IŞİD'e karşı savaşan Kalaşnikoflu çocuklar
Abone olIrak'ın Türkmen Şii kasabası Emirli, iki aydan fazla bir süre IŞİD kuşatmasına dayandı. IŞİD üyeleri geriletilirken, halk "Savaşabilecek herkese ihtiyaç vardı" diyor. Çocuklara bile.
Yaklaşık üç ay boyunca Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) kuşatmasında kaldıktan sonra isyancıların geri çekilmesini kutlayan Şii Türkmen kasabası Emirli'de çatışmalar nedeni ile ayrı düşen aileler biraraya gelirken duygusal anlar yaşanıyor.
Birazdan Emirli'ye doğru yola çıkacağız. Kocaman bir haritayı önümüze yayan Ali "Yol yüzde 100 güvenli" diyor. Parmağıyla işaret ediyor "İşte bulunduğumuz yer." "Burası Emirli, IŞİD ise hâlâ burada, burada ve burada" diye gösteriyor. Gösterdiği tüm noktalar insanı tedirgin edecek kadar birbirine yakın.
Ali daha önce Saddam Hüseyin'in ordusunda askermiş. Şu anda ise İran tarafından eğitilen ve finanse edilen Şii milis grubu olan Badr Tugayı'ndaki komutanlardan biri.
Ali, Emirlili bir Türkmen. Kasabanın etrafı Sünni köylerle çevrili.
Ali'nin kamyonetinin kasası ellerinde tüfekler ve roketatarlar taşıyan milislerle dolu. Onu takip ederek biz de cepheden Emirli'ye hareket ediyoruz.
Milisler üç ay boyunca kasabanın etrafını saran IŞİD kuşatmasını ABD hava harekatı desteği ile önceki gün delmiş.
Emirli'nin etrafından doğuya doğru, toprak bir yol boyunca gidiyoruz.
Amaç IŞİD'den arda kalanları geride bırakmak.
Ama kendimizi ancak bu kadar belli edebiliriz. Dört küçük arabadan oluşan konvoyumuz kilometrelerce öteden görülebilen bir toz bulutu kaldırıyor.
Ali, IŞİD'in nerede olduğunu kesin olarak biliyor mu? Cevabı evet. Ben o kadar emin değilim.
Süleyman Bey isimli bir köyde aniden duruyoruz. Delik deşik olmuş binalar, yanmış arabalar yol kenarına dizilmiş. Uzakta, kalın siyah bir duman gökyüzüne yükseliyor. Çok uzaklardan değil, bir el silah sesi duyuluyor. Sonra bir tane daha.
Ali, konvoyumuzu geri döndürüyor ve geldiğimiz yoldan geri dönmeye başlıyoruz. Sonra, açıklama yapmaksızın kamyonet duruyor ve çölün üzerinde hoplayıp zıplayarak terk edilmiş bir binaya doğru koşuyoruz.
IŞİD'in pususuna düşmüş olabileceğimize dair korkumu bastırmaya çalışıyorum, kafası kesilerek öldürülen gazetecilerin görüntülerini zihnimden uzaklaştırmaya çalışıyorum.
Ana odaklanıyorum: Ne oluyor? Yolumuz mu kesildi? Kayıp mı olduk? Hiçbiri olasılıklar dahilinde değil.
Yeniden duruyoruz. Ali kamyonetini yeniden döndürüp "Araçlarınızın içinde kalarak takip edin" diye bağırıyor. "Neden?" diyorum. Arkadan birileri "Mayınlar" diyor.
Sonunda asfalt bir yoldan Emirli'ye giriyoruz. Kasabanın insanları son iki buçuk aydır sadece adrenalinle yaşıyor gibiler.
Sokağa küçük gruplar halinde sıralanmışlar, kadın erkek, genç yaşlı, Şii bayrakları sallıyor ve küçük konvoyumuz ana caddeden kasabanın içine ilerledikçe sevinç gösterisinde bulunuyorlar.
Arabadan inip soru sormak için ölüyorum: Çevrelerindeki herkes düşmüşken nasıl oldu da IŞİD karşısında dayandılar?
Kentin sakinlerinin çoğu burayı terk ettti. Peki kim savaştı? Ne yediler, ne içtiler?
Ama Ali durmuyor. Arka sokakların birinde bir eve varana kadar gitmeye devam ediyoruz.
Ali kamyonetten atlıyor, gözleri alev alev, hareketleri odaklanmış ve keskin. Anne ve babasını arıyor.
Uzun, metal kapıya vuruyor. Açan yok. Bağırıyor ve kapıya vuruyor tekrar. Duvara tırmanıp kapıyı içeriden açıyor ama evde kimse yok.
Bir an için, bu tehlikeli yolu Ali ile bir trajediye tanık olmak üzere mi katettik diye düşünüyorum.
Ama haberler iyi.
Ali annesini bir akrabanın evine sığınmış buluyor. Üç ayın sonunda ilk kez kavuşuyorlar.
Anne ve oğul ağlıyor, sonunda korku ve belirsizlik gözyaşları içinde yerini rahatlamaya bırakıyor. İkisi de sağlıklı ve iyi. Ali eğiliyor ve annesinin ayaklarını öpüyor.
Ev kısa süre içinde akraba ve komşularla doluyor. İki küçük çocuk kalabalığın içinden öne doğru itekleniyor. Abdullah ve Abdülhadi, 10 ve 12 yaşlarındalar. Kalabalığın en önüne tökezleyerek çıkıyorlar. Her birinin elinde Kalaşnikof var.
Ali yüzü ışıldayarak "Yeğenlerim bunlar, kuşatmanın kahramanları" diyor.
Önce ciddiye almıyorum. Elbette diyorum, 10 yaşındaki çocukları IŞİD'le savaşmaya yollamamışlardır. IŞİD'le, bu denli vahşi, Amerikalıların milyarlarca dolar harcayarak eğittiği ve silahlandırdığı Irak ordusunu silahlarını bırakıp kaçırtacak kadar korkutucu olan IŞİD'le?
Ama Emirliler kahramanlığın gerçek olduğu konusunda ısrarlı.
Halk kuşatma altında olduklarını söylüyor. Üstelik sadece IŞİD kuşatması değil, çevredeki Sünni köylerin halkının da kuşatması. Savaşabilecek herkese ihtiyaç duyulmuş.
Bu ölümcül savaşın ortasındaki bu insanlar için, dünyanın en çok kullanılan bu ölüm silahını tutan iki küçük çocuğun görüntüsü, korkutucu değil, gurur verici olmuş.