IŞİD parayı nereden buluyor? İşte yeraltı ekonomisi
Abone olIŞİD parayı nereden buluyor? IŞİD'i besleyen müthiş bir yeraltı ekonomisi ve karanlık ilişkiler zinciri var.
Radikal yazarı Murat Yetkin, IŞİD'in
para kaynaklarını ve yeraltı ekonomisiyle karanlık ilişkilerini
bugünkü köşesinden yazdı.
Yazısına "IŞİD'in parası nereden geliyor?" başlığı
atan Yetkin, 5 ay önce Musul yakınlarında düzenlenen baskın ve
sonrasında ortaya çıkanları aktardı.
Murat Yetkin'in bugünkü yazısından öne çıkan bölümler şöyle:
Beş ay kadar önce, 5 Haziran 2014 sabahı Irak güvenlik güçleri,
Musul yakınlarında bir adrese, moda deyimle bir şafak baskını
düzenledi.
Bu baskında Abdulrahman el-Bilavi kod adını kullanan Adnan İsmail
Necm çatışma sonucu öldürüldü.
Eski bir ordu mensubuydu. Saddam Hüseyin’in ordusuna teğmen
rütbesiyle 1993’te katılmış 2003’te Irak’ın işgaliyle birlikte,
üniformayı çıkarıp yeraltına geçmişti. Bir sonraki yıl, 2004’te Ebu
Musab el-Zerkavi’nin kurduğu ve El-Kaide’nin Irak kolu olarak
tescil alan Irak İslam Devleti örgütüne yönetici düzeyde
katılmıştı. Amerikalılar tarafından 2005’te yakalanmış ve Ebu
Gureyb hapishanesinin kapatılması ardından kurulan Bucca Kampı
hapishanesine atılmıştı.
El Bilavi, 2013 Temmuz ayında Libya ve Pakistan’daki iki
hapishanede eş zamanlı yürütülen hapishane kaçışlarıyla serbest
kaldı. Bir kaç ay önce adını Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD)
olarak değiştiren örgütünde yerini aldı; Zerkavi 2006’da
öldürülmüş, yerine Ebu Bekir el-Bağdadi geçmişti, yardımcılarından
birisi oldu.
CİHADIN YERALTI
EKONOMİSİ
O baskında El Bilavi’den ele geçirilen belgelerden Bilavi’nin
örgütün askeri sorumlusu olduğu anlaşıldı. Bunu İngiliz The Daily
Telegraph gazetesinde 9 Temmuz’da yayınlanan belgelerden
öğrenmiştik.
Sonra, yine İngiliz The Guardian gazetesi 22 Ekim’de Bilavi’nin 2
milyar dolar maliyeti olan bir “Mücahit ağını”
yönettiğini, yine “Bilavi arşivine” dayanarak
iddia etti.
Bilavi IŞİD’in silah alım işlerinden de sorumluydu.
Alman Süddeutsche Zeitung gazetesiyse 14 Kasım’da “Bilavi
arşivindeki” silah alım kayıtlarını yazdı.
Mesela Amerikan M4 saldırı tüfeğinin tanesine 8,200 dolar, yine
Amerikan malı “yeni” gece görüş cihazının tanesine
2,900 dolar ödenmişti; her şey muhasebe kayıtlarında yazılıydı.
Ve şimdi sıkı durun, bütün bu inanılmaz yeraltı bütçesi daha IŞİD
Musul’a saldırıp işgal etmeden, Irak’ın en büyük rafinerisi olan
Beyci’ye el koymadan önceydi.
MUSUL'DA NELER OLDU?
Bilavi 5 Haziran’da Musul yakınlarında öldürülmüştü.
IŞİD 11 Haziran’da Suriye tarafından gelerek ve içerideki
güçleriyle birleşerek Musul’u ele geçirdi.
Musul’daki 40 bin kişilik Irak garnizonu, kurşun atmadan şehri terk
etti. (Şehri Vali de, Kürtler de terk etmişti; tek terk etmeyen
Ankara’nın talimatıyla son dakikaya dek orada kalan Türk
Başkonsolosluğu personeli olmuştu; bildiğiniz üzere esir alınıp 20
Eylül’de serbest bırakıldılar.)
400 MİLYON DOLARLIK...
Irak askerleri geride Amerikalıların verdiği son model silahları
bıraktılar. Tanklar, toplar, zırhlı taşıyıcılar, daha bir süre önce
IŞİD’in dünya para sayıp karaborsadan aldığı gece görüş cihazları,
kamyonlar, tüfekler, bombalar ve milyonlarca, milyonlarca her
kalibrede mermi.
Henüz kanıtlanamayan ve kanıtlanması mümkün görünmeyen bilgilere
göre Musul’daki bankalarda bulunan 400 milyon dolar değerindeki
nakit para, bir iki gün içinde örgüt kasasına aktarıldı.
SADECE SİLAH DEĞİL, PETROL
DE
Irak Tarım Bakanlığı’nın daha geçtiğimiz hafta sonu internet
sitesine yerleştirdiği bilgiye göre, Musul, Ninova ve Selahaddin
bölgelerindeki silolarda saklanan 1 milyon ton tahıla el konulmuş
ve Suriye’deki Beşar Esad rejimine satılmıştı.
Sadece buğday, arpa da değil. IŞİD biraz güneye indi ve Irak’ın en
büyük rafinerisi olan Beyci’ye el koydu. Uluslararası Enerji Ajansı
tahminlerine göre Beyci depolarında 3 milyon ton yakıt vardı.
