İslami kesimde dönek tartışması
Abone olMetiner'in İslamcıların geçmişte büyük hatalar yaptıklarını söylemesi, köşe yazarları arasında tartışma yarattı.
İşte, ‘‘Ben değiştim’’ diyen Metiner'in sözlerine gelen tepkiler: Ali Haydar Haksal MİLLİ GAZETE Bu ruh hali fır dönme midir Çalmadık kapı bırakmayan, ordan oraya savrulan birinin Müslümanlar ve İslam adına ileri sürdüğü görüşlere gülerek bakmak yeterlidir. Bu ruh hali değişim midir, fır dönme midir, ona elbette insanlar karar vereceklerdir. Bugün bu tavrı sergileyenler yarın bir başka tavır sergilemezler mi? Türkiye'de bir zamanlar radikalizmin sözcülüğünü yapan sayın Metiner kendi bakış açısını neden Milli Görüş mensuplarına mal ediyor ki? Kendisine yeni bir kapı aralamak için midir? Yoksa bu gibi konularda kendisinin özel bir görevi mi vardır? Türkiye'nin Talibanlık görevini üstlenmek gibi. Ahmet Taşgetiren Yenİ Şafak 10. Yıl Marşı’nı da söyleyecek misin Etkilemek istediği camia, islami camia mı, yoksa laik dünya mı? Mesela bir süre sonra İstanbul Üniversitesi rektörü Alemdaroğlu'nun elinden ödül almasını, fahri doktor vs. gibi bir cübbe giymesini beklemeli miyiz? Cola Turka reklamında fantastik biçimde Amerikalıların dönüşmesi gibi bir dönüşme olayı ile mi karşı karşıyayız? 10. Yıl Marşı'nı söylemeye kaç zaman kaldı? Gidince oralara kadar gitmeli değil mi, değilse yeterli dönüşüm olmuş olur mu? Ne de olsa zaman laik-demokrat olma zamanı. Global yöneliş oraya? Çok problemli durumdasın be Metiner, yapma arkadaşım! Amacın ‘‘şaşırtıcı çıkış’’ yapmaksa, artık şaşırmaz olduk, görmüyor musun? İnsanların kafasına ‘‘Hangi bıçkın İslamcı ne zaman bıçkın laikçi olur?’’ gibi bir soru zerketmenin manası var mı? Çekil köşene, kuru ekmek, acı soğanın hesabını vermek, iki kocaman sayfa konuşmanın hesabından çok daha kolaydır. Sadık Albayrak Yenİ Şafak Papazların günah çıkartmasına özenme Bir kimse ‘değiştim’ derse, buna kendi hayatını katmalı, amma başkasını ardından sürükleme gayretine girmemelidir. Eğer, bir Hasan Cemal gibiyim, derse; ‘kendini yazmalı’dır... Bir de papazların ‘günah çıkartma’ yöntemlerine de özenmemelidir. İstihbarat odakları, her zaman aynı çizgide seyretmez. Bir gün gelir, ‘okuturlar adamı’ bir bir... Zira ki, ‘‘90'lı yılların ortalarında sistemli bir değişime gitti Erdoğan’’ demek için, biraz oportünist ve değişmeci olmak gerekir. Biz önce kendi adımıza hesap verip, temize çıkmaya bakalım. Batar ve ömürü tüketirken, yanımızda başkalarını da sürüklemekten kaçınalım. Akif Emre Yeni Şafak Fikrin fahişesi mi oldun Sahneye her çıkışında Necip Fazıl'ın şiiri aklıma gelir: ‘‘Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası/bilemem bir vicdanın kaçtır hava parası.’’ Gerçekte hiç fikrin olmadı ama her duruma uygun değiştirdiğin elbiselerinle üstadın tarifindeki özelliklerin üzerine yakıştığını ima ediyordu. Ezilmişliğin, geri kalmışlığın, şehvet derecesinde ulaşmak istediğin bastırılmış arzu ve isteklerini elde etmek için ideolojik görüntü altında pazarlıklı ilişkilere girmekten çekinmedin. Post-modern darbelere övgüler kusarken sadece inanan insanların değil her görüşten okuyucunun midesinin bulandırdığından bihaber umursamaz pozlarını artık herkes tanıyor. Ne demişti 1980 öncesinde Taliban gibi toplumu devlet eliyle zorla Müslümanlaştırmayı istiyorduk. Nemrut Dağı'ndaki heykelleri put kabul ettiğimizden bombalamayı düşünüyorduk. Yakın zamana kadar başını örtmeyen kadını Müslüman saymazdık. Ben ve arkadaşlarım 1980'lerin sonunda, bazı arkadaşlarımız ise 28 Şubat'tan sonra değişmeye başladık. 28 Şubat sayesinde İslamcılar demokrasiyi keşfetmiş oldu. Başbakan Erdoğan, 1990'larda demokrasi ve laikliğe kuşkuyla yaklaşıyordu. Çünkü Milli Görüş'e göre laiklik dinsizlik, demokrasi de küfürdü. Bugün ise Erdoğan ve AKP, demokrasi ve laikliğin gerekli olduğuna inanıyor. Devlet eliyle laikliği dayatmakla devlet eliyle İslam'ı dayatmak arasında bir fark yok. Biz değiştiğimizi davranışlarımızla kanıtlıyoruz. Erdoğan ve arkadaşlarının değişmediğini iddia eden bazıları bizim kadar değişse Türkiye bugün örnek bir ülke olurdu