İslam, dijital çağı yaşıyor
Abone olİsteyen yakınını kaybeden arkadaşı için internetten bir hatim dağıtıyor.. Zekatı bile internetten veren var..
Hangi mezhep ya da meşrepten olursanız olun, İslâmiyet hakkında
merak ettiğiniz her şeye bilgisayar ortamında ulaşmanız mümkün.
Sanal dünya artık on—line tebliğ çağrılarının yapıldığı, sanal
ulemanın fetva verdiği dijital bir medrese haline geldi. Elektronik
postasına gelen ayet ve hadisleri okudu. Güzel bir gün olacağını
hissediyordu. İftar için sanal marketten bir şeyler sipariş etti.
Akşama yahoogroups’taki dostlarını davet etmişti. Sonra
messenger’ını açtı. En yakın arkadaşının babasını kaybettiğini
öğrendi. Hemen üye olduğu dua sitesine tıklayarak bir hatim
dağıttı. Ayşe’ye internetten çiçek sipariş etti. Onunla İslâmî bir
site kanalıyla tanışmışlardı ve evlenmeyi düşünüyorlardı. İnternet
üzerinden ödemesi gereken zekatı hesapladı ve kredi kartıyla ödedi.
Tamam, belki hepsi bir araya gelince abartılı durabilir. Ama
internetin ve sağladığı kolaylıkların hayatımıza bu kadar dahil
olması, beraberinde dijital İslâm kavramını getirdi, özellikle 11
Eylül’den sonra. İkiz kulelere yapılan saldırı ilk bakışta İslâm’ın
kalbine inen bir darbe olarak algılansa da bu fenomen, tam bir
bumerang etkisi yaparak İslâm’a duyulan ilgiyi artırdı. Bu tarihten
itibaren sadece Amerika’da 6 milyon Kur’an—ı Kerim satıldı ve 34
bin kişi Müslüman oldu. 11 Eylül öncesinde İslâm ve şiddeti beraber
görenlerin oranı yüzde 50 iken, bu oran yüzde 44’e düştü.
Böylelikle İslâmiyet, doğduğu ve yaşandığı coğrafyaların dışında da
cazibe merkezi olarak görülmeye başladı. İnsanlar bilmediklerini
öğrenebilmek için parmaklarının ucundaki teknolojiyi yani
‘internet’i tıklayarak istedikleri bilgiye ulaşmaya başladılar. Bu
da siber mürşitlerden elektronik posta ile boşanmaya, elektronik
fetvalardan dijital cihat çağrılarına uzanan yeni bir kültür
oluşturdu. Bu yeni kültür de ilahiyatçılardan bilgi teknolojisi
uzmanlarına kadar pek çok kesim için yeni araştırma sahaları
meydana getirdi. Bunlardan biri de İngiltere’de Wales Lampeter
Üniversitesi’nde İslâmî Araştırmalar Enstitüsü öğretim görevlisi
Gary Bunt. İslâmiyet ve internetin bu kadar sık anılması
akademisyenin o kadar ilgisini çekmiş ki, bu konuda pek çok makale
dışında üç de kitap yazmış. Sürekli güncellenen bir web sitesi de
mevcut (www.virtuallyislamic.com). Son kitabı Islam In The Digital
Age ( Dijital Çağ’da İslâm) 11 Eylül sonrasında İslâm ve
Müslümanlar hakkında internette yapılan en kapsamlı din analizi.
Kitapta ele alınan cihat kavramı, site çökertmek ve sansürden, daha
barışçıl protestolara uzanan geniş bir yelpazede ele alınmış.
