İsmet Berkan'ın sicili kabarık
Abone olAkşam yazarı Oray Eğin Mine Kırıkkanat'ın yollanış gerekçesine 'acıklı savunma' dedi. Kırıkkanat'ın sicilini çıkaran Berkan'a karşı Eğin de Berkan'ın 'kabarık' sicili
Radikal Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan'ın Mine Kırıkkanat'ı
yollama gerekçesine ilk tepkiler geliyor. Kırıkkanat'ı sorgulayan
Berkan'a karşı Akşam yazarı Oray Eğin de Berkan'ın genel yayın
yönetmenliği sırasında yaptığı işleri yazısıyla ele aldı.
Yazı: Oray Eğin
Kaynak:
-Tek başına İsmet Berkan'ın varlığı gazetelerinin pek de yayın
yönetmenine ihtiyacı olmadığının kanıtı. Zira Berkan yılın 300
gününü gazetenin dışında geçirir. Eşi doğum yapacaktır, birkaç
aylığına Amerika'ya gider. Yaz gelir, Türkbükü'nde veya Gündoğan'da
ev tutar, haftanın dört gününü orada geçirir
Cumartesi günü, Radikal'in yayın yönetmeni İsmet Berkan çok acıklı
bir savunma yazısıyla Mine Kırıkkanat'ın yazılarını neden
basmadığını anlattı. Onu hem patron, hem de okur gözünde suçlu gibi
göstermek isteyen zayıf bir çabayla yazarın geçmişteki sabıkalarını
sıraladı. Bu kovma eylemini meşrulaştırmak için de en kolay
yönteme, popülizme başvurdu: 'Zaten Genelkurmay da onu dava etti,
zaten Doğan Yayın Konseyi de kınadı' diye. Yıllar önce 'Gazete
patronlarının banka sahibi olması doğru değil' dediği için Yeni
Yüzyıl'dan kovulan Berkan'ın bir yazarın işine son verilmesini bu
kadar rahatça, pişkinlikle savunması çok acıklı, çok üzücü.
Pazar günü Melih Aşık haklı olarak diyor ki 'Mine öyle bir aylık,
bir yıllık yazar değil, 11 yıldır yazıyor.' İsmet Berkan bu 11
yılda şimdi mi fark etti Kırıkkanat'ın sakıncalı yazılarını? Kaldı
ki yazıyı basanın, yazan kadar sorumluluğu yok mu?
İki ihtimal var: Derin Milliyet mensuplarından Kırıkkanat'la
oynamak o kadar kolay değildi. Ne de olsa Mehmet Y. Yılmaz'ın
'aegis'inin altındaydı Kırıkkanat. Berkan'ın ağabeyi Yılmaz artık
gittiği için yollanabildi.
İkinci ihtimal ise şu: İsmet Berkan, Kırıkkanat'ın yazılarının
farkında değil. Nitekim geçen haftalarda medya kulislerinde
konuşulan hayli inandırıcı bir iddia da bu tezi doğrular nitelikte.
Meşhur 'Halkımız Eğleniyor' yazısı basıldıktan sonra yönetimin
Berkan'ı aradığı, Berkan'ınsa 'Benim gözümden kaçmış' dediği...
Hadi diyelim ki bu iddia yalan, ama geçmişte de Berkan'ın
gazetesiyle ilgili önemli krizlerde 'nedense' hiç ortada olmadığı
biliniyor.
BERKAN TATİLDEYMİŞ
Gazetesine Adnan Hoca'cılar ilan veriyor, ertesi gün Berkan özür
diliyor. 'Bir haftadır tatildeydim ben, ben bilmiyordum.' (25
Haziran)
İstanbul'da sinagoglar bombalanıyor, ortalık birbirine giriyor,
bütün gazetelerde olağanüstü hal, haber takibi. O sırada İsmet
Berkan nerede dersiniz? Çukurcuma'da cep telefonlarının çekmediği
Caffe Della Suda'da reklamcı arkadaşlarıyla kahvaltıda.
Perihan Mağden'in yazısı basılmıyor, kendisine haber verilmiyor.