IŞİD’in petrol mühendisleri de vardı. Tıpkı Baas ordusunun
yıllardır diş bileyen eski subayları gibi, sadece Şii ya da Kürt
olmadıkları için dışlanmış mühendisleri, doktorları, öğretmen,
muhasebeci, itfaiyecilerinden de IŞİD’e katılanlar olmuştu.
Petrol üretimine başladılar, bir kaç gün içinde günde 70 bin varil
kapasiteye ulaşmışlardı.
Enerji Ajansı geçen hafta ABD hava akınları ile Türkiye ve Irak
Kürt yönetiminin kaçakçılığa karşı aldığı tedbirlerle bu miktarın
üçte bir düzeyine indiğini açıkladı. (IŞİD’in yalnızca Türk
sınırından içeri geçen bahçe hortumları, ya da katır sırtında
bidonlarla kaçırılan petrolle geçindiğini düşünecek kadar saf olan
yoktur herhalde aranızda.)
Ama sadece Musul yoktu ki… IŞİD’in Suriye’deki karargahı Rakka
etrafında da petrol sahaları vardı. Rakka ve Şam arasındaki petrol
boru hattı gibi, Beyci ve Rakka’dan Şam’a tanker konvoyları (hava
akınlarıyla eskisi gibi olmasa da) işlemeye devam ediyordu.
Enerji kaynaklarına göre, dünya petrol fiyatlarının 80 dolar altına
düştüğü şu dönemde IŞİD Esad yönetimine varili 20 dolar civarında
petrol sağlıyordu, bir kısmı kendi petrolüydü ama onu da bu kadar
ucuza mal edemiyordu. Bu aslında Esad rejiminin yıkılmasını
istemeyen Rusya’nın cebinden daha az para çıkmasını da
sağlıyor.
ŞİDDETİN KAZANCA
TAHVİLİ
Amerikan istihbaratı CIA geçtiğimiz Eylül ayında IŞİD’in muharip
askeri gücünü 20 bin ile 31 bin 500 arasında olarak açıkladı.
Üstelik bu tahmin son dönemdeki yeni katılımlardan önceydi.
Türk güvenlik kaynakları, son dönemde IŞİD’e hem (son lideri Cemal
Maruf’un Musul’da direnmeyi bırakıp Türkiye’ye kaçtığı) Özgür
Suriye Ordusu (ÖSO ve hatta El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra’dan
ve irili ufaklı diğer Cihatçı örgütlerden IŞİD’e katılımlar
olduğunu kabul ediyor. Daha 10 Kasım’da Mısır’daki en kanlı
örgütlerden birisi, Ensar Beyt el-Makdis IŞİD’e katıldı. Bu
katılımların bir nedeni, IŞİD’in terörü müstehcenliğe varan silahlı
propaganda yöntemleriyle kullanarak cahil ve sertliğe açık tabanın
aklını güçle alması; aralarında Suriye ordu mensupları ve Amerikalı
yardım görevlisi Peter Kassig’in de bulunduğu 12 kişiyi boğazlarını
keserek katledişlerini gösterdikleri video bunun son
örneği. Diğer nedeni de para. Ankara’nın elinde IŞİD’in
kendisine katılanlara rütbe ve işlevine göre ayda 100 ila 500 dolar
eşdeğeri maaş verdiği bilgisi var. Toplamda müthiş bir yeraltı
bütçesi.
Ama bu değirmenin suyu sadece el konulan silah, para, tahıl ve
petrol kaynaklarından gelmiyor.
Irak İnsan Hakları Bakanlığına göre, IŞİD Musul ve ele geçirdiği
diğer şehirlerde ilk orta ve yüksek eğitim için öğrenci başına
değişen vergiler koymuş. Yalnız eğitim üzerinde değil, her alanda
sıkı vergiler var.
Ve bir de dışarıdan yardımlar.
IŞİD’E AKAN KÖRFEZ
FONLARI
Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt hep
IŞİD’e karşı ABD öncülüğünde kurulan koalisyonun üyeleri, değil
mi? Evet öyle. Ancak Batı istihbaratı, IŞİD’e el altından
giden paranın yine bu ülkelerdeki bazı petrol zengini köklü Arap
ailelerinden geldiğinden kuşku duyuyor.
Çünkü zaten petrol ve gaz üretimi dışında çok kırılgan yapılara
sahip bu ülkelerin yönetici sınıfları Irak ve İran’ın güçlenmesini
istemiyorlar; geçmişte Irak’ın Kuveyt’in işgali, İran'ın Körfez
trafiğini, dolayısıyla petrol ihracatını engellemesi gibi örnekleri
hatırlıyorlar.
Irak ve İran’ın, tercihan ikisinin birden fazla güçlenmesine engel
olacak her faaliyete destek olma eğilimindeler. İran’ın nükleer
programına karşı İsrail’den yana tutum aldıklarını unutmamak
gerekiyor.
Dolayısıyla IŞİD’e akan yasadışı Körfez fonları, aslında birgün
kendilerini de devirmeye ant içmiş bu örgüte ideolojik
sempatilerinden çok, güncel siyasi çıkarları için elverişli bir
araç olduğunu düşündüklerinden akıyor. Ortaya çıkan mezhep ve
kavim savaşları görüntüsü altında kapkara, karmakarışık bir
ilişkiler ağıdır. IŞİD işte biraz da bu yüzden kısa zamanda bitecek
bir macera gibi görünmüyor.