Ayrıca bir din otoritesi olarak internet, on—line fetvalar ve
bunların farklı kesimler üzerindeki etkileri göz önüne alınarak
incelenmiş. İnternette tebliğ “İnternette Risale—i Nur’larla
tanıştıktan sonra hayatım tamamen değişti. Zihnimi kurcalayan pek
çok soruya tatmin edici cevaplar buldum. Bu da beni İslâmiyet’e
ulaştırdı.” Salonda alkışlarla karşılanan bu sözler, iki yıl önceki
Risale Sempozyumu’nda konuşmacı olan, eski adıyla Cecilia yeni
adıyla Asuman Martan adlı Portekizli bir bayana ait. O da pek çok
kişi gibi İslâmiyet ile sanal ortamda tanışmış. Sadece Amerika’da
her gün bu şekilde 100 kişi Müslüman oluyor. Arama motorlarından
birine İslâm, Müslüman ya da Muhammed (s.a.v) yazdığınızda
karşınıza çıkan sitelerin çokluğu ve çeşidi sizleri hayrete
düşürecektir. Aklınıza gelebilecek her dilde Kur’an mealine ve
tefsirlere, hadislere, peygamberimizin ve sahabenin hayatını
anlatan yazılara, fıkıh ve ilmihal bilgilerine rastlayabilirsiniz.
Daha da ilginci artık internet üzerinden fetva almak da mümkün.
Ayrıca günlük hayattaki her topluluk Şii, Alevi, Sünni, Caferi vb.
kendine sanal âlemde bir yer edinmiş. İlahiyatçı Hayreddin Karaman
internet ortamındaki çok renkli İslâm’ı bir avantaj olarak
değerlendiriyor. “Özellikle Irak Savaşı’nda Irak’a asker
gönderme/göndermeme, Amerika ya da Saddam yanlısı olma gibi pek çok
şey tartışıldı ve bunların İslâm dünyasına yansımaları da farklı
oldu. Tüm İslâm uleması aynı şeyi düşünmedi ve ben bunu bir
zenginlik olarak görüyorum” diyor. Bu tür siteler İslâm’ı tanımak
isteyenlere de büyük kolaylıklar sağlıyor. Bunun bir adım ötesi
sanal âlemde şahadet getirerek Müslüman olmak. İngiltere’de yaşayan
ve böyle bir siteyle ilgilenen Arzu Yılmaz, sitenin işleyişini
şöyle anlatıyor: “Siteye pek çok ülkeden, pek çok dilde ‘mail’
geliyor. Mail gönderenler içinde Müslüman olup aklına takılan
sorulara cevap arayanlar olduğu kadar, İslâm ile ilk defa tanışıp
merak ettiği konuları öğrenmek isteyenler de var. Eğer gelen
mailler İngiltere’den ise ben cevap veriyorum. Yakın oturuyorsak ve
karşımdakinin merakı fazla ise buluşup görüşmeye başlıyoruz.”
İslâmî sitelere olan ilginin artmasında 11 Eylül’ü bir milat olarak
kabul ediyor Arzu Yılmaz. “Özellikle Batıda insanların çoğu
internetle içli dışlı. Dolayısıyla İslâmî bilgilerle ilgili olarak
ilk müracaat ettikleri adres İslâmî siteler oluyor. Sitelere
İslâmiyet ve peygamberimiz hakkında genel sorularla başlıyorlar.
Bunların devamında hayatı sorgulayan ve Müslüman olan çok kişi
gördüm.” Sanal dünya sadece İslâmiyet’i öğrenmek ve öğretmek
isteyenlere değil, farklı beraberliklere de vesile oluyor. İslâmî
kanallarda tanışan pek çok genç bu beraberliği evlilik ile
noktalıyor. Öyle ki internette en çok tıklanan siteler arasında
kendine uygun eş arayanlara hizmet verenlerin bulunması dikkat
çekiyor. Bu tarz evlenmeler kimileri için görücü usulünün modernize
edilmiş hali. Hayreddin Karaman bunun tam tersini savunuyor.
