygısı Arapları değil en çokta bizi sarmıştır. Ne yapacağız ABD ye savaş mı açacağız, yoksa bu oluşumu destekleyenlere ekonomik ambargomu koyacağız.

Hiç sanmam, çünkü Kudüs sadece Müslümanların değil, aynı zamanda Hristiyanlarında kutsalı,

 Neden onların sesi çıkmıyor doğrusu anlamış değilim.

Osmanlının bu kutsal topraklardaki 400 yılını karanlık ve esaret yılı olarak değerlendiren Arap milliyetçiliğini, sadece bize karşı değil, içinde bulundukları duruma da karşı kullanmaları gerekmez mi?

İnanıyorum ki bölgedeki birçok, Müslüman ve Arap ülke, Türkiye’nin Kudüs’ün başkent olmasına karşı çıkışlarına,İsrail’den daha çok rahatsız olmuştur.

İslam ülkelerinde birçok Arap ülke bu mekâna dini değil, sadece toprak gözüyle bakıyor, Filistinlileri de batıdan alacakları rüşvetin kaynağı sayıyor.

Türkiye orta doğuda ne yaparsa yapsın, ne İsa ya nede, Musa ya yaranamaz, böylesi bir misyonu da olmamalı. Birbirimizi algılama biçimimiz ve nedenimiz çok farklı

Libya’da, Tunus’ta, mısırda, Suriye de, Irakta, hala dersimizi almadık neden, Türk töresine, tarihine benliğine çok uzak kaldık, bizi bir arada güçlü kılan şeyin din birliği olduğunu sandık.

Belki de öyledir, ama ben katılmıyorum.

Araplar, Müslüman olmayan bir Arabı kardeş saydıkça sen Müslüman olmayan türkü kurtuluş savaşı sonunda, mübadele döneminde Yunanistan’a azınlık diye sattıkça

Siyonist düşüncenin ürünü savaşlara seyirci kalıp, savaşın getirdiği külfete kucak açtıkça, Filistin in acılarını kendi toprağında kabule hazırsın demektir.

Yarın İslam ülkeleri toplanacak, katılımcıların isimleri aslında çıkacak sonucun habercisi olacak, küçük hesapların adamları tarih boyunca yaptıklarını yapacak, atalarını utandırmayacak,bizleri de yanıltmayacak,kısık, pısırık, kararsız, gönülsüz ABD ye ricacı olacaklar. 

Türkiye bu konuda yapılacakların en iyisini yapmış, bu konudaki hassasiyetini ortaya koymuştur,

Yıllardır adı konmamış başkentin Kudüs olduğunu ısıta ısıta tüm dünyanın önüne servis eden İsrail,yirmi yıllık beklemenin ardından büyük bir maskeli balo düzenlemiştir.

Maskeler takılmış,davete  katılanlar tanınmadıklarını düşünseler de, biz onların ne mal olduklarını çok iyi biliriz, yaşanacaklar bana göre yalan rüzgarıdır. Ağızlardan çıkanlara değil icraatlar bakmak lazım,

Hem uşak olanların efendilerine diklendiği nerede görülmüş, nihayetinde alan memnun satan memnun, Filistin artık hepten pazara çıkarılmış haraç mezat satılıyor.

Bazı Arap ülkeleri bu kafada gittiği sürece, Kudüs deki kutsal mekanları mescidi aksa değil, ağlama duvarı olmalıdır. İşte o zaman, o duvara ister kafalarını vursunlar, ya da kaldıysa vicdanları beş vakit ağlasınlar.