İran: Yeni cumhurbaşkanı Ruhani'yi bekleyen sorunlar
Abone olİran'ı uçurumun kenarından kurtarma, uluslararası yaptırımlara son verme ve artan enflasyonu kontrol altına alma vaadi ile cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Ruhani'yi ne tür sorunlar bekliyor?
İran'da cumhurbaşkanlığı seçimlerini reformculara verdiği ılımlı mesajlarla gündeme gelen din adamı Hasan Ruhani'nin kazandığı kutlama amacıyla yüzbinlerce kişi sokaklara döküldü.
Birçok kişi de mevcut cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın görev süresinin bitmesini "Güle güle Ahmedi" sloganıyla kutladı.
İran'da iki dönem tartışmalı seçimlerle cumhurbaşkanlığına gelen
Ahmedinejad'ın ülkeyi ekonomik yıkıma sürüklediğine ve dış dünya
ile ilişkilerinin bozulmasına neden olduğuna inananların sayısı bir
hayli fazla.
Ruhani ise İran'ı sekiz yıllık Ahmedinejad rejiminin taşıdığı uçurumun kenarından kurtarma, uluslararası yaptırımlara son verme ve artan enflasyonu kontrol altına alma vaatleri ile seçildi.
Fakat bu sözleri yerine getirebilecek mi?
Göreve başladığında Ruhani'yi bekleyen sorunlardan başlıcaları şunlar olacak:
Siyasi tutuklular
İranlılar açısından artan fiyatlar ve işsizlik büyük bir sorun olmakla birlikte, birçoğunun yeni cumhurbaşkanından en acil talebi siyasi tutukluların serbest bırakılması.
Ruhani'nin zaferi ilan edildiğinde yapılan sokak kutlamalarında atılan sloganlarda olduğu kadar, seçim kampanyası sırasında düzenlenen gösterilerde de bu talep öne çıkıyordu.
İngiltere'de yayınlanan Guardian gazetesinin verilerine göre bugün İran'da 800 siyasi tutuklu bulunuyor.
Bunlar arasında en çok bilinenler, son iki yıldır mahkemeye çıkarılmaksızın ev hapsinde tutulan muhalif Yeşil Hareket lideri Mir Hüseyin Musavi, eşi Zehra Rahnavard ve bir diğer muhalif aday olan Mehdi Kerrubi.
Siyasi tutuklular arasında çok sayıda gazeteci, avukat, insan hakları eylemcisi, blogcu ve feminist ile Hristiyan, Sünni ve Bahai din adamları da bulunuyor.
Ruhani, ilk otorite sınavını bunların serbest bırakılmasını sağlayıp sağlamayacağı konusunda verecek.
Siyasi tutukluların serbest bırakılması ayrıca mevcut siyasi baskıların son bulmasını ve İran'daki siyasi ortamın genişlemesini sağlayacak.
Dini lider ve muhafazakârlarla ilişkiler
Birçok konuda Ruhani'nin atacağı adımların çerçevesi, dini lider Ayetullah Ali Hamaney ile ilişkisine bağlı olacak.
Birçok önemli ve stratejik konuda son kararı İslamcı muhafazakarların lideri olan Hamaney veriyor.
Fakat Ruhani'nin kendisi de aslında liberal değil. Uzun zamandır önemli görevlerde bulunuyor ve sistemi tanıyor.
Ruhani bugün de güvenlik, dış ilişkiler ve nükleer program gibi hassas konularda yetki sahibi olan Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nde dini lideri temsil ediyor.
Ruhani'nin muhafazakarların desteğine ihtiyacı olduğu gibi, muhafazakarlar da Ruhani'nin rejimi içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtarmasına ihtiyaç duyuyor; zira uluslararası yaptırımlar ve yanlış ekonomik kararlar ülke içinde rejimin otoritesinin sarsılmasına neden oluyor.
Ruhani ile Hamaney'in birlikte çalışabileceği düşünülüyor.
Seçmenlerin değişim ve ılımlılık arzusuyla Ruhani'ye verdiği yetki, dini liderin izolasyoncu ve radikal politikalarına karşı büyük bir itiraz anlamı taşıyor.
Bu durum Hamaney'in konumunu epeyce zayıflatmış bulunuyor.
Ekonomi
Daralmakta olan İran ekonomisi bir süredir resesyonda. Resmi enflasyon oranı %30, gerçekte ise daha yüksek. Gıda maddelerindeki fiyat artışı %60'larda seyrediyor.
İşsizlik oranı %12 ve sürekli artıyor. Ekonomideki yanlış uygulamalar yanında da büyük yıkıma neden oldu.
Petrol ihracatına uygulanan ambargo nedeniyle ülkenin ana gelir kaynağı %65 azaldı.
Bankacılık alanındaki yaptırımlar da petrolden kazanılan dövizin ülkeye girişine engel olarak İran'ın dış ticaretine olumsuz etkide bulunuyor. Döviz sıkıntısı nedeniyle İran riyalinin değeri geçen yıl %80 oranında düştü.
Ruhani, ekonominin belli alanlarında daha iyi idareyi sağlayabilir. Zaten geçmiştekinden daha kötü idare pek de mümkün değil. Fakat İran ekonomisinin düzelmesi için yaptırımların kalkması gerekiyor.
Nükleer program
Seçim kampanyası sırasında televizyonda canlı yayınlanan tartışmalarda, İslamcı muhafazakarlar da dahil olmak üzere hemen hemen tüm adaylar, İran ile dünyanın güçlü ülkeleri arasındaki ele geçen fırsatları iyi kullanmadığı gerekçesiyle, cumhurbaşkanı adaylarından Said Celili'yi eleştirmişti.
%11 oy oranı ile seçimlerde üçüncü gelen Celili 2007'den bu yana İran'ın nükleer müzakerelerini yürütüyor.
Diğer adaylar Celili'yi, uluslararası müzakerelerde gelişme kaydetmeyerek İran'a daha fazla ambargo uygulanmasına neden olmakla suçladı.
Bu müzakerelerde nasıl bir yol izlenmesi gerektiği konusunda hükümetin üst düzey yetkilileri arasında bile derin ayrılıkların bulunduğu görülüyor.
Ruhani, İran'ın nükleer programını devam ettirmesi ve diğer ülkelere bu konuda güvence vermesinin mümkün olduğunu söylüyor. Ancak bu zor bir olasılık olarak değerlendiriliyor.
Fakat bunun yolunu bulması halinde dini liderin de desteğini alabilir. Aksi takdirde İran üzerinde savaş gölgesi dolaşmaya devam edecek.
Dış dünya ile ilişkiler
Ruhani'nin diğer sorunlara kıyasla bu konuda ağırlığını hissettirmesi daha kolay görünüyor.
Ruhani dış dünya ile ilişkileri geliştirme sözü verdi. Yıllarca İran'ın nükleer müzakerelerini yürütmüş, Batılı güçlerle üst düzey temasta bulunmuş biri olarak Ruhani geniş diplomatik tecrübeye sahip.
Ruhani, İngiltere ile ilişkilerin yeniden kurulmasını sağlayarak işe başlayabilir. İngiltere 2011'de Tahran'daki bir saldırı nedeniyle elçiliğini kapatmış, ardından Londra'daki İran elçiliğinin de kapatılması için emir vermişti.
ABD'nin Ruhani'nin seçilmesine ilk tepkisi, nükleer programı ve karşılıklı ilişkiler konusunda Tahran'a doğrudan görüşme teklifi götürmek oldu.
Tahran'daki mevcut zafer atmosferinde herşey mümkünmüş hissi yaygın.