İran'a yönelik baskı artıyor
Abone olUluslararası Atom Enerjisi Ajansı'ndan 2 üst düzey yetkili görüşmelerde bulunmak üzere İran'a gitti.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'ndan 2 üst düzey yetkili
görüşmelerde bulunmak üzere İran'a gitti. BM'ye bağlı çalışan
Ajans, İran'ın, Uluslararası Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme
Anlaşması'nın ek protokolünü imzalamasını ve tüm nükleer
tesislerine girerek sınırsız inceleme yapma yetkisine sahip olmak
istiyor. Reform yanlılarıyla muhafazakarlar arasında görüş
ayrılıkları sürerken, Tahran yönetiminin tutumunun ne olacağı hala
belirsiz. İran'a yönelik uluslararası baskı ise artıyor. "Yabancı
baskılara boyun eğmek İran İslam Cumhuriyeti'nin sonunun başlangıcı
olacaktır." Bu uyarı, katı muhafazakarlardan, Tahran'da yayımlanan
Kayhan Gazetesinin Genel Yayın Müdürü Hüseyin Şariatmadari'den
geldi. Şariat Madari ve aynı siyasi çizgideki arkadaşları, İran'ın,
Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'ndan çekilmesini
istiyor. Çünkü Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı İran'ın, bu
anlaşmanın ek protokolünü de imzalayarak, tüm nükleer tesislerde
sınırsız ve serbest kontrollere izin vermesini talep ediyor. Ek
protokol, 2 kişilik Ajans heyetinin bugün başlayan görüşmelerinin
de gündeminde. İran'ın nükleer programındaki gerçek niyetini
açıklığa kavuşturmak isteyen Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı
bunun için ekim ayı sonuna kadar süre tanıdı. ULUSLARARASI BASKI
ARTIYOR Bu süre içinde sorunun giderilememesi durumunda İran,
uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmediği suçlamasıyla BM
Güvenlik Konseyi'ne havale edilecek. Ancak şimdiye kadar bağlayıcı
sözler vermekten kaçınan Tahran yönetiminin tutumunda bir
değişiklik yaşanması beklenmiyor. İranlı yetkililer, haftalardır
yaptıkları açıklamalarda ek protokole temelde karşı olmadıklarını,
ancak dayatmalara da boyun eğmeyeceklerini belirttiler. Tahran bu
konuda kumar oynuyor. Çünkü Irak Savaşı'ndan farklı olarak,
karşısında geniş bir uluslararası cephe bulunuyor. ABD'deki
geleneksel molla rejimi karşıtlarından, İsrail'e ve Avrupalılara
dek. Irak Savaşı'nda ABD'ye destek vermeyen Avrupalılar, İran'ı,
işbirliğine yanaşmaması durumunda siyasi ve ekonomik yaptırımlarla
tehdit etti. Şimdiye kadar Tahran'ın en yakın müttefiki olan ve
İran'ın nükleer tesislerini geliştirmesine teknik yardımda bulunan
Rusya da şimdi Tahran'a katı davranmaması uyarısında bulundu ve
hatta bu sefer İran'daki projelerini durdurabileceği mesajını
verdi. Rusya'nın bu dönüşünün arkasında şüphesiz ABD'nin ikna
sanatı yatıyor. Ancak Rusya'yı rahatsız eden bir başka nokta,
İran'ın nükleer açıdan tek başına ayakta duracak duruma gelmeye
başlaması ve Moskova'nın İran'ın faaliyetlerini kontrolde
zorlanmaya başlaması. İran daha aylar öncesinde kendi uranyum
yataklarını değerlendirmeye başladığını açıklamıştı. TAHRAN
TUTUMUNU NETLEŞTİREMEDİ Ajans müfettişleri rutin kontrollerde iki
kez zenginleştirilmiş uranyum izlerine rastladı. İran bunların
ithal edilen aletlerden geriye kalan artıklar olduğunu, dolayısıyla
sorumluluk üstlenemeyeceğini belirtti, ancak uluslararası alanda
şüphe ve güvensizliğin artmasını önleyemedi. İran tarafında
tartışmalar ise yoğun bir şekilde sürüyor. İran'ın dini lideri
Ayetullah Ali Hamaney'in çevresindeki muhafazakarlar katı çizgiyi
temsil ediyor. Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin etrafında
toplanan, ancak arkalarındaki büyük halk desteğine rağmen iç
politikada güçsüz durumdaki reformcu kanat ise uzlaşmaya hazır
görünse de pek yurtsever görünmeyen böyle bir davranışın halk
arasında yanlış anlaşılacağı endişesiyle adım atmaya cesaret
edemiyor. Özellikle de 20 Şubat'taki meclis seçimleri öncesinde.
Tabii ki bu tartışmada bölgesel güçleri de gözardı etmemek gerekir.
Pakistan ve Hindistan yıllardır nükleer silaha sahip, Suudi
Arabistan'ın nükleer silah satın almak istediği söyleniyor. İsrail
ise zaten uzun süredir nükleer güç. Dolayısıyla özellikle Avrupa
ülkelerinden gelen uyarılar İran'da hiç iyi karşılanmıyor. Tahran
yönetimi, İsrail'in Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme
Anlaşması'nı hala imzalamadığını hatırlatarak, buna rağmen İsrail'e
karşı uluslararası topluluktan tek bir sesin yükselmediğini
belirtiyor.