“Görücü usulünde çiftler tanıştırılmadan önce birbirlerini
görmeseler bile ortak bir tanıdık vasıtası ile bilgi sahibi
oluyorlar. Fakat sanal âlemde böyle bir şey yok. Tuşların ucundaki
kendini nasıl tanıtmak istiyorsa öyle tanıyorsun.” İnternet
üzerinden sadece evlenmek değil, boşanmak da mümkün. Hayrettin
Karaman, boşanmanın sözlü ve yazılı olabileceğini, dolayısıyla
internette mail yoluyla gerçekleşen boşanmanın mümkün olduğunu;
fakat sosyal bir din olan İslâmiyetin ruhuna aykırı olduğunu
söylüyor. İslâmî sitelerdeki sanal flörte Ali Bulaç’ın yaklaşımı
şöyle: “İslâmî sitelerde tanışmayı ideolojik buluyorum. Evlilik;
aynı kültür ortamında yetişme, eğitim denkliği gibi unsurların
gözetilmesi gereken bir müessese. İdeoloji üzerine kurmak doğru
olmaz.” İnternette sesini duyur! Her türden İslâmî düşüncenin
kendine bir yer edindiği sanal ortam, birey, toplum ya da
organizasyonlar için kendilerini tanıtmanın en ekonomik ve etkili
yolu. Etki alanını artırmak için siteler genellikle birden fazla
dilde hazırlanıyor. Özellikle İngilizce, Almanca ve Arapça bu
dillerin başında geliyor. Örneğin Irak’ta yaralanan ya da ölen
sivillerin fotoğrafları e—mail yolu ile diğer Müslümanlara
gönderilerek onlardan Beyaz Saray’ı elektronik posta yağmuruna
tutmaları isteniyor. Bu oldukça barışçı bir protesto yöntemi. Bunun
yanında kendi düşünce ve inançlarına aykırı buldukları grup ya da
organizasyonların sitelerini çökertenler de mevcut. Bunun en son
örneğini Filistin—İsrail savaşında gördük. Karşılıklı saldırıların
yanı sıra sanal âlemde de devam eden savaşlar elektronik cihat ile
farklı bir boyut kazanmıştı. Londra merkezli bir bilgisayar
güvenlik firması, geçtiğimiz ekim ayında bilgisayar ve web
sitelerine yapılan saldırıların sayısının 16.559’ a ulaştığını
açıklamıştı. Yazar ve doktor Senai Demirci’ye göre site
‘hack’lemenin bir yeri bombalamaktan farkı yok: “Bence sanal âlemde
bunu yapan insan, eline imkan geçse gerçek dünyada daha da ileri
gidebilir.” İslâm coğrafyasına yansıyanlar... İslâm âleminde
interneti en iyi kullanan ülkelerin başında Malezya geliyor.
Malezya İslâmî Gelişme Servisi (JAKİM) tarafından açılan siteler
dikkati çekiyor. Yine Suudi Arabistan hükümetinin resmi kanallarla
açtığı siteler de internette en çok ziyaret edilen adresler
arasında yer alıyor. Fakat resmi kanallara oranla çok daha ilgi
çeken ve özel kişi ya da kuruluşlar tarafından açılmış internet
siteleri de sanal ortamda kendine yer bulmuş. Yine Amerika’da
yaşayan Müslümanların iş hayatında dayanışması için açtıkları
“İslâm’ın Cümle Kapısı”, İslâm—Amerika ilişkileri Konseyi
tarafından kurulan ve İslâm’la ilgili haberler veren “Cair”,
merkezi Afrika’da bulunan ve Müslüman olmayanlara hitap eden
“İslâm’ın Ufukları” gibi siteler hem İslâmî bilgiler veriyor hem de
bulundukları ülkeler arasındaki dayanışmayı sağlıyor. Öte yandan
İslâmî örgütler de internette açtıkları web sayfaları ile
kendilerini anlatıyorlar. Merkezi Mısır’da bulunan Müslüman
Kardeşler örgütünün de bir sitesi var ve bu site örgütün resmi
yayın organı işlevi görüyor. Yine İngiliz İslâm Partisi’nin
siteleri de dikkate değer başka bir site. İslâmî bilgilerin yer
aldığı sitelerde Müslüman olmayanlara da İngilizce olarak İslâm
anlatılıyor. Bir Amerikan sitesi olan, “Kur’an ve Sünnet Toplumu”
adlı sitede, şeriatla ilgili tezler sunulurken, Amerikalı Müslüman
zencilerin “Nation Of İslâm” örgütü ise, açtığı sitede kendileriyle
polemiğe giren Hıristiyan gruplara cevap veriyor. Sitelerde, İslâm
ile internet vasıtasıyla tanışan kişilerin hayat hikayeleri yer
alıyor. Ayrıca Müslüman olan diğer Hıristiyanlar’ın yaşam
öykülerini ya da onların niçin İslâm dinini seçtiklerini öğrenmek
isteyenler, “İslâm’a Doğru Seyahatim”, “Yeni Müslümanlar” veya
“Nasıl Din Değiştirdik” gibi sitelerde aradıklarını bulabiliyor.
