İşçiler Gökkuşağı'nı örnek aldı
Abone olTez-Koop iş sendikası 2 nolu şubeyi işgal eden işçiler Gökkuşağı Hareketi'ni örnek aldıklarını söylediler.
24 Eylül 2010 tarihi itibariyle -yani bugün- Tezkoop-İş 2 nolu
şubesine üye işçiler kendi sendikalarına el koyma gereği duydular
ve şube yöneticileri hukuk tanımamakla suçladılar.
Tezkoop-İş 2 nolu şubesine üye işçiler “işgal” nitelemesine
katılmıyorlar. Üyesi oldukları ve zaten kendilerine ait olan bir
sendikanın işgalinin mümkün olmadığını ve de işgal olarak
tanımlanmasının da doğru olmadığını söylüyorlar.
Mecidiyeköy’de bulunan Tezkoop-İş 2 nolu şubesine giriş sırasında
sendika çalışanı Elvan Demircioğlu tepki göstererek “ben
burada tek başıma ve kadınım, 50 kişi ile birlikte nasıl içeri
giriyorsunuz” dedi. İşçiler kendisi ile bir sorunlarının olmadığını
belirterek “gerginlik yaratma” dediler.
Sendikanın ana bina kapısında “2 nolu şube” yazarken, şube
kapısının girişinde “5 nolu şube” ibaresinin asılı olduğu
gösterilerek dikkat çekildi. Sendika genel merkezi ve “sahte” diye
niteledikleri 5 nolu şube yöneticileriyle bir hukuksuzluk
yapıldığını dile getirdiler. 2 nolu şube başkanı olan ve sahte bir
belge ile genel merkezce görevden alındığını söyleyen Hulusi
Uğurcan; “ihraç edilmemde kullanılan belgenin sahteliği hukuken
açığa çıktı ve göreve iade edildim” dedi. Uğurcan;” işverenler bile
haksız yere işten attığı işçiyi yasalar gereği işe geri almak
zorunda kalıyorlar, ama bunlarda en temel hak ve hukuk etiği bile
yok” dedi. Uğurcan ayrıca; “bir sendika şube başkanı toplu iş
görüşmesi yaptığı işverenlerden kendi kurdurduğu şirkete ihale
isteyebilir mi?” diye sorarak, “ahlaksız, hukuksuz ve sahte şube
başkanının yaptığı budur” dedi. Uğurcan’ın konuşmasında vurguladığı
dikkat çeken bir husus da “resmi olarak sendika üyesi bile olmayan
birine yıllarca nasıl şube başkanlığı yaptırılır?” sorusuydu.
“İtiraz ve tepkilerimiz sonrasında ancak yıllar sonra şube
başkanlığı yaptığı sendikaya üye olma gereği duydu” dedi.
Uğurcan’ın konuşmasında yer alan ve kendi sendikalarına el koyma
gereği duyduran sözler ise şunlar; “Göreve iade kararının
mahkemeden çıkacağını anlayan Tezkoop-İş genel merkezi yasal
olmayan yollardan 5 nolu şubeyi kurarak hukuksuzluğuna devam etti.
Böylece mahkeme kararını uygulamasına gerek kalmayacağını düşündü.
Üyelerini bu şubeye aktardı. Başkanı olduğum 2 nolu şubenin fiilen
içini boşalttı. Sendika ana binasının girişinde ki 2 nolu şube
tabelası ile şube girişindeki 5 nolu şube tabelasının ortaya
koyduğu rezalet ve ahlaksızlığın nedeni de bu…”
Tezkoop-İş 2 nolu şubesine üye işçilerin kendi sendikalarına el
koymalarından sonra işçilerle görüştük. 2 nolu şubenin camlarına
protesto pankartları asıldı. 24 Mayıs 2010 tarihindeki Türk-İş 1.
Bölge binasını hatırlatan görüntüler vardı. Asılan pankartta ise
“Sendikalar İşçilerindir / Atanmış – Taşeron – İşbirlikçi
Sendikacılara Hayır! / İşçiler Sendika Yönetimine” yazıyor. Sıcağı
sıcağına yaptığımız bir görüşmede “ne için buradasınız ve amacınız
nedir?” diye sorduk ve Hüseyin Yüksel özetle şunları söyledi:
Sendikalar İşçilerindir diyoruz. Bu nedenle buradayız …
Seçilerek değil de atanarak sendikaların yönetim koltuklarına
kurulan bürokrat sendikacılara karşı mücadele ediyoruz. Bu bir
soyutlama ifade değil ve bizzat kendi sendikamızda yaşamakta
olduğumuz bir olgu. Seçilmişler tasfiye ediliyor ve yerine
atanmışlar getiriliyor. Atanmış Sendikacılara Hayır demek için
buradayız…
İşçi ve emekçilerin başına bela olan taşeron çalışma sistemi bir
sendikacı anlayış olarak da karşımıza çıkıyor. Taşeron
sendikacılara karşı mücadeleyi kararlı bir şekilde yükselteceğiz.
