İspanya açısından 6 önemli soru
Abone olİspanya'nın kemer sıkma tedbirleri içeren yeni bütçesi açıklanırken en önemli sorulardan biri hükümetin Avrupa'dan kurtarma paketi talep edip etmeyeceği.
İspanya'da hızlı gelişmeler oluyor.
Perşembe günü hükümet yeni bütçe tasarısını açıklayacak. Bu yeni bütçe ile borçlarını kontrol altına almaya çalışacak.
Cuma günü ise bağımsız denetleme şirketleri ülkenin bankalarının
ne kadar büyük bir bela ile karşı karşıya olduğunu açıklayacak.
Ancak endişe duyulan bir başka konu da İspanyol hükümetinin bir kurtarma paketi talep etmek zorunda kalması.
Bu paket sadece İspanyol bankaları için olmayacak, tüm İspanya'nın kurtarılması gerekecek.
Şu anda Başbakan Mariano Rajoy'u meşgul eden altı soru şunlar olabilir:
Hükümet borçlarını azaltabilir mi?
Bazı ekonomistler bu sorunun çok doğru olmadığı görüşünde.
Onlara göre İspanya ekonomik bir çıkmazda. Çok fazla borcu var, para birimi haddinden fazla değer kazanmış, emlak piyasası çökmek üzere.
Bu nedenle hükümetin ekonomiyi canlandırmak için borç para alıp harcamaya devam etmesini yerinde buluyorlar.
Ancak İspanyol hükümeti bütçe açığını -her yıl yaptığı harcamalarla vergilerden kazandığı para arasındaki farkı- kapatmak zorunda.
Çünkü ne finans piyasaları, ne Euro bölgesi hükümetleri, ne de Avrupa Merkez Bankası İspanya'ya ihtiyacı olan parayı süresiz olarak vermeye yanaşıyor.
Geçen yıl ülkenin bütçe açığı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın %8.5'ine eşitti.
Başbakan Rajor bu oranı bu yıl %6.3'e 2014'ün sonunda ise %3'e çekmeyi planlıyor.
Ancak bütçe açığını kapatmak İspanya için çok da kolay olmayacak gibi görünüyor.
Harcamalarda kısıntıya gitmek ekonomiye zarar veriyor, vergi gelirlerini azaltıyor, işsizlik harcamalarını artırıyor ve bunun sonucunda da hükümet tahmin edilenden daha çok borç almak zorunda kalıyor.
Bu yılın %6.3'lük bütçe açığı hedefi daha şimdiden %5.3'e çekildi ancak bu hedefe ulaşılamayacağına inanılıyor.
İşleri daha da karıştıran bir durum da borçlanmanın büyük bir kısmının İspanya'nın yerel hükümetleri tarafından yapılıyor olması.
Yani bu borçlanmayı Madrid hükümeti doğrudan kontrol edemiyor.
Ayrıca bu rakamlar bankacılık sektöründe hükümetin üstlenmek zorunda kalabileceği örtülü zararları hesaba katmıyor.
Bankalardaki açık ne kadar büyük?
Bağımsız yetkililerin İspanya bankacılık sitemiyle ilgili inceleme sonuçlarını açıklayacağı Cuma günü bu soruya resmi bir yanıt verilecek.
Haziran'da yapılan bir önceki incelemede bu miktarın 62 milyar euroyu bulacağı ve gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 6'sına ulaşacağı tahmin ediliyordu.
Bu açık, emlak sektöründe şişmenin yaşandığı son on yılda müteahhitlere verilen sorunlu krediler nedeniyle bankaların maruz kalacağı zararları karşılamak için hükümetin enjekte etmesi gereken sermaye miktarını temsil ediyor.
Emlak sektöründeki bu suni şişme söndü; bu kredilerin çoğu da geri ödenemez durumda.
Bu açığı kapatmak için Euro Bölgesi'nin kendi fonlarından 100 milyar euro'luk bir paket sunulmuş durumda; ancak yatırımcılar bankaların çok daha fazlasına ihtiyaç duyabileceğini belirtiyor.
İspanya açısından sorun sadece bankaların zararının miktarı değil.
Bu zararın muhatabının kim olacağı henüz bilinmiyor. bir bütün olarak Euro Bölgesi mi, İspanya hükümeti mi, yoksa bankalardaki çoğu İspanyol kökenli özel yatırımcılar mı?
İrlanda hükümeti bankaların zararlarına kefil olunca batağa sürüklenmişti. İspanya aynı kaderi paylaşmak istemiyor.
Bölgeler hizaya getirilebilir mi?
Tasarruf bankaları gibi İspanya'nın bölgesel bankaları da ülkedeki emlak sektöründeki suni şişme ve patlamanın kurbanı.
Gelişme yıllarında vergi gelirleri arttı.
Eyalet hükümetlerinin vergi gelirleri resesyonda düştü. Ama Madrid tarafından belirlenen harcamaları aynı hızla azalmadı.
Eyaletlerin toplam bütçe açığı İspanya'nın 2011 gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 2.9'una ulaşarak toplam hükümet bütçesi açığının üçte birini oluşturdu.
Eyalet hükümetlerinin çoğu piyasalarda borç bulamadığı için hükümet 18 milyar euro tutarında bir kurtarma fonu oluşturdu. Yani eyalet hükümetlerinin borçları merkezi hükümetin borcu haline geldi.
Yardım isteyen en büyük eyalet Katalonya.