Çünkü İsmet Berkan o hafta sonunu Londra'da manevi kayınvalidesi
Sezen Aksu'nun konserinde geçiriyor. (Berkan, Onno Tunç'un kızı
Selin Tunç'la evli.)
25 Mayıs'ta Radikal'de koskocaman bir haber var: 'Ermeni Konferansı
ertelendi.' Aynı gün İsmet Berkan'ın köşesinde şu satırları
okuyoruz: 'Umarım bugün başlayacak [Ermeni Konferansı'nda] türlü
çeşitli provokasyonlar olmaz, toplantılar normal seyrinde ve
olaysız biçimde yapılabilir.'
YAZLARI TÜRKBÜKÜ'NDE
Tek başına İsmet Berkan'ın varlığı Türkiye'de gazetelerinin pek de
yayın yönetmenine ihtiyacı olmadığının kanıtı. Zira Berkan yılın
300 gününü gazetenin dışında geçirir. Eşi doğum yapacaktır, birkaç
aylığına Amerika'ya gider mesela. Yaz gelir, Türkbükü'nde veya
Gündoğan'da ev tutar, köpekleri Merlin'i de alarak haftanın dört
gününü orada geçirir ya da.
Bu yıl 2 Ağustos'tan başlayarak 6 Ağustos'a kadar köşesini
Türkbükü'ne ayırmış Berkan. Geçen gün de Radikal'in manşetinde
Türkbükü'nde iskele sorunu vardı. (Sahi daha 25 Haziran'da bir
haftalık tatilden döndüğünü okumadık mı?)
Lafı daha fazla dolandırmadan söylemek gerekiyor. İsmet Berkan bir
Genel Yayın Yönetmeni değildir. Hatta bir Genel Yayın Yönetmeni'nin
nasıl olmaması gerektiğinin canlı örneğidir. Bu işi bilmemektedir,
sevmemektedir. Nitekim, böyle bir gücü de yoktur: Sekreterine
bilgisayar aldıramadı yıllarca, düşünün...
BİR AŞİRET GAZETESİ
O, Genel Yayın Yönetmenliği titrinden hoşlanır sadece. Ki reklamcı
arkadaşlarıyla Touchdown'da oturduğunda, ya da Sezen Aksu'nun
evindeki bir partide diğerleri gibi ağır, önemli bir kimliği olsun.
Zaten Genel Yayın Yönetmenliği yaptığına da tanık olan çıkmamıştır.
Nitekim geldiği günden beri de Radikal daha marjinalleşmiş, tirajı
giderek daha düşmüş ve düpedüz durağan, sıkıcı bir aşiret
gazetesine dönüşmüştür. Eş-dost-ahbap ilişkileriyle yönetilir,
orada çalışanların arkadaşları işsiz kalmasın, yakınların
kitapları, albümleri duyulsun falan diye çıkar adeta. Nitekim,
yıllardır bakın Radikal gazetesine, grup ilanları dışında reklam
almadığını da göreceksiniz.
Berkan'ın Radikal'e yaptığı en büyük kötülüklerden biri gazeteyi
aşiretleştirmesiyse, bir diğeri de gazete içi demokrasiyi yok
etmesi oldu.
Donatella Piatti bekarlar partisi verdiği için Radikal'den yazıları
kaldıran da İsmet Berkan. Perihan Mağden'in Mehmet Y. Yılmaz'ı isim
vermeden eleştirdiği yazısını basmayan da Berkan.
Ama aynı Berkan, Yıldırım Türker'in Ertuğrul Özkök'e yönelik,
içinde Özkök'ün babasıyla ilgili yalan yanlış bilgilerin de olduğu
hakaret dolu bir yazısını basmakta hiçbir sakında görmemişti.
Türker'in Sezen Aksu'nun söz yazarı olmasının aşiret gazetesinde
herhalde geçerli bir tarafı olacaktı...
Yok Irak'ın işgali, PKK meselesi, CHP'de demokrasi falan... İsmet
Berkan bu yazıları yazarken biraz olsun yüzü kızarmıyor mu? Ona
'Önce kendi gazetende demokrasi sağla, evinin önündeki pisliği
temizle' demek gerekmiyor mu? Bunu yapmadığı sürece
inandırıcılıktan da epey uzak maalesef.