Herkes internette... Sanal âlemin ünlü âlimlerden Katarlı Şeyh el—
Karadağ, “Herkes internette. Dolayısıyla biz Müslümanların da bu
alana girmesi gerekir” diyor. Birleşik Arap Emirlikleri’nde bir web
sitesi, zekat hesabı ve kredi kartıyla zekat alıyor. İslâm âleminde
tartışılan bir başka konu da cemaatle sanal âlemde namaz kılınıp
kılınamayacağı. Mısırlı âlim Şar Bassri “Evinden çıkamayacak
olanlar sanal âlemde namaz kılabilir” diyor ve ekliyor: “Ama bu
asla televizyon ya da internette yayınlanan namaza bakarak olmaz.
Çünkü özellikle cuma namazında insanlar Allah’la ve cemaatle
buluşmak için camiye gitmek durumundadırlar.” Türkiye’den örnekler…
Bu tür sitelere Türkiye’den de pek çok örnek bulmak mümkün. Örneğin
itirafları kitaplaştıran ve kurduğu www.omurboyuask.com sitesinde
buluşma noktası oluşturan Cemil Tokpınar, internet yoluyla çok
kişiye ulaşılabildiğini söylüyor. Namaz ile alakalı bir site
kurmayı düşünen yazar, bu yolla namazın hayatımızdaki
vazgeçilmezliğini vurgulamak istiyor. İngilizce—Arapça ve Almanca
hazırlanması planlanan site sayesinde sadece Türkiye’de değil dünya
üzerinde de pek çok insana ulaşmak mümkün olacak. Tokpınar
internetin bilgiye ulaşmadaki önemine inanıyor; ama yine de sanal
dünyanın gerçeğin yerini tutmadığını belirtiyor. Yazar ve doktor
Senai Demirci, kendisinin kurduğu www.dualar.com adlı sitenin,
misyonerlerin oluşturduğu ‘Alo Dua’ hattının güzel bir alternatifi
olduğunu düşünüyor. Sitede farklı dua halkaları mevcut. İşsizler,
hastası olanlar, yakını ölenler kendilerine dua istiyorlar ve
böylelikle insanlar yüzlerini bile görmedikleri kişiler için el
açıp yalvarıyorlar. 2001 krizi nedeniyle özellikle banka
çalışanları çok dua istemiş. Üç bine yakın üyesi olan site her gün
binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor. İnternetin İslâmiyet
için önemini vurgulayan Demirci, İslâmla ilgili bilgi aramayı
‘esrar’ aramaya benzetiyor. Çünkü doğru bilgiye ulaşma sorunu var.
Kimden en iyi bilgi alınır, hangi bilgi gerçektir? Yazar ayrıca
elektronik posta yolu ile boşanma, sanal evlenmeler gibi olgulara
pek sıcak bakmıyor; “İslâm sahabe dini, sahabe ise sohbet demek.
İnternet doğru bilginin paylaşımı için kaçınılmaz bir öneme sahip;
ama bazı noktalarda insanın sosyalliği gözardı edilmemeli.”
İlahiyatçılar ne diyor? İstesek de istemesek de İslâmiyet kendisine
sanal âlemde oldukça geniş bir yer edinmiş. Bu kadar dallı budaklı
bir olguya ilahiyatçılarımız da tepkisiz kalamıyorlar. Bu konuda
görüşlerini aldığımız Hayreddin Karaman; “Bilgisayar dünyasında
özellikle de bir ilim adamı için İslâmî konuları takip etmemek
mümkün değil. Ancak bunun yeterli bir takip olduğuna inanmıyorum.
Çünkü o kadar geniş bir dünya ki, iki lisan bilseniz bile yine de
çok küçük bir kısmına ulaşabiliyorsunuz. Ben internetteki İslâmî
siteleri oldukça olumlu buluyorum. İnternet eğer hayatımızın
kaçınılmaz bir parçası ise, bundan her alanda yararlanmak gerek.