Katalanlar kendilerinin İspanya'nın en güçlü ekonomisi olduklarına ve merkezi hükümet vergilerine en büyük katkının kendilerinden geldiğine inanıyor.
Katalan hükümeti kurtarma paketi yerine, vergi gelirlerinden daha büyük bir pay almayı tercih ediyor.
Bu ay 1 milyondan fazla Katalan bağımsızlık talebiyle Barcelona sokaklarında gösteriler yaptı.
İspanya piyasaları korkutmalı mı?
Mali piyasalar alacaklarını geri alamama korkusuyla son dönemlere kadar İspanya'ya borç vermeme tehdidinde bulunuyordu.
10 yıl vadeli devlet tahvilleri için ödenen faiz miktarı
Temmuz'da %7,6'ya ulaşarak Madrid açısından
oldukça pahalı bir hale geldi (aynı dönem Almanya'nın oranı %1,2
idi).
Fakat hükümetin bankalarla ilgili daha acil sorunları vardı.
Geçen yıl yabancı yatırımcılar paralarını geri istemeye başladılar.
Dahası İspanyollar da dahil birçok şirket ve birey paralarını İspanyol bankalarından çekip daha güvenli gördükleri başka ülkelere (özellikle Almanya'ya) yatırmak istediler.
İspanya merkez bankası bu kaçan paranın yerine koymak için Ağustos ayında Avrupa Merkez Bankası'ndan (AMB) 434 milyar euro, yani ülke GSYİH'sinin %40'ı oranında borç almak zorunda kaldı.
Hükümet ve bankalar borç bulamazsa ülke ekonomisini destekleyemez, kamu çalışanlarının maaşları ve yardımlar ödenemez, bankalar hükümete bile borç veremez.
İspanya'dan panik halinde para kaçışı ülke ekonomisini uçurumun kenarına sürükleyecekti.
Ancak AMB sayesinde durum göreceli olarak yatıştı.
Geçen Aralık ayında AMB başkanı Mario Draghi başta İspanya olmak üzere Euro Bölgesi bankalarına üç yıl vadeli sınırsız kredi olanağı açıklamasında bulundu.
Bu ay ise Almanya'nın muhalefetini altederek, kısa dönemli borçlarını satın alma yoluyla Euro Bölgesi hükümetlerine yardım teklifinde bulundu.
Ancak bu teklif şu koşula bağlıydı: İspanya hükümetinin önce Brüksel'in koşullu kurtarma paketine teslim olması gerekiyordu.
İspanya Brüksel'den korkmalı mı?
Yunanistan, İrlanda ve Portekiz'in kurtarma paketlerini alabilmesi için "koşul"lara tboyun eğmesi gerekti; harcamalardan kesintiler, vergi artışları, emek piyasasında reformlar dikte edildi; mali işlerini üç ayda bir Avrupa Komisyonu, İMF ve AMB teftişine açmak zorunda kaldılar.
İspanya ekonomisi bu üç ülkenin toplamından daha büyük.
Bu ekonomik ağırlık politik ağırlığa dönüşerek İspanya'nın bankaları için sağlanacak kurtarma paketlerine koşul eklenmesine engel oldu.
Fakat İspanya hükümeti şimdi de kendisi için yardım paketi talebinde bulunursa, kendi işleri üzerindeki denetimin bir bölümünden feragat etmek durumunda olacak.
Bu feragatın büyüklüğü belli değil. Başta Almanya olmak üzere diğer Euro Bölgesi ülkeleri İspanya'yı sağa sola iteklemek için büyük lokma olarak görüyor. Ayrıca Yunanistan gibi ülkelerde koşul koymanın ne kadar ters teptiği de görüldü.
İspanya kendi seçmenlerinden korkmalı mı?
Katalonya'daki bağımsızlık yanlıları Başbakan Rajoy için baş ağrıtıcı sorunlardan biri yalnızca.
İspanyol seçmenlerinin kesintilerden bıkmış olması daha büyük bir sorun teşkil ediyor.
Bir önceki başbakan Jose Luis Zapatero bütçe açığına karşı saldırılarıyla Brüksel'de alkış topluyordu.
Seçmenler geçen Kasım'da muhalif muhafazakarlara zaferi tattırarak öddüllendirdi onu.
Rajoy bu nedenle bütçe kesintilerine temkinli yaklaştı. Ama şimdi piyasalar (ve AMB) ona fazla seçenek şansı tanımıyor.
Ekonomi resesyonda, genç işsizlerin oranı %50, Madrid sokaklarında öğrenci protestoları eksik olmuyor.
Bankalar için Brüksel'in verdiği bir yardım paketinden sonra Rajoy'un kamuoyu desteğinde azalma oldu.
Bu nedenle Rajoy hükümet için AMB'den yardım talebinde bulunmak istemiyor.
Keisntileri dışarıdan dikte sonucu olmaktansa kendi inisiyatifiyle yapmayı tercih ediyor.
Çünkü İspanya'nın sorunu bütün Euro Bölgesi'nin sorunu demek.
Yunanistan'da kesintilere karşı halk tepkisi nedeniyle siyasal sistem çökme aşamasına gelmiş, Brüksel'le ortaklığa son verme ve euro'dan ayrılma ihtimali tartışılmaya başlanmıştı.
Bu nedenle Brüksel, Paris ve Berlin'deki Euro Bölgesi liderleri İspanya'yı da bu kadar itekleme konusunda fazla hevesli davranmıyor.