İslam dünyası kesin tavrını koymalı
Abone olAdalet Bakanı Cemil Çiçek, dünyada artan terör olayları ve bu olayların İslam dini ile anılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirirken Müslüman dünyasını da eleştirdi.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İslam ülkelerinin bir araya gelip,
terör konusunda özeleştiri yapmaları gerektiğini söyledi. Çiçek,
“Bütün sorunları dış düşmanlara havale ederek, kendimizi sütten
çıkan ak kaşık gibi bir kenara koyarak sonuca varamayız.” dedi.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Müslümanların dünyada terörle birlikte
anılmaya başlandığına işaret etti. İslam toplumunun iki büyük
sorunla karşı karşıya olduğunu belirten Çiçek, bunların ‘terör
vahşeti' ve demokrasi eksikliği olduğunu söyledi. Çiçek, İslam
ülkelerinin terör karşısında sorumlu olduğunu ifade ederek, “İslam
dünyası terörle arasına ‘ama'sız, ‘fakat’sız kesin bir çizgi
koymalıdır.” dedi. İslam dininin İlahi kaynakları Kur'an ve
hadislerde teröre cevaz veren, tolerans gösteren hiçbir hüküm
olmadığını kaydeden Çiçek “Tersine terörü reddeden, kan dökülmesini
yasaklayan sayısız ayetler var. Dinin kaynakları terörü
reddederken, bir kısım Müslümanlar kendilerine göre bir yorum
getirmek suretiyle bugün terörle özdeşleşir hale gelmişler. Barış
dinini terör dini haline getirmekte neredeyse muvaffak olacaklar.
Buna karşı tüm İslam aleminin kesin bir tavır koyması gerekir.”
şeklinde konuştu. Çiçek, İslam dünyasının bütün sorunları dış
düşmanlara havale ederek, kendisini sütten çıkmış ak kaşık gibi bir
kenara koyarak bir sonuca varamayacağını vurguladı. Bakan Çiçek,
“İslam dünyası çok acımasızca kendisine dönüp bir değerlendirme
yapabilirse, bu kaostan çıkabilir.” dedi. Uluslararası terörde
ülkelerarası işbirliğinin de zorunlu olduğunu belirten Çiçek,
terörün bir bulmaca gibi olduğunu, her sorunun cevabının farklı
ülkelerde bulunduğunu kaydetti. Terörle anılmanın geri kalmışlıkla
ilgisi olduğunu vurgulayan Çiçek, sayısal olarak 1 milyarın üstünde
bir İslam toplumunun bulunduğunu; ancak bu toplumun ortalama milli
gelirinin 1.000 doların altında kaldığını kaydetti. “İslam
coğrafyasında her türlü zenginlik var; ama bu kullanılamıyor.”
diyen Çiçek, “Bu zenginlikler buralardan götürülüyor, başka
yerlerde işleniyor. Bunu işleyen ülkeler refahta, buna karşılık
İslam dünyası büyük bir yoksulluk içinde. Bu görüntü İslam’a,
Müslümanların geçmiş haşmetine yakışmıyor.” dedi. Çiçek, geri
kalmışlığın ikinci nedeni olarak da İslam devletlerinin demokrasiye
geçememiş olmasını gösterdi. Bu konuda Türkiye’nin bir model
olduğunu belirten Çiçek, “İslam dünyasında demokrasiyle yönetilen
birkaç ülke var. Bunların başında da bazı eksiklik ve
aksaklıklarına rağmen Türkiye geliyor. Biz bu eksiklikleri
gidermeye çalışıyoruz. Türkiye’nin bu anlamda diğer ülkelere güzel
bir örnek olduğunu düşünüyorum.” şeklinde konuştu. Bakan Çiçek,
İslam dünyasının sanayi devrimini ıskaladığını ve onun
nimetlerinden de yararlanamadığını söyledi. “Korkarım ki, İslam
dünyası kendisiyle bir iç hesaplaşmaya gitmeden ciddi bir vicdan
muhasebesi, bir tarihi muhasebe yapmadan bu bilgi çağını da
yaşayamayacak.” diyen Çiçek, yaşanan son terör olayları ve
İslam–terör yakıştırmaları sonrası ciddi bir özeleştirinin
yapılması gerektiğini anlattı. Türkiye, yeniden köprü oldu Cemil
Çiçek, dünyadaki çeşitli sorunların çözülmesi için hem İslam
ülkelerinin, hem de Batı’nın Türkiye’yi iyi anlaması gerektiğini
vurguladı. Türkiye’nin çeşitli eksikliklerine rağmen tarihi
misyonuyla Doğu–Batı arasında köprü olduğunu belirten Çiçek,
Türkiye’nin ekonomisini düzeltmesi durumunda çok daha etkin
olabileceğini belirtti. Çiçek, “Bir yandan AB yolunda ekonomi ve
demokrasiyi iyi noktalara taşımaya çalışırken, bir yandan da İslam
dünyasıyla Batı arasındaki tarihi köprü görevimizi yerine
getirmenin gayreti içindeyiz. Bu noktada hem İslam ülkelerine hem
de Batı’ya düşen önemli görevler var. Bugün dünyada bir ölçüde
değerlendirmeye çalışılan medeniyetler çatışması teorisi yerine
medeniyetler arası işbirliği isteniyorsa Türkiye, AB’ye mutlaka
alınmalıdır.” dedi. Çiçek, AB’nin Türkiye’ye farklı muamele ve
ayrımcılık yapması durumunda radikalizmin Avrupa kapısına
dayanacağını savundu. Çiçek, “Türkiye nasıl soğuk savaş döneminde
Avrupa’nın güvenliği için komünist dünyaya karşı bir kalkan görevi
gördüyse, şimdi de farklı özellikleriyle böylesine iki dünya
arasında köprü kurabilecek farklı değerleri buluşturacak tek
ülkedir. Eğer Türkiye dışlanırsa bu pozitif katkı reddedilmiş olur.
Ayrımcılığa prim verilmiş olur. O takdirde AB sadece Avrupa’nın
sınırları içine hapsolmuş olur.” ifadelerini kullandı. Cemil Çiçek,
terör konusunda uluslararası işbirliği çağrısını da yineleyerek,
ülkelerin somut adımlar atmasının şart olduğunu kaydetti. Avrupa
ülkelerinin bir yandan teröre tepki gösterirken, diğer yandan
Türkiye’de terör faaliyetleri yapmış insanlara kapısını açması
çelişkisini gündeme getiren Çiçek, şöyle konuştu: “Bizim terörist
dediğimize başkaları terörist demiyor. Terör kavramında, teröristin
kimliği konusunda anlaşmamız lazım. Kendisine iş veren patronunu
25. katta öldüren insanlar bir başka ülkede elini kolunu sallayarak
geziyor. Bu ülkede kan dökmüş terör örgütün üst düzey yöneticileri
bir başka ülkede dolaşabiliyor. Buna benzer sayısız misal var. Bu
tür himayeler devam ederse bir süre sonra o ülkelerin kendileri
sıkıntıya girer. (Olup bitenlerden sonra Türkiye’ye gitmeyelim)
anlayışı teröre en büyük primi verir. Terör, nereye gidilirse orada
vurur.” Çiçek, terör olaylarının artması durumunda Amerika Birleşik
Devletleri’nde olduğu gibi özgürlük ve insan haklarının
kısıtlanmasını doğru bulmadıklarını sözlerine ekledi. Çiçek, teröre
karşı en önemli reçetenin kısıtlamanın aksine demokrasi ve insan
hakları olduğunu düşündüklerini kaydetti. Kaynak: Zaman