İrtica için PKK'yla işbirliği önermiş
Abone olEmekli Tuğgeneral Süha Tanyeri'den ele geçirilen notlardaki planlar insanın kanını donduruyor.
Balyoz darbe planı davasının sanıklarından emekli
Tuğgeneral Süha Tanyeri'den ele geçirilen notlardaki planlar
insanın kanını donduruyor. İddianamede Tanyeri'nin, irticayla
mücadele için PKK'yla işbirliği tezi geçiyor...
Tanyeri, el yazısı notlarında öncelikli hedef olarak gördükleri irtica ile mücadele için PKK'yla işbirliği yapılması gerektiğini belirtiyor. Tanyeri, iddianamenin 953. sayfasında yer verilen "Süha Tanyeri Defteri Plan Semineri Hazırlık Notları" adlı dosyada, "Bölgede PKK-KADEK ile işbirliği yapacak kişiler önceden tespit edilmelidir." ifadelerini kullanıyor. Süha Tanyeri, notlarında birinci tehdidin irtica olduğunu iddia ediyor.
İrticai faaliyetlerde bulunan kişilerin yanı sıra bölgedeki basın yayın organlarının, kurumların tespit edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca halkın günlük ihtiyaçlarının belirlenmesi, çalışmaların çok gizli yapılması gerektiğini kaydediyor.
Tanyeri, sıkıyönetim ilanı halinde sivil
kişilerle irtibat kurulması, sıkıyönetim bildirilerinin anlaşılır
olması gerektiğini belirtiyor.
"Süha Tanyeri Konuşma El Kartları" adlı dosyada
ise ülkeyi sıkıyönetime götürecek senaryoyu kaleme almış:
"... 22 Şubat 2002 tarihinde İzmit'te bir grup ilköğretim okulu
müdürü ve öğretmenleri çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında türban
ve başörtüsü yasağını protesto etmeye yönelik kanunsuz bir yürüyüş
yapmaya teşebbüs etmiştir... Başlangıçta yürüyüşün önlenmesi için
alınan tedbirleri müteakip meydana gelen olaylar giderek büyümüş,
emniyet güçlerinin olaylara müdahale etmede gecikmiş olması, bazı
bölgelerde ise müdahale etmeyerek pasif destek vermesi nedeniyle
pek çok işyeri tahrip edilmiş ve iki gün içinde 25 kişi ölmüş,
yaklaşık 500 kişi de yaralanmıştır.
(7) İstanbul Fatih'te 28 Şubat 2002 tarihinde aşırı dinciler
tarafından Atatürkçü düşünceyi savunan dernek binalarına yapılan
saldırı sonucunda çıkan çatışmalarda çok sayıda bina ve işyeri
tahrip edilmiş, olayların İstanbul genelinde yayılması sonucu 30'un
üzerinde insan ölmüştür. Kentteki pek çok mağaza ve ev
yağmalanmıştır. Can derdine düşen halk, orduya ait kışla ve
jandarma karakollarına sığınmıştır. İstanbul'un birçok semtinde
sokak çatışmaları her gün vuku bulmaktadır. İstanbul genelinde halk
sokağa çıkamaz hale gelmiştir, işyerleri ve birçok alışveriş
merkezlerine yönelik yağmalama olaylarının artış göstermesi
nedeniyle esnaf kepenk kapatmak zorunda kalmış ve birçok zaruri
gıda maddesi ... temininde zorluklar yaşanmaya başlanmıştır.
Yetkililer tarafından İzmit ve Adapazarı'nda da gerilimin oldukça
yükseldiği dile getirilmiştir. Bu olaylar üzerine Bakanlar Kurulu
Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiyesi ile sıkıyönetim ilan etmiş ve
karar Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı gün TBMM onayına
sunulmuştur. Ancak TBMM'de üye yeterli sayısına ulaşılamadığı için
sıkıyönetim kararı onaylanamamıştır."
Tanyeri'nin notları arasında 12 Eylül
öncesi ve sonrasında sıkıyönetim komutanlığı tarafından yayımlanan
bildiriler yer alıyor. 12 Eylül'le bu kadar ilgilenilmesinin neyin
hedeflendiğini gösterdiğini belirten savcılar, "Sıkıyönetim
sırasında hangi işlemlerin yapıldığı öğrenilmeye çalışılmıştır.
Yani kaba tabirle, şüpheliler o dönemden kopya çekmeye
çalışmışlardır." tespitini yapıyor.