İran'da nükleer tesise sabotaj şüphesi
Abone olBir İranlı yetkili, bir nükleer tesise sabotaj girişimiyle ilişkili olarak dört kişinin tutuklandığını söylüyor.
Üst düzey bir İranlı yetkili, bir nükleer tesise sabotaj girişimiyle ilişkili olarak dört kişinin tutuklandığını söylüyor.
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı'nın bu dörtlünün bir süredir izlenmekte olduğunu söylediği bildiriliyor.
Ali Ekber Salihi bu kişilerin suç üstü yakalandığını söylüyor.
Salihi ne tutuklananların isim ve milliyetlerini ne de hangi tesisin hedef alındığını açıkladı.
Açıklama İran'ın Batı ile nükleer konulu gerilimini çözme umutlarının belirdiği bir döneme rastladı.
İran'ın yeni devlet başkanı Ruhani ABD Başkanı Obama ile tarihi bir telefon konuşması yaptı.
Bu, iki ülkenin liderleri arasında 30 yıldan uzun bir süre sonra yapılan ilk görüşme oldu.
Hamaney'den destek
İran'ın dini lideri Hameney de konuya ilişkin girişimleri desteklediğini bildirdi.
Hamaney "Hükümetin diplomatik çabalarını destekliyoruz ve ziyaretine önem atfediyoruz" dedi.
Dini lider bununla birlikte ziyaret sırasında yaşananlardan bazılarının "uygunsuz olduğunu" söyledi.
İran'ın, nükleer programı konusunda BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ve Almanya'yla yürüttüğü görüşmelere 15 Ekim'de devam edilecek.
Ruhani bu görüşmede bir plan sunacaklarını açıklamıştı.
İran, nükleer programı nedeniyle uygulanan ambargoların kaldırılmasını istiyor.
Nükleer silah peşinde olduğu iddialarını reddeden Tahran, uranyum zenginleştirme programının elektrik enerjisi üretme amaçlı olduğunu söylüyor.
İngiliz gazetesi Independent on Sunday de bugünkü nüshasında, İranlı nükleer bilimcileri kimin öldürdüğünü sorgulayan bir yazıya yer veriyor.
Yazıyı gazetenin Ortadoğu uzmanı yazarlarından Patrick Cockburn kaleme almış.
Bu örgüt 2001 yılından beri şiddet eylemlerini terkettiğini iddia ediyor.
Cockburn ise örgüt elemanlarına İsrail istibaratı tarafından eğitim verilip, İran içi operasyonlarda kullanıldıklarının iddia edildiğini yazıyor.
Yazar, örgüt yetkililerinin İsrail ile ilişkileri inkar ettiğini ancak İsrailli yorumcuların bu ilişkiyi doğruladığını belirtiyor.
Cockburn bu örgütün yanısıra PEJAK ve bazı militan Sünni grupların da İran'da faaliyet gösterdiğini yazıyor.
Yazara göre bu gruplar da gerek finansal gerek taktik gerekçelerle dış güçlerle farklı düzeylerde işbirliği içinde olabiliyor.