İran polisi makyajını sildi
Abone olTahran Üniversitesi'nin cuma namazına katılan Sabah muhabiri İran kadın polisine yakalandı.
İran'ı dolaşan Sabah muhabiri Ece Koralp izlenimlerini
yazdı.
Tahran'da cuma namazı Tahran Üniversitesi'nde kılınıyor. Vaaz ABD
ve İsrail'le ilgili. Namaz kılanların ana sloganı "Nükleer
teknoloji bizim de hakkımız!".
İran'daki son günümüz. Cuma namazını görüntülemek için erkenden
yola çıkıyoruz. Tahran