İskilipli Atıf Hocanın mezarı bulundu
Abone olŞapka Kanunu'na muhalefet ettiği için İstiklal Mahkemesi'nce asılarak vefat eden İskilipli Atıf Hoca'nın mezarı bulundu.
İskilipli Atıf Hoca'nın mezarı bulundu. İskilipli Atıf Hoca'nın
mezarı, defnedildiği esnada orada olan bir görgü şahidi tarafından
yakınlarına gösterildi.
Vakit gazetesinin haberine göre, Ankara Mamak semti eski
kabristanındaki Garipler Mezarlığı'ndaki İskilipli Atıf Hoca'nın
kemikleri, yeğenlerinden alınan kan, tırnak ve saç örnekleriyle
yapılan DNA testi de pozitif çıkınca, yakınları tarafından
alınarak, memleketi Çorum'un İskilip ilçesine defnedildi.
İskilipli Atıf Hoca, 1926 yılında ilk Meclis'in önünde, hakimlik
yetkisi olmayanlar tarafından kurulan mahkemede, şapka kanunun
çıkmasından iki yıl önce yazdığı bir kitap yüzünden asılmıştı.
Bir sabah vakti asılan İskilipli Atıf Hoca'nın naaşı, akşama kadar
etrafa ibret olsun diye de darağacında bırakılmış, daha sonra da
naaşı yıkanmadan ve cenaze namazı kılınmadan Mamak Kabristanı'nın
kimsesizler kısmına defnedilmişti.
73 yıl sonra kemiklerini bulunan Atıf Hoca'yı memleketine
defnedenler, onun 73 yıl sonra geç kalmış cenaze namazını da
kıldılar.
İSKİLİPLİ ATIF HOCA VE EYLEMİ
15 Kasım 1925 tarihinde çıkan şapka kanunundan tam iki yıl önce
yazılan 'Frenk mukallitliği ve İslam' eserinde şapka giymenin küfür
alameti olduğunu söyleyen İskilipli Atıf Hoca, şapka kanununa
muhalefetten, önce Giresun İstiklal Mahkemesi'ne sevk edildi.
Burada hakkında takipsizlik kararı verildi. İstanbul'a döndü ama bu
sefer de Ankara'dan hakkında yakalama emri çıkarıldı ve polis
tarafından Ankara'ya götürüldü. Ankara İstiklal Mahkemesi'nde
yargılanmaya başlandı. Bu kez kendisine isnat edilen suç, "halkı
kanunlara karşı kışkırtmak"tı.
Meşhur Kılıç Ali'nin (nam-ı diğer Kel Ali) reislik ettiği Ankara
İstiklal Mahkemesi Savcısı, Hoca için 3 yıl hapis cezası istiyordu.
Fakat mahkeme tarafından idamla cezalandırıldı.
Gördüğü bir rüya üzerine savunma dahi yapmayan İskilipli Atıf Hoca,
4 Şubat 1926 sabahı, Meclis yakınlarındaki Zincirli Camii'nin
kenarında bulunan bir hamam harabesi içinde 'Mahkeme-i Kübra'da
hesaplaşacağız' dedikten sonra kelime-i şehadet getirerek ipte can
verdi.