İran'a 7 Ekim öncesi 23 milyar dolar! İranlı uzmana göre asıl hedef
Abone ol7 Ekim’den kısa süre önce Tahran’ın üç ülkede bloke edilen 23 milyar doları ABD tarafından serbest bırakıldı. İranlı uzmanlara göre iki ülke birbirini hedef gösterip kimyasal güç haline gelme amacında.
İsrail’i, kuruluş yılı olan 1979'dan bu yana hedef ülke olarak
gösteren İran’ın Gazze’de devam eden soykurum girişimine
kayıtsızlığı devam ediyor.
Türkiye gazetesine konuşan İranlı uzmanlara göre bu kayıtsızlığın arkasında ABD, İsrail, İran üçgeninde birtakım gizli plan ve anlaşmalar yatıyor.
23 milyar dolar
İranlı Siyaset Bilimci Dr. Hamid Sefidgar, ABD’nin İsrail’e
karşı susması karşılığında İran’a 23 milyar dolarlık jest yaptığını
söyledi.
Sefidgar'a göre İran'ın daha önce bloke edilen Irak’taki 10 milyar
doları, Kore’deki 7 milyar doları ve Katar’daki da 6 milyarı doları
ABD tarafından tekrar kullanıma açıldı.
Bir diğer İranlı akademisyen Dr. Mehmet Rıza Heyet ise İran-ABD-İsrail üçlüsünün arka planda çok daha önemli anlaşmalar yaptığını ifade etti.
45 yıldır aynı yalan: İsrail'i yıkacağız
İran'daki üniversitelerde uzun yıllar siyaset bilimi dersleri
veren Dr. Hamid Sefidgar, ülkesindeki mevcut rejimin 45 yıldır
İsrail’i yıkacağını söylediğini belirterek, "Başta Hamaney ve Reisi
olmak üzere bütün yetkililere soruyorum; eğer bugün vahşet
karşısında adım atmıyorlarsa ne zaman harekete geçecekler? Biz 45
yıldır hemen her gün İsrail’e ölüm sloganları dinliyoruz. Ancak
siyonist soykırım başladığı günden beri söylem dozu daha da düştü.
Hatta Filistin halkı için savaşa girmeyeceklerini açık bir biçimde
deklare ettiler" dedi.
"Madem gelinen nokta bu ise 1979’dan beri İran’ın varlık sebebi olarak gösterilen İsrail’i yıkma tehdidi sadece bir göz boyamadan mı ibaretti?” diye soran Dr. Sefidgar’a göre Netanyahu’nun “Ayakta kalmak istiyorsanız susun” çıkışı sadece Arap ülkelerini değil İran’ı da kapsayan bir tehditti.
"Hedefte Türkiye ve sünni-İslam dünyası var"
Sefidgar, İran’ın nükleer güç olma gerekçesi olarak İsrail’i, İsrail’in ise İran’ı düşman göstererek bugünkü konuma geldiğine dikkat çekti. İslam dünyasının İran ve İsrail’in kimyasal silah üretimi konusunda yıllardır uyutulduğunu belirten İranlı akademisyen, "Her iki ülkenin kimyasal güç boyutuna gelmesinde birbirini hedef göstermesi çok büyük bir tuzaktı. Gerçekte ise ne İsrail için İran asıl hedef, ne de İran kimyasal silahlarını Batılı ülkelere ya da İsrail’e doğrultacak. Her iki ülkenin de hedefinde başta Türkiye olmak üzere Sünni-İslam dünyası var" diye konuştu.
Bu amacın ustaca gizlendiğni ve dikkatlerin başka yöne çekildiğini belirten Sefidgar, "Şu an mali jestler yanında ABD-İsrail-İran üçgeninde kimyasal üretim boyutu konuşuluyor. Yeni bir strateji belirleniyor. Birbirlerine dönük göstermelik birkaç cılız tepki ile birlikte hem İsrail hem de İran emeline ulaşacak ve bölgenin iki büyük tehdidi hâline dönüşecek" değerlendirmesinde bulundu