İşkenceci kocasını öldüren Melek İpek için istenen ceza açıklandı
Abone olANTALYA'da ellerine kelepçe takarak kendisini darbeden eşini öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Melek İpek hakkında hazırlanan iddianamede, 'haksız tahrik' indirimi uygulanarak sanığın 18 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Antalya'nın Döşemealtı ilçesinde servis şoförlüğü
yapan eşi Ramazan İ.'yi av tüfeğiyle vurarak öldürdüğü öne
sürülen Melek İpek hakkında 'kasten öldürmek' suçundan
hazırlanan iddianame Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul
edildi. İddianamede sanığın 18 yıldan 24 yıla kadar hapis istemiyle
yargılanması talep edildi. Sanık, iddianamede yer alan ifadesinde,
Ramazan İ. ile 12 yıl önce ailesinin karşı çıkmasına rağmen
evlendiklerini belirtti.
''Alenen öldürmekle tehdit ederdi"
Evlilik hayatı boyunca sürekli şiddet gördüğünü anlatan Melek
İpek, "Evde bulunan avda kullandığı av tüfeği ve bıçak gibi
silahlarla tehdit ediyordu hatta onları da yüzüme ve vücudumun
çeşitli yerlerine vurarak darp ediyordu. Aniden kızıp, bana ve
çocuklarıma şiddet uygulardı. Alenen öldürmekle tehdit
ederdi" ifadesini kullandı.
Korktuğu için şikayet edememiş
Eşinin işkenceye varan tutumlarını korktuğu için şikayet
edemediğini anlatan Melek İpek, kendisinden çok çocukları, annesi,
babası ve kardeşlerinin zarar görmesinden çekindiğini belirtti.
''Silahın dipçik kısmıyla beni dövmeye
başladı''
Eşinin ailesine durumu anlattığında, onların "Bir şey olmaz,
severken iyi de döverken mi kötü, ileride düzelir, çocuklarınız
var" şeklinde sözlerle kendisini geçiştirmeye çalıştıklarını
öne süren Melek İpek, şöyle devam etti: "7 Ocak'ta karşımdaki
koltukta oturan eşim 'Ben boşanmak istiyorum' diye mesaj attı. Ben
de 'sen bilirsin' cevabını yazdım. Mesajlaşarak boşanma konusunda
anlaştık hatta çocukların velayeti konusunu bile yazıştık. Ondan
sonra hiçbir tartışma olmadı. Çocuklarla odada yatmaya
hazırlanıyorduk. Yatağın kenarında çocuklarla ayaktayken odaya av
tüfeğiyle girerek 'Seni öldüreceğim, Kelime-i Şahadet getir' dedi.
Yanımdaki çocuklarımı hemen arkama aldım. Yapmaması için yalvarmaya
başladım. Eşimin çok kararlı olduğunu, ateş edeceğini anlamıştım.
Elimle çocukları yatağın üzerine doğru ittirdim, diğer elimle de
tüfeğin namlusuna doğrulttuğumda kurşun benim yan tarafımdan cama
isabet etti. Silahın dipçik kısmıyla beni dövmeye
başladı."
Sanık, Ramazan İ'nin kendisini çocukların yanından uzaklaştırarak
başka bir odaya götürüp dövmeye devam ettiğini, boğazını sıkması
nedeniyle bayıldığını öne sürdü.
'Silah, elimden almaya çalışırken patladı'
Banyoda elleri kelepçeli çıplak vaziyette kendine geldiğini ileri
süren Melek İpek, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Gözümü üzerime soğuk su dökmesiyle açtım. Beni o vaziyette
banyoda bırakıp gitti. Bir süre sonra eşim kelepçeli olarak beni
banyondan çıkararak odadaki kanepeye yatırdı. Çocuklarıma
'Geldiğimde annenizi de sizi de öldüreceğim, evden dışarı
çıkmayın.' dedi. Evden çıktıktan sonra geri geldi. O sırada
bulunduğum odada silahı gördüm. Ona gözüm ilişti. Eşim kapıyı açar
açmaz kapıda karşılaştık. Ellerim kelepçeliydi, silahı koltuğumun
altına almıştım. Elim tetiğe ulaşamıyordu. Beni öyle görünce 'Beni
mi öldüreceksin?' dedi. Silah, elimden almaya çalışırken patladı.
Tek el ateş aldı. Nasıl patladığını bilmiyorum."
Çiftin iki çocuğu da iddianamede yer verilen ifadelerinde
annelerinin anlattıklarını doğruladı.
İddianamede Ramazan İ. ile ilişkisi olduğu öne sürülen bir kadının da ifadelerine yer verildi. Kadın, maktulün eşi gibi kendisine de şiddet uyguladığını ileri sürdü. Ramazan İ'nin kendisini ölümle ve ailesine zarar vermekle tehdit ettiğini öne süren genç kadın, bu nedenle şikayetçi olmadığını belirtti.
'Ceza indiriminin en üst hadden yapılması gerektiği
kanaat ve sonucuna varılmıştır'
Sanığın eylemini kocasının haksız tahrik oluşturan pek çok eylemi
sonucu gerçekleştirdiğinin aşikar olduğu vurgulanan
iddianamede, "Yine de yargılama aşamasında meşru müdafaa olup
olmadığı hususunun mahkemece de ayrıca değerlendirilip takdir
edilebileceği düşünülmektedir" ifadesine yer verildi.
Maktulün, karısını zorla alıkoyduğunun, eziyet ettiğinin, ölümle tehdit ettiğinin gerçek olduğu belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Ancak sabah olağan bir şekilde işine gittiği, bakkaldan da
ekmek alıp eve döndüğü zaman karısı tarafından öldürülmüştür.
Bu 45-50 dakikalık sürede sanığın herhangi bir yetkili
makama haber vermemesi, kimseden yardım istememesi, kocasının
kendisine yaşattıklarından dolayı öç alma duygusuyla hareket ettiği
de bir gerçektir.
Artık burada maktul açısından gece boyunca devam ettirdiği, tehdit
ve eziyetinin tekrardan gündüz vakti de devam ettirip ettirmeyeceği
belirlenemez. Evine geldiğinde elinde herhangi bir silah, bıçak
yoktur. Bilakis olağan servis işini yapmış olup, evine ekmek
poşetiyle gelmektedir. Dolayısıyla sanık açısından meşru
müdafaadan bahsetmek mümkün değildir ancak maruz kaldığı
eziyet, kötü muamele sebebiyle haksız tahrik altında suçu
işlediğinden kuşku yoktur."
"Ayrıca sanık, maktulün evden ayrıldıktan sonra silah temin etmek
için uğraştığı, silahı da bulduğu, içine mermiyi yerleştirip hazır
halde beklediği, kocası eve gelir gelmez de tereddütsüz şekilde
ateş edip, öldürdüğü, dolayısıyla meşru müdafaa sınırının
aşılmasını haklı görebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri
gelen bir ateş etme söz konusu değildir" ifadesi
kullanılan iddianamede, şöyle dendi:
"Aksine sanık maruz kaldığı eziyetin kendisini getirdiği son aşamada hiçbir yetkili makama veya aile bireylerine haber vermeksizin maktule yaptıklarının karşılığını, cezasını kendisi vermek suretiyle eylemini gerçekleştirmiştir. Eylemini haksız tahrik altında gerçekleştiren sanık hakkında ceza indiriminin en üst hadden yapılması gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır."