IŞİD-Kürt savaşında 2015'te neler olacak?
Abone olBölgeyi çok yakından izleyen Celal Başlangıç ve Cengiz Çandar IŞİD ile Kürtler arasındaki savaşın en kritik cephesi olan Kobani'deki son durumu yorumladı.
Kobani'de IŞİD'in üç taraftan başlattığı taarruzun 4.
ayında bölgeden gelen haberler haftalardır rüzgarın döndüğüne ve
IŞİD'in bölgedeki Kürt savunma gücü YPG karşısında gerilemeye
geçtiğine işaret ediyor.
Çeşitli kaynaklar bugün Kobani'nin yüzde yüze yakınının artık bölgedeki YPG güçlerinin denetiminde olduğunu doğruluyor.
Bunu neler izleyebilir? 2015 yılına girerken bu gelişme IŞİD, Kürtler, Ortadoğu, Türkiye ve bölgeyle yakından ilgili Batılı güçler açısından neleri değiştirdi? Yeni yılda askeri ve siyasi planda neler beklenebilir?
BBC Türkçe servisinden Kumru Başer bölgeyi çok yakından izleyen
iki gazeteci-yazar, Celal Başlangıç ve Cengiz
Çandar'la konuştu.
'IŞİD Kürtlere çarptı'
Celal Başlangıç, "Kobani direnişinin en önemli etkisi nedir?" sorusunu "IŞİD'in inişe geçtiği süreç başladı" diye yanıtlıyor.
"Amerikan hava saldırıları başlayana kadar 37 gün Kobane sadece YPG'li savaşçıların güçleriyle çok dar olanaklarıyla direndi. IŞİD'in çok ağır silahları vardı. Orası çok düzlük bir alan olduğu için önce ağır silahlarla çok rahat yürüdüler. O ilk dönemde YPG'lilerin elinde bir tane tanksavar bile yoktu, anti tank mayınlar yoktu. Zaten gelenler sayısal olarak çok üstündü. Yani orda bin-binbeşyüz YPG savaşçısı varken, öbür tarafta IŞİD aşağı yukarı dört bin kişiyle yüklenmişti. İşte bunlara rağmen kırılamayan direniş IŞİD'in kırıldığı nokta oldu. Bütün psikolojik üstünlüğünü de kaybetti. Zaten sonra Şengal'de de gerilemeye başladı. Yani Kürt güçlerine çarpması, IŞİD için inişe geçtiği bir süreç olarak değerlendirilebilir."
Kobani kentinin hemen tamamının artık yerel Kürt savunma gücü YPG ve kadın milisleri YPJ tarafından kontrol edildiği konusunda bütün kaynaklar hemfikir. Ama bundan sonra neler olabilir? Kobani'nin 300 civarında köyü var. YPG buraları hızla geri alabilir mi?
IŞİD hızla atılabilir mi?
Başlangıç, "Orayla yaptığım görüşmelere dayanarak söylüyorum, ilerledikçe arkada kalanlar oluyor. İleriye doğru bi hareket ancak kentin tümüyle temizlendiğinden emin olunca olabilecek gibi görünüyor. Tabi ordaki savaşçılar da çok yoruldu. Eğer IŞİD'in arkasından gelen destek tümüyle kesilirse, bu iş tamamen bitecek. Oralardaki çatışmalar durdukça bu tarafa güç aktarıyorlar. Arkalarında geniş bir alan var, hayli askeri malzeme yığınağı var ve militan değiştirmeleri kolay oluyor. Bir yandan da belli Arap aşiretlerinden hala destek alıyor. Kürt köylerinin yağmalanması karşılığında belli aşiretlerle pazarlıklar yapıyor ve bunları 'kendi halkı' haline getirmeye çalışıyor. Bu yüzden çabuk çözülmesi kolay değil çünkü üç tarafı IŞİD'le çevrili bir Kobane'den bahsediyoruz. Bir tek dördüncü tarafı Türkiye'nin Mürşitpınar sınır kapısı ki orası ciddi olarak sorunlu bir kapı. Peşmerge dışında askeri yardım gelmedi ve başka kolaylıklar da sağlanmıyor, hatta zaman zaman IŞİD'in Türkiye'den aktarma yaparak kapıya yüklendiği yolunda ciddi kuşkular da var. Yani şu anda ikmal kanalları çok kapalı değil" diyor.
Celal Başlangıç, IŞİD'in aslında Suriye'de Esad güçleriyle hiç çatışmadığını bütün savaşı başka muhalif güçlere ve Kürtlere karşı verdiğine dikkat çekerek, Suriye hükümet güçlerinin IŞİD'e karşı bir harekata girişip girişmeyeceğinin de bu yıl bölgede önemli belirleyicilerden biri olacağını söylüyor.
'Kırsalda tutunamazlar'
Cengiz Çandar bundan iki ay kadar önce Erbil'de IŞİD'in gerilemeye başladığı belli olduğunda Kobani'de oluşturulan öz yönetimin Eş Başkanı Enver Müslim ile görüştüğünde aynı soruyu sormuş: Kobani kırsalı hangi hızla temizlenebilir?
Aldığı cevabı şöyle aktarıyor:
"Enver Müslim bana IŞİD'in örgütsel yapısı itibariyle kırsal alanlarda varlığını sürdürmesinin çok güç olduğunu ve Suriyenin o bölgesinin topoğrafik açıdan da IŞİD'in küçük yerleşim birimlerinde köy ve mezralarda barınmasına imkan vermediğini o yüzden gerek yapısal özellikleri gerekse askeri zihniyeti bakımından şehirlerin ele geçirilmesine çok ihtiyaç duyduğunu söylemişti. Sanırım bu doğru bir tespit. Bugün Kobani'nin yüzde yüzüne yakınının temizlenmesi gibi bir durum söz konusuysa, Kobani çevresindeki alanların da IŞİD'den temizlenmesi süreci başlayacak demektir."
Çandar'a göre de Kobani direnişi IŞİD açısından büyük bir stratejik kayıp gibi görünüyor.
"IŞİD açısından bakıldığı zaman, 4 aya yakın kuşatma altında bulunup gerilemek zorunda kalması, adeta halının tekrar geriye sarılarak toplanması gibi askeri açıdan; bunun siyasi sonuçları da var tabii." diyor.
'Kürtlerin ulusal tutkalı'
Çandar, Kobani'de IŞİD'e geçit verilmemesinin asıl Kürtler açısından yarattığı sonuçlar bakımından çok önemli olduğunu düşünüyor:
"Kobani'nin en önemli yönü simgesel yönü aslında. Kürtler bakımından özellikle de PYD ve dolaylı olarak PKK bakımından. Ulus inşa ve giderek kendi öz yönetimlerini kurma süreci içinde Kobani'nin IŞİD'e gösterdiği direniş, Kürtler tarafından hiç de haksız olmayan bir şekilde bir destan gibi tanımlanarak bir ulusal kimlik tutkalı haline getirildi. Kürtler derken burada Türkiye Kürtlerini dahil ederek söylüyorum. Çünkü Kobani'de savaşan YPG güçleri içinde önemli ölçüde Türkiyeli Kürt unsuru var ve bugün Türkiye'nin Kürtlerin yoğun yaşadığı il ve merkezlerinde Kobani'de hayatını kaybetmiş olan YPG'lilerin cenazeleri büyük törenlerle kaldırılıyor. Tabii Irak Kürdistan Bölge Yönetimi'nin peşmerge katkısıyla duruma müdahil olduğunu da düşünürsek, pan-Kürt alanda önemli simge haline gelen bir yönü var Kobani'nin."
Celal Başlangıç da, özellikle KDP-PKK ilişkilerinde son bir yıl içinde yaşanan değişime dikkat çekiyor:
"Daha bundan on yıl önce 2004 yılında PKK'ya karşı Barzani güçleriyle Türk ordusu birlikte operasyon yapıyordu. Şimdi biraraya geldiler. Mahmur'u tutan IŞİD'den temizleyen PKK oldu, 40 km. sonrası Erbil'di. Bir anlamda Kürdistan'ın başkentini koruyan güçler de PKK'lılar oldular. Peşmerge ile PKK güçleri aynı cephede savaştılar en azından. Burada ulusal birlik çizgisini yakaladılar. Hatta geçen gün Kandil'den de açıklama yapıldı. 'Eğer Güney Kürdistan Irak'dan bağımsızlığını ilan ederse biz PKK olarak buna sonuna kadar destek veririz' diye. Bu artık birliğin başka bir düzeyde devam edeceğini gösteriyor."
Bu birlik, Rojava'nın geleceğinde, bölgede hakim güç olan, PKK siyasi çizgisine yakın PYD'nin, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ndeki KDP çizgisindeki partilerle iktidar paylaşımını kabul ettiği Dohuk anlaşmasının nasıl hayata geçirileceği ile sınanacak.
'Yeni bir paradigma oluşturabilir'
Cengiz Çandar bu durumun en önemli sonuçlarından birinin "Kürt çıtasının yükselmesi" olacağını düşünüyor.
Bununla ne demek istediğini de, şöyle açıklıyor:
"Kürtler Kobani'deki başarıyla birlikte 'sahada' -altını çizerek söylüyorum- 'sahada' IŞİD'e karşı koyan bölgesel yerel güç olarak Batı dünyası ve ABD ile de ilişkilerini yeniden tanzim edecek şekilde önlerini açtılar. Bu ilişkiler özellikle Erbil-Washington arasında hayli ısınmış durumda; aynı şekilde PYD ile Washington arasında da ilişkiler bulunduğu biliniyor. PKK için durum, bundan öncesinden farklı değil ama PYD ile Washington arasındaki ilişkilerin bir zaman içinde PKK'ye kadar yaygınlaşması umutları en azından Kürt tarafında mevcut. Tabii bunun da doğal olarak sahada sonuçları olacak."
"Nerden baksak Ocak 2015 itibariyle Kobani'deki durumun, ABD'nin bölgedeki konumu, IŞİD'e karşı mücadelesi ve bölgedeki diğer aktörlerle, en önemlisi Kürt aktörlerle, Kürt aktörler içinde de PYD ve PKK'nin temsil ettiği siyasi çizgiyle ilişkileri bakımından, yeni sayfalar açma ve dolayısıyla yeni bir paradigma oluşturma ihtimali bir hayli yüksek gözüküyor."
Savaş anıtı olarak Kobani
Gerek Çandar gerekse Başlangıç, Kobani'nin bütün köyleriyle IŞİD'den kurtulması halinde ortaya çıkacak büyük bir soruna dikkat çekiyorlar.
Cengiz Çandar, "Kobani şu anda, 4 aya yakın süren savaş ve kuşatma neticesinde neredeyse tümüyle tahrip olmuş durumda. Nüfusunun tamamına yakını, birkaç bin savaşçı hariç, orayı terketmiş durumda. IŞİD tümüyle çıkarıldıktan sonra, tümü döner mi dönmez mi bilinmez ama, döneceği umut ediliyor. Kobani sakinlerinin evlerine barklarına geri dönmesi başlasa dahi nerede barınacakları büyük bir soru işareti. En önemlisi altyapı hizmetleri su elektrik, normal bir düzenin kurulması. Bunun da siyasi anlamı şu: Rojava'daki diğer iki Kürt özyönetimi Afrin ve Cezire kantonlarından farklı olarak Kobani'deki öz yönetim, neyin öz yönetimi olacak? Yani yöneteceğiniz alt yapı ve yönetilecek insan unsuru ortadan kalkmış. Bu çok ciddi bir insani mesele ve büyük bir uluslararası çaba ve işbirliğiyle, tamamiyle yeniden inşası gerekecek. 2015 yılında bu konudaki yeni durumlar cevabı aranan sorular da olacaktır." diyor.
Celal Başlangıç ise, "Yeniden bir Rojava kurmak gerekiyor orda. O yüzden bazıları, 'Zaten oranın mimarisi kötüydü, biz bunu aynen bırakıp yenisini yapalım, bu da bir savaş anıtı olarak kalsın' görüşünde" diyor.
Türkiye'deki barış süreci ve Kobani
Kobani'de olanlar, kuşkusuz Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor.
Celal Başlangıç, Kobani direnişinin PYD-PKK siyasi çizgisine verdiği gücün barış sürecindeki dengeleri alt üst ettiğini ve sürecin bir süredir bu yüzden tökezlediğini düşünüyor.
"Kobani'nin düşmesi Türkiye'nin elini güçlendirecekti, daha güçlü oturacaktı masaya. Ancak bırakın Kobane'nin düşmesini, PKK'liler Mahmur'dan Şengal'e kadar uzanan bir coğrafyada uluslararası kamuoyunda kabul de gören ciddi bir güç haline geldi. Ortadoğu'da şu anda belki tek silahlı seküler güç haline dönüştü. Tabii ki bu, Türkiye'deki sürecin de zorlanmasına yol açtı."
Cengiz Çandar ise, barış sürecinin son derece kapalı bir şekilde yürütülmesinden dolayı, süreçte tam olarak ilerleme sağlanıp sağlanamadığını anlamanın ve Kobani'nin süreç üzerinde ne oranda etkili olduğunu ölçmenin, şimdilik mümkün olmadığı görüşünde.