İranın korkusuz fahişeleri
Abone olİran'da flört etmek bile yasak. Tahran'da ise herşey el altından yapılabiliyor. İşte İran'ın arka bahçesi...
İran'da flört etmek bile yasak. Ancak başkent Tahran sokaklarında karşılaştığımız iki fahişe, kırbaçlanmaktan korkmadıklarını ve işlerine devam edeceklerini söylüyorlar.
Gençler kuralları tanımıyor
İran'ın ultra muhafazakâr Cumhurbaşkanı Ahmedinecad, saçlarını gösteren kadınlara iki ay hapis cezası verileceğini açıklasa da, Tahran'da sosyal yaşam sınır tanımıyor. Gençler Tahran'ın Zemin Caddesi'nde flört ediyor, gizli ev partilerinde eğleniyor.
Flört yasak, fahişeler kaçınılmaz
İranlı fahişeler flörtün gizli saklı yaşandığı İran'ın vazgeçilmezlerinden. Tara (25) ve Nergis (28) üniversiteyi bitirdiklerini ama fahişelikten çok para kazandıklarını söylüyorlar. Tara, "Çocuk doğurursam Türkiye'ye gelirim," diyor.
Otomobilde flört
Sosyal yaşam deyince İran'da ilk akla gelen yer Zemin Caddesi. Gençlerin açıkça flört edebildikleri tek yer burası. Kızlar ve erkekler otomobillerinin camından birbirlerine telefon numaralarını veriyorlar. Punk saç İran'da çok moda.
İran'da bir resmi bir de gizli hayat yaşanıyor
İran'ın ultra muhafazakâr Cumhurbaşkanı Ahmedinecad, saçlarını gösteren kadınlara hapis cezası verileceğini açıklasa da, Tahran'da sosyal yaşam sınır tanımıyor. Gençler, Zemin Caddesi'nde flört ediyor, gizli ev partilerinde eğleniyor. İranlı fahişeler ise flörtün bile gizli yaşandığı İran'ın vazgeçilmezi.
'Muta nikâhıyla çalışıyoruz'
İran'da bizi en çok şaşırtan şeylerden biri, tesadüfen karşılaştığımız fahişelerdi. Röportajı yaparken basıldık! Telefon çaldı. "Odanızda misafiriniz var mı" diye sordular. Biz odanın içinde kamera mı var paniği yaşarken aşağıya inip ifade vermemizi istediler
İran sokaklarında yürüyoruz. İranlı kadınlarla konuşuyoruz. Sonra o ikisi yanaşıyor kalabalığın arasından yanımıza. Birkaç soru soruyorlar. Gazeteci olduğumuzu öğrenince, daha genç olanı beni kenara çekiyor ve fısıldıyor: "Biliyor musun, biz fahişe olarak çalışıyoruz." Hayretle açılıyor gözlerim! Şaka mı bu? Hayır, biz İran'dayız. Ve öğleden sonra intihar komandocularının lideriyle, bir gün sonra da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Meşai'yle randevumuz var. En azından birkaç gün daha tutuklanmamamız ve sınırdışı edilmememiz gerek. Yanımızda ise İran Kültür Bakanlığı'nın bize "mihmandarlık" etmesi için zorla verdiği görevli! Ama bu kızlarla konuşmazsam ölürüm! İran gibi bir ülkede fahişe olarak çalışmak, yaşamak nasıl bir şey, merak ediyorum. Recmden, kırbaçtan korkmuyorlar mı, aileleri ne diyor, merak ediyorum! Yanımızda görevli varken onlarla konuşmamız mümkün değil. Cep telefonlarını alıyorum, akşam otelden aramak üzere... Mihmandarımız Türkçe bilmiyor! Bizim için Farsça-İngilizce çeviri yapıyor. Ne olur ne olmaz diye durumu Erkan'a (Sevenler) yine de kaş göz işaretleriyle anlatıyorum. İran Kültür Bakanlığı görevlisi mihmandarımızı atlatıp, dinleneceğiz bahanesiyle otele dönüyoruz. Numarayı çeviriyorum, Erkan da ben de çok heyecanlıyız. Gazetecilik hayatımız boyunca pek çok ilginç insanla konuşmuşuzdur ama bu kez başka. Gazeteye bir dizi hazırlamak için İran'dayız ve karşımıza kadınların saçlarını bile göstermelerinin yasak olduğu bir ülkede fahişelik yapan iki kadın tesadüfen çıkıyor. Ne yazık ki endişemizde haklı çıkıyoruz, çünkü ilk gece saatlerce beklememize rağmen ikisi de gelmiyor. Defalarca arıyoruz ama korktuklarını, otele gelemeyeceklerini söylüyorlar. İkna etmek için ne dediysek başarılı olamıyoruz. En sonunda, ertesi gün otelde bizimle buluşacaklarını, ama röportaj için söz veremeyeceklerini söylüyorlar. Bir gün sonra otelin lobisindeyiz. Ve 45 dakika gecikmeyle ikisi de otelin kapısından içeri giriyor. İddialı güneş gözlükleri, dar pantolanları ve aşırı makyajları yüzünden herkes onlara mı bakıyor ne? Yoksa biz korkudan öyle olduğunu mu zannediyoruz. Telefondakinin aksine bu kez onlar rahat, biz tedirginiz. İran gibi bir ülkede iki yabancı gazeteci, fahişelerle otelde buluşmuşuz. Ya bizi de kırbaçlarlarsa!
ODAYA ÇIKIYORUZ
Biz gazeteci değil miyiz, belli ki röportaj yapıyoruz! Kızlar bizimle konuştukça röportaja ikna oluyorlar. "Biz fotoğraf çekilmeden, sadece size bilgi vermek istemiştik," diyor genç olan. Bu arada adını ve yaşını öğreniyoruz: Tara 25 yaşında! Nergis ise 28. Tara bilgisayar mühendisliği mezunu, iyi İngilizce konuşuyor ve Nergis'in söylediklerini de bize o çeviriyor. Aralarında bir süre tartıştıktan sonra bize dönüp "Tamam, röportajı yapacağız, fotoğraf da çektireceğiz ama gözlüklerimizi takarız, gerçek isimlerimizi de yazmazsınız," diyor. Tabii ki kabul! Kayıt cihazını açıp röportaja başlıyoruz. Sorular karşısındaki rahatlıkları bizi de şaşırtıyor. Türkiye'de karşılaştığımız fahişeler genellikle bu işe mecbur bırakılmış, borçlandırılmış, kendini bir daha kurtaramamış insanlar. Tara ve Nergis ise üniversite mezunu ama aldıkları maaşlardan memnun olmadıkları için kendi istekleriyle ve sadece daha fazla para için fahişelik yapan kadınlar. Röportajı bitirdikten sonra fotoğrafları çekmek için odaya çıkmaya karar veriyoruz. Planımız şu: Erkan önceden kendi odasına çıkacak. Ben de arkadan kızları alıp yukarı, kendi odama götüreceğim. Çünkü İran'da bir erkeğin bir kadınla otel odasına çıkması yasak! Yani biz öyle sanıyorduk, çünkü bir kadının da başka kadınla otel odasına çıkması yasakmış! Tara ve Nergis'le asansöre binip odaya çıkıyoruz. Odaya girer girmez ikisi de soyunmaya başlıyor. Halbu ki böyle bir şey konuşmamıştık. "Fotoğraf için," diyor Tara. "Böyle çekmek istersiniz herhalde." "Tabii ki" diyorum ben de. Erkan'ı arayıp odada olduğumuzu söylüyorum.
ELİF KORAP
Sabah