Bunu yapmak zorundayız. Burada bulunmamızın sebeplerinden birisi de
budur: Taşeron Sendikacılara Hayır diyoruz…
Sendikalar açık ve şeffaf olmalıdır ve işçiler tarafından her
safhada denetlenebilir bir işlerliğe sahip olmalıdır. Sendikalar
ancak bu yolla işçilerin kendi örgütleri halini alabilir. O zaman
da, kapalı kapılar ardında işverenlerle işbirliği yaparak işçileri
satan sendikacıların oturabileceği rahat bir saltanat koltuğu falan
kalmaz. Toplu iş görüşmesi yaptığı işverenden kendi şirketine ihale
isteyen bir sendika başkanımız var. Böylesi bir sendikacı işçilerin
hakkını koruyup çıkarını gözetebilir mi? İşveren İşbirlikçisi
Sendikacılara Hayır demek için burada, sendikamızdayız…
Sendikamıza sahip çıkma kararlılığındayız. Hiçbir spekülasyon,
hiçbir tehdit, hiçbir baskı bizim kararlılığımızı kıramayacak.
Üyeleri olarak sendikamıza sahip çıkacağız ve İşçiler Sendika
Yönetimine şiarını yükselteceğiz
Bizim mücadelemiz de, tıpkı Hava-İş Sendikası’nın alnı ak
muhalefeti olan Gökkuşağı Hareketi’nin mücadelesinden farklı bir
şey değil; işçilerin yönettiği, demokratik, şeffaf, temiz
sendika…
TEKEL direnişçilerinin mücadelesi özelleştirmelere, 4 C’ye ve
güvencesiz çalışma koşullarına karşı olduğu kadar, Türk-İş ve Tek
Gıda-İş Sendikasının başında bulunan sendika ağalarına karşı da bir
mücadele niteliğini almak zorunda kalmıştır. Bizim mücadelemizin
çizgisi de budur. O nedenle, TEKEL işçileri ile birlikte 1 Mayıs
2010 tarihinde Taksimdeki işçilerin kürsüsüne tabandan gelen güç ve
enerjimizle bizzat sahip çıktık. Mustafa Kumlu gibi hükümet yanlısı
ve işveren işbirlikçisi sendika ağalarını işçi sınıfının
kürsüsünden püskürttük. O nedenle, TEKEL işçileri ile birlikte 24
Mayıs 2010 tarihinde Türk-İş 1. Bölge binasına giderek “Hakları
İçin Mücadele Eden İşçiler Burada Konfederasyonlar Nerede?”,
“Sorumsuz Türk-İş Yönetimi ve Mustafa Kumlu İstifa” dedik. Üç gün
boyunca Türk-İş 1. Bölge binasında açlık grevi yaptık. O nedenle,
TEKEL işçileri ve direnişteki diğer işçilerle birlikte, kendi
aldığı kararı bile hayata geçirmekten aciz Türk-İş yöneticilerine
rağmen, 26 Mayıs Genel Eylemini Taksim’e yürüyerek gerçekleştirdik.
Türk-İş Genel Merkezi önündeki mücadelelerinde gerek 1 ve 2 Nisan
tarihinde, gerekse de 2 ve 3 Temmuz tarihinde TEKEL işçileri ile
beraberdik. Şimdi de aynı nedenlerle buradayız ve kendi sendikamıza
sahip çıkıyoruz…
Sınıf mücadelesi sendika ağalarına karşı verilecek mücadeleden ayrı
düşünülemez. Sendikalarımızı sarıp kuşatan bu asalaklardan
kurtulmak zorundayız. İşte bu nedenle buradayız ve sendikamıza
sahip çıkıyoruz…
Atanmış, taşeron, işbirlikçi bürokrat sendikacılara sendikal
alanları boş bırakmayacağız…
Bizler kendi sendikamıza işgal için değil sahip çıkmak için ve
alnımızın akı ile geldik. Gökkuşağı Hareketi’nin kullandığı o güzel
ifadeyi de gönül rahatlığı ile dile getirebiliriz: Yaşasın Alın
Aklığı Kardeşliğimiz…”
Tezkoop-İş 2 nolu şubede mücadele sürüyor ve işçilerin bir basın
açıklaması yapacağı da açıklamalar arasında
İlgili link: Gökkuşağı
hareketi nasıl doğdu?