İSKİ Genel Müdürü uyardı
Abone ol22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur mesaj yayınladı.
Arınmışlığın simgesi olan su ile insanoğlunun kurduğu ilşki
tarihsel perspektifte suya sürekli biçimde ulaşabilmek temelinde
gelişim göstermiştir. Bunun gereği olarak insanoğlu düzenini
hareketli su kaynaklarının yakınında kurmuştur. İlk medeniyetlerin
Nil’in, Fıratın Dicle’nin bereketli deltalarında kurulmuş olması bu
yaklaşımın izdüşümüdür.
Klanlardan- kabilelerden şehirlere medeniyetlere geçiş her alanda
olduğu gibi suyun anlamında da ciddi manada değişimler yaşatmıştır.
Suyu her zaman ulaşılır kılmak için varolan suyu biriktirme
sorunsalıyla karş karşıya kalan insanoğlu her dönem günün teknik ve
mimarisiyle yeni yollar yeni tesisler inşa etmiştir. Su ile kurulan
bu denli derin ilişki her döneme ait farklı bir kültürün
tezahürleriyle yeryüzünün süslenmesini sağlamıştır.
Geçmiş dönemlerde yaradılış ve saflığın temel simgesi olma gibi
anlamlar atfedilen su modern yüzyılda kutsallıklarından
sıyrılmıştır. Bu durumun yaşanmasında yeryüzündeki su kaynaklarının
azalmasının etkisi gözardı edilemeyecek kadar etkin olmuştur. Temiz
su kaynaklarının ani bir değişimle küresel çapta farklılaşması,
sulama alanlarının 5-6 kat, temiz su kullanımının 7 kat artması su
altyapısının nasıl bir değişim seyrinden geçtiğini ortaya
koymaktadır.
Su kaynaklarının dengelenmesi ise su planlamacılarını, iktisat
teorisyenlerini de zorlamaktadır. Zira artan su talebine karşı
varolan su kaynakları iklim dengelerine bağlı olarak gün geçtikçe
azalmaktadır. Avrupa ülklerindeki günlük su tüketim miktarıyla
ortadoğu ve asyadaki bireylerin su tüketim oranları arasında ciddi
manada farklılıklar vardır. ABD’de kişi başına 500 litre su
tüketilirken bu oran Afrika ülkelerinde 10 litrenin dahi
altındadır. Oranlar arasındaki bu uçurumun yakın gelecekte sosyal
ve siyasal anlamda huzursuzluklar doğuracağı birbiri ardına
yayınlanan raporlarla uluslararası kamuoyuna deklare
edilmektedir.
Yapılması gereken ilk uygulama aşırı tüketimin azaltılması ve her
bireyin en azından sağlık açısından asgari miktarda temiz suya
kavuşturulmasını sağlamaktır. Varolan su sıkıntısı suyun azlığından
ziyade su kaynaklarının iyi kullanılmayışından kaynaklanmaktadır.
Çünkü dünya üzerinde insanlığa yetecek kadar su var ancak acı olan
şu ki; siyasi irade eksikliği ve maddi kararlılığın gösterilmeyişi
nedeniyle BM raporlarına göre dünyada 1 milyar 400 milyon kişi
temiz içilebilir sudan mahrum. Yine dünya nüfusunun yüzde 40'ına
denk gelen 2 milyar 600 milyon kişi de arıtılmamış sağlık açısından
sakıncalı su tüketiyor.
Arıtılmadan içilen ve sağlık şartlarına uygun olmayan suların neden
olduğu kolera, ishal ve tifo gibi hastalıklardan 1dakikada 15 kişi
hayatını kaybediyor. Bir diğer ifadeyle yılda yaklaşık 8 milyon
kişi sudan kaynaklanan hastalıklar sonucu ölüyor.
Temizleyen arındıran suyun oluşturduğu kültürler çerçevesinde suyun
kutsanması, suyun temiz bir şekilde yakın zamana kadar ulaşmasını
sağladı. Modern yüzyılla birlikte suyun aşırı şekilde hem maddi hem
manevi olarak kirlenmesiyle su, petrolün yerini almaya başlayarak
uluslarası platformlarda stratejik bir unsur olma hüviyetini
kazandı. Suyun dünya sathında yaşanan gelişmelere bağlı olarak
vardığı nokta su kullanımı ve tasarrufu bilincinin toplumsal ve
siyasal çerçevede ele alınmasını gerekmektedir. Ayrıca suyun geri
kazanımının sağlanması için ulusal ve uluslararası çerçevede daha
kollektif birlikteliklerin teşekkülünün sağlanması zorunludur.
Gün geçtikçe artan önem ve işlevi doğrultusunda ülkemizin su
kartını stratejik anlamda çok iyi kullanması gerekmektedir.
İstanbul özelinde su meselesi kuruluşundan bugüne her döneme
ilişkin vucut bulan yaratımlarla ne denli olmazsa olmaz oluşunu
kanıtlamıştır. Sarnıçtan çeşmeye, kemerden modern isale hattına
geçiş dönmesel teknolojilerin İstanbul sathında
fonksiyonelleşmesiyle tezahür etmiştir. Su alanında Valensin
kemerinden, Sinanın pişmiş toprak künklerine, Kırkçeşme Su
Tesislerine kadar İstanbul’un serüveninde sergilenen hüner bugün
aynı özen ve hassasiyetle İSKİ’nin muhteşem yatırımlarıyla
Istrancalarda baraj teknolojisinde; İkitelli’de modern arıtma
sistemlerinde hayat bulmuştur.
İstanbul suyunun kirletilmemesi ve daha iyi korunması anlamında
güvenlik stratejilerimizi belirlerken uygulamalarımızın çağın
gerekliliklerine cevap vermesi temelinde hareket ediyoruz. Sürekli
güvenlik ve azami dikkat gerektirdiği için de su havzalarının hem
günlük takiplerini yapıyoruz hem de periyodik olarak uzay
teknolojisnden yararlanarak her türlü yapılaşmayı engelliyoruz.
Suyun korunması belki ilk dönem medeniyetlerde görülen yaklaşımlar
kadar derin olmasa da çağımızda da bir kültür projesi olarak
yürütülmeli ve yeniden temizleyen, arındıran ve kirletilmemesi
gereken ‘su’ dan bahsedilmeye başlanmalıdır.
Sonuç olarak, suyun 21. yüzyılda değişen anlamı şu stratejik
adımların atılmasını zorunlu kılmaktadır:
Su kullanımı, tasarrufu ve paylaşımı bilincinin toplumsal ve
siyasal düzeyde ele alınması ve bu bilincin
evrenselleştirilmesi,
Toplumda su kültürünün oluşması ve bu kültürel oluşumun toplumsal
yaşamda etkisini artırmak için kültür projelerinin de bir teknik
proje gibi ele alanması,
Suyun geri kazanımının sağlanması için ulusal ve uluslar arası
düzeyde teknolojik ve mali işbirliğine gidilmesi,
Su havzalarının ve su kaynaklarının ulusal güvenlik konsepti
çerçevesinde ele alınması,
Suyun temel yönetiminin kamuda kalması,
Suyun üzerinden para kazanılan bir madde olmaktan çıkarılıp hava
gibi herkesin eşit oranda kullanabileceği hayati öneme sahip bir
madde olarak algılanması.
Dünya Su Günü vesilesiyle, ulusal ve evrensel ölçekte
geliştirilecek stratejilerle, gelecekte yaşanması öngörülen
susuzluk probleminin İstanbul’umuzda ve ülkemizde hatta tüm dünyada
yaşanmamasını ümit ediyor, saygılar sunuyorum.