Kendisi çok iyi bir insan olabilir; iyi bir arkadaş, eğlenceli bir
insan, değişik ilgi alanlarına sahip bir gazeteci olabilir. Ama bir
Genel Yayın Yönetmeni değildir. Sırf para kazanmak (1 milyon doları
bulduğu an bu işi bırakacağını açıklamıştı), bu titrin
getirilerinden faydalanmak, bir kimlik edinmek için de Genel Yayın
Yönetmenliği yapılır mı? Ama kendisi ısrar edecekse, illa devam
edecekse, bir Genel Yayın Yönetmeni olması için Ertuğrul Özkök'ün
yanında staj görmesi gerekmektedir.
Yorumlar kaldırıldı
İsmet Berkan'ın köşesinin altında e-mail adresi var. Ama çok uzun
zamandır o adrese mail yollanınca, otomatik bir filtre sistemi
devreye girip mesajları gönderene geri postalıyor. Geçen hafta
Radikal'in web sitesine özgü yorum bölümü de kaldırıldı. Çünkü
Berkan çok uzun zamandır kendisine okurlarca yapılan yorumlardan
rahatsız.
Geçen hafta da Nuray Mert, Mine Kırkkanat hakkında yazdığı yazının
altına gelen yorumlardan dolayı köpürüp Berkan'a yükleniyor.
Berkan, editörlere 'Mine'yle ilgili yorumları koymayın' diyor.
Ancak ertesi gün de demokratikleşmeyle ilgili yazısına 'Bu nasıl
demokrasi' diye Kırkkanat olayını eleştiren bir yorum gelince epey
sinirleniyor, küplere biniyor ve yorumları kaldırıyor.
Kırıkkanat'ın sicili
- Daha önceki adıyla Mine G. Saulnier'nin adının ortasındaki G,
oğlu Gökçe'den geliyor. Kendisi önce Cumhuriyet'in, sonra da
Milliyet'in Paris muhabirliğini yaptı.
- Dame de Sion'dan mezundur. Bir asker kızıdır. Asker kızı
olduğuyla her zaman övünür. Genelkurmay'la davalı olduğuna
bakmayın, arada asker kızı damarı o kadar coşkulu atar ki gazeteci
kimliğini unutup mahkemelerde Genelkurmay Başkanları için tanıklık
yapmaktan çekinmez.
- Azize Bergin'in kitabında yer alan bir bilgiye göre, zamanında
onu işten attırmıştır. Yapması gereken bir çeviriyi Bergin ona
sorduğu için Çetin Emeç'in odasına gidip ağlamış, ardından Bergin'i
attırmıştır.
- Ali Sirmen'le ve Çetin Altan'la aşk yaşamıştır. Çetin Altan için
'salak' demiştir bir röportajda.
- Ahmet Altan 'Atakürt' yazısını yazıp Milliyet'ten kovulduğunda,
kovulmayı savunan iki kişi vardı: Ali Sirmen ve Mine G.
- Hıfzı Topuz'un anılarında Mine G. uğruna Melih Cevdet Anday'la
Çetin Altan'ın birbirine girdiği anlatılır. Mine G. kavgada altta
kalanın Çetin Altan olduğunu ağzını ballandıra ballandıra
anlatmıştır.
- Mehmet Y. Yılmaz'ın Türkiye'de yazar olarak tanımladığı dört
kişiden biridir. Diğerleri Can Dündar, Perihan Mağden ve Çetin
Altan'dır.
- Bir röportajında Mehmet Y. Yılmaz'la Aydın Doğan'ın kendisine kol
kanat gerdiği için muhteşem insanlar olduğunu söylemiştir.
- Geçmişten gelen bir iddia da sırf Cumhuriyet'in Paris muhabiri
olmak için Sabetay Varol'la uğraştığı, hala Varol'un arkasından
konuştuğu, hatta Varol bir aralar CNN Türk'e haber geçerken bile
bunu engellemek için uğraştığıydı.