Daha geçenlerde, baraj inşaatındaki çatlaklar yüzünden baraj
kapakları patladı, bir işçi öldü, on işçi kayboldu…
Sonra beşinin cesedi bulundu…
Arama çalışmaları devam ediyor!
Aileleri kapı açık bekliyorlar, bir umut…
Yine birkaç gün önce, Eskişehir’de maden göçüğü oldu…
Bu sefer dört işçiyi kucakladı götürdü Azrail…
Biliyordu ölüm de, işçiydi onlar…
En çok onlar müsaitti kendisine, en çok onlardan götürebilirdi
yanında…
Giderken sonsuza…
Zaten daha müsait olanları nerede bulacaktı, nerede?
O da en çok buralarda kol geziyordu işte, işçilerin hayatının
hiç değerinin olmadığı bu ülkede!
Acıları taptazeyken daha onların, bu sefer Erzurum’da beş işçi
deniz bisikletiyle açıldı buz tutmuş göle…
Evet evet, deniz bisikletiyle!
Buzlara çarpan bisiklet alabora oldu…
Bağıra bağıra, göz göre göre, yardım çığlığı ata ata
gittiler…
Ölüme direnmedi değiller, direndiler…
Buzlara tutunup yardım istediler…
Ama ne fayda…
Buzlarla birlikte eridi, buz tutan umutlar da…
Daha onların acılarının buruşturduğu yüzümüz gülemiyordu
ki…
Ölümün volta attığı, durup mutlaka soluklandığı Tuzla
Tersanesinden geldi acı haber…
İki işçi de orada, “ihmal patlaması” nedeniyle öldü…
Pisipisine ölürler işçiler bizim ülkemizde…
Öylesine işte…
Hani kahredercesine…
twitter.com/nsrnylmz