Türklerin en büyük talihsizliği aslında, Arap yarımadasına yakın
bir yerde yurt tutmalarıyla başlamıştır, öyle ki onlara ait olan
dini bile onlardan daha iyi yaşamaya çalışırken, peygamber
efendimizin türbesini yağmalamaya çalışan suud ailesini kutsal
değerlere saygı gösterme hususunda balans ayarı vermek zorunda
kalmış. Kutsallara sahip çıkmıştır.
Osmanlının zor zamanlarında İngiliz ve Fransızlar la bir olup
onların sömürgesi olmak pahasına, uydurma yeni ülke sınırları
çizilirken, Türkü arkadan hançerleyen anlayışın, İsrail ülkesinin
temellerine razı gelmesi, Filistinlilere Kudüs’ün dışında Ürdün
ülkesinde vatansız kimliği çıkarılmasını Arap kardeşleri reva
görmüştür.
Bugünde Kudüs İsrail’in başkenti ilan edilirken, kaygısı
Arapları değil en çokta bizi sarmıştır. Ne yapacağız ABD ye savaş
mı açacağız, yoksa bu oluşumu destekleyenlere ekonomik ambargomu
koyacağız.
Hiç sanmam, çünkü Kudüs sadece Müslümanların değil, aynı zamanda
Hristiyanlarında kutsalı,
Neden onların sesi çıkmıyor doğrusu anlamış değilim.
Osmanlının bu kutsal topraklardaki 400 yılını karanlık ve esaret
yılı olarak değerlendiren Arap milliyetçiliğini, sadece bize karşı
değil, içinde bulundukları duruma da karşı kullanmaları gerekmez
mi?
İnanıyorum ki bölgedeki birçok, Müslüman ve Arap ülke,
Türkiye’nin Kudüs’ün başkent olmasına karşı çıkışlarına,İsrail’den
daha çok rahatsız olmuştur.
İslam ülkelerinde birçok Arap ülke bu mekâna dini değil, sadece
toprak gözüyle bakıyor, Filistinlileri de batıdan alacakları
rüşvetin kaynağı sayıyor.
Türkiye orta doğuda ne yaparsa yapsın, ne İsa ya nede, Musa ya
yaranamaz, böylesi bir misyonu da olmamalı. Birbirimizi algılama
biçimimiz ve nedenimiz çok farklı
Libya’da, Tunus’ta, mısırda, Suriye de, Irakta, hala dersimizi
almadık neden, Türk töresine, tarihine benliğine çok uzak kaldık,
bizi bir arada güçlü kılan şeyin din birliği olduğunu sandık.
Belki de öyledir, ama ben katılmıyorum.
Araplar, Müslüman olmayan bir Arabı kardeş saydıkça sen Müslüman
olmayan türkü kurtuluş savaşı sonunda, mübadele döneminde
Yunanistan’a azınlık diye sattıkça
Siyonist düşüncenin ürünü savaşlara seyirci kalıp, savaşın
getirdiği külfete kucak açtıkça, Filistin in acılarını kendi
toprağında kabule hazırsın demektir.
Yarın İslam ülkeleri toplanacak, katılımcıların isimleri aslında
çıkacak sonucun habercisi olacak, küçük hesapların adamları tarih
boyunca yaptıklarını yapacak, atalarını utandırmayacak,bizleri de
yanıltmayacak,kısık, pısırık, kararsız, gönülsüz ABD ye ricacı
olacaklar.
Türkiye bu konuda yapılacakların en iyisini yapmış, bu konudaki
hassasiyetini ortaya koymuştur,
Yıllardır adı konmamış başkentin Kudüs olduğunu ısıta ısıta tüm
dünyanın önüne servis eden İsrail,yirmi yıllık beklemenin ardından
büyük bir maskeli balo düzenlemiştir.
Maskeler takılmış,davete katılanlar tanınmadıklarını
düşünseler de, biz onların ne mal olduklarını çok iyi biliriz,
yaşanacaklar bana göre yalan rüzgarıdır. Ağızlardan çıkanlara değil
icraatlar bakmak lazım,
Hem uşak olanların efendilerine diklendiği nerede görülmüş,
nihayetinde alan memnun satan memnun, Filistin artık hepten pazara
çıkarılmış haraç mezat satılıyor.
Bazı Arap ülkeleri bu kafada gittiği sürece, Kudüs deki kutsal
mekanları mescidi aksa değil, ağlama duvarı olmalıdır. İşte o
zaman, o duvara ister kafalarını vursunlar, ya da kaldıysa
vicdanları beş vakit ağlasınlar.