Tabiî bu nimeti hem müspet hem de şer anlamda kullananlar var.
Özellikle de İslâmın düşmanları ve bilmeyenleri bu araçtan
olabildiğince istifade ediyorlar. Biz de dinimizi korumak ve
tanıtmak için (zaten Müslümanın gayesi de budur), internete hakim
olmalı ve bu teknolojiden elimizden geldiğince yararlanmalıyız.”
Dijital savaş İnternetin meşhur buluşma alanları var ve
Yahoo—groups da onlardan biri. Yahoogroups üzerinde oluşturulan
mail —haberleşme grupları ile birbirleriyle daha kolay irtibata
geçen Müslümanlar bu sayede daha hızlı haberleşebiliyorlar. Sadece
‘İslâm’ ana başlığında Yahoo—groups’ta 4024 adet mail grubu hizmet
verirken, “Kur’an “ başlığında 705 mail grubu hizmet veriyor. Fakat
internetin denetimsiz bir ortam olması nedeniyle farklı kişi ve
gruplarca açılmış web sayfalarında dinler arası savaşlar da
yaşanmıyor değil. Öyle ki İsrailli bir grup tarafından hazırlandığı
iddia edilen http://www.thequran.com isimli web sayfasındaki
bilgiler gerçekte İslâmla ilgisi olmayan konuları içeriyor. Yine
İslâmî bir site gibi gözüken ancak detaylı inceleme yapıldığı zaman
bir çok çarpıtma bilginin yer aldığı www.answering—islam.org adlı
site de dikkatli Müslümanlar tarafından keşfedilip deşifre edilmiş
bile. Yine bir başka site
(http://dialspace.dial.pipex.com/town/park/geq96/original) İslâmî
kimlik taşıyormuş hissi veren ancak gerçekte çarpıtma bilgilerle
dolu bir yer. ‘Niyeti’ farklı olmakla birlikte doğru bilgiler veren
siteler de var. Hıristiyanların İslâmî sitelere ilgisini gören
ABD’deki Hıristiyan misyonerler kendi sitelerinde ‘İslâmî’ bilgiler
ihtiva eden bir bölüm açıyorlar. Maksat Hıristiyanların İslamiyeti
kendilerinden öğrenmelerini sağlamak. Örnekleri uzatmak mümkün.
İslâm’ın günlük hayattaki çok renkliliği sanal dünyada da yankı
buluyor. Örneğin Avrupalı ya da Amerikalı Müslümanlar fetva
konusunda kendi eğilimine en yakın ulemayı seçiyorlar. Bu da Avrupa
ve Amerika Müslümanları kavramlarını ortaya çıkarıyor. Bunu bir
çeşitlilik olarak algılayan İstanbul Üniversitesi İletişim
Fakültesi öğretim üyesi Edibe Sözen; “Bilgi o kadar hızlı yayılıyor
ki, kontrol etmek mümkün değil. Bu da İslâmın ve bilginin
merkezsizleşmesine sebep oluyor. Artık bilgilerin ‘forward’landığı
günümüzde bilginin kaynağı ortadan kalkıyor. Örneğin elektronik
postanıza uydurma ayetler ya da savaş hakkında değişik
spekülasyonlar gelebilir. Ancak dezenformasyon her sahada
yaşanıyor. Siz bir kitapta ya da gazetede okuduğunuz habere hemen
inanıyor musunuz? Aynı şey internet için de geçerli” diyor. Kısıtlı
özgürlükler Batı’da yaşayan Müslümanlar internetin sunduğu
imkanları sonuna kadar kullanırken, İslâm dünyasında ise İslâmi
konularda bile tam anlamıyla özgür bir internet ortamından
bahsedilemiyor. Sözgelimi Suudi Arabistan’da internet kullanımı
teorik olarak serbest; ancak enformasyon bakanlığı özel ekipler
oluşturarak Vehhabi anlayışa aykırı siteleri sansürlüyor. Aynı
ülkede politik içerikli sitelere giriş yasak. Ama halk bunun da
kolayını bulmuş. Hackerlara 30 ila 70 dolar ödeyerek istedikleri
sitelere ulaşıyorlar. Kaynak: www.aksiyon.com.tr