Avrupa'da İslam karşıtlığı yükseliyor
mu?
Sürekli 'terör' kelimesi ile yan yana getirilmeye
çalışılan İslam Dini'nin ve Müslümanlığın, iddia edildiği gibi,
''Dünyada karşıtlığı ve düşmanlığı" çoğalıyor mu? Yoksa, tüm dünya
medyasının ve siyasilerin malzeme yaparak bu düşmanlığı
körüklemesinin arkasında, İslam dini ve Müslümanların hızlı bir
şekilde çoğalmasının ve sempatizanlarının artmasının verdiği bir
korku mu var? Verilere baktığımızda, dünyada Müslüman nüfusun hızlı
artışı çok düşündürücü!
22 Temmuz'da Norveç'in başkenti Oslo'da İslam karşıtı olduğu
anlaşılan Norveçli , Norveç işçi partisinin gençlik kampında
katliam yapmıştı. Olayın hemen ardından medya Müslüman terörist
avına çıktı, ama sonuç şok etkisi yaratmıştı. Olayın rengi
değişikti, hayal kırıklığı yaşadı Avrupa medyası...
11 Eylül'den beri ısrarla sürdürülen İslami terör propagandasının
yerlerde sürünüşüdür bu olay aslında. Terörün dini/dili/ırkı olmaz
gerçeği ibretlik olarak kendini gösteriyor, son İslami fobi
dalgalanmalarında.
11 Eylül ile başlayan ve Müslümanları terör ilan eden zihniyet ,
nasıl yanıldığının farkında ama yine de dünyanın her tarafında
İslam kullanılmaya devam ediyor.
Avrupa'da her ne kadar İslam'ı ve Müslümanları siyaset malzemesi
olarak kullanmak artık pek bir işe yaramasada, siyasiler ve medya
bu konuda bayağı azimli, işte yakın zamanda İsviçre'den bir
örnek;
Thurgau Kantonu'nda, Kur'anı- Kerim'e , Peygamber'imize ve Başbakan
Erdoğan'a dil uzatılarak, yasal değişiklik isteniyor.
Olay şöyle;
İsviçre'nin doğusundaki Thurgau Kantonu'nda yerel bir referandum
başlatılmış. Posta kutularına dağıtılan bu bildiri bölgede yasayan
tüm Türk ve Müslümanları ayaklandırmış. Partiler üstü bir komite
tarafından başlatıldığı belirtilen referandumun arkasında Kanton
Thurgau Sosyal Demokratlar SD ( Schweizer Demokraten SD Thurgau)
adlı parti olduğu iddia ediliyor.
Partinin lideri Willi Schmidhauser bir yıl önce Steckborn Mahkemesi
tarafından, Müslümanların ''İsviçre vatandaşlığına
alınmaması lazım" şeklindeki söylemlerinden dolayı
ırkçılıkla suçlanmış ve yargılanmış.
İmza kampanyası ile vatandaşların desteğini isteyen iki sayfalık
referandum bildiri formunun başlığında ''kadın düşmanlığı
yapan, ırkçı ve ölümcül emirler veren eğitim kitaplarına"
diye başlıyor.
Eğitim kitaplarında, dini kitaplar dahil, kadın düşmanlığı, ırkçı
ve ölümcül kavramlar olmamalı şeklinde devam eden bildiride,
sonraki bölümlerde, dini kitaplardaki kastın kutsal kitabımız
Kur'an-ı Kerim ve dinin İslam olduğu anlaşılıyor.
Olayın çıkış noktası;
Thurgau Kantonu'na bağlı Kreuzlingen kasabasında, İsviçre'de bir
ilk olan, 3 yıllık pilot proje olarak başlatılan İslam Dini dersi
bazı çevrelerin dikkatini çekiyor. Belirlenen kriterlere en uygun
kişi olarak seçilen İlahiyat Fakültesi mezunu bir bayan Kreuzlingen
İsviçre okulunda İslam dersi vermeye başlıyor. İki sayfalık bildiri
metninde baştan sona İslamiyet'i, Kur'an-ı Kerim'i ve
Peygamber'imizi hedef alan aşağılayıcı ifadeler yer alıyor.
İslamiyet, sürekli şiddet içeren, kadınları köle gibi kullanan,
gayrimüslimlere savaş emri veren bir cinayet dini gibi
tanımlanıyor. Ve İsviçre yasaları ile bunların uyumsuz olduğu da
vurgulanıyor.
Bölgede yaşayan yetkililer sağduyulu davranarak, Müslümanların,
kendilerini şiddetçi ve kavgacı olarak göstermek niyetinde olan bu
partiye cevap vermemelerini istemiş. Bazı Müslüman kuruluşları ve
dernekler referanduma karşı dava açarken bir çoklarının da dava
açmaya hazırlandıkları öğrenilmiş.
Tüm bunların bağlamında, Avrupa'da dönem dönem ortaya çıkan bu
hareketlerin Müslümanların midesini bulandırmaktan ileri
gitmediğini vurgulamak istiyorum. Oy toplamak adına göçmenleri ,
özellikle Müslüman göçmenleri yem olarak kullanan bu tür siyasiler,
kendi kendilerini yok ediyorlar.
Dünyada büyük bir tehlike olarak görülen İslam Dini'nin kaçınılmaz
yükselişini hiç bir gerçek örtbas edemiyor.
Amerika ve Avrupa'da , her olayın ardından Müslümanların
''terörist'' ilan edilmesi bir tarafa, Dünyanın
Müslüman nüfusu artıyor!
Avrupa'da şu an 44 milyon 138 bin Müslüman yaşıyor. Bu rakamın
2030' da 58 milyona ulaşacağı öngörülüyor, yani kıta nüfusunun
yüzde 8'ini oluşturacak.
Ne dersiniz? Sizce, İslam Dini'ne ve Müslümanlara karşı düşmanlık
artıyor mu ? Yoksa, tam tersine bu düşmanlık gitgide azalıyor
mu?
Müslüman nüfusun patlamasına bakılırsa, düşmanlık azalıyor,
sempatizanları çoğalıyor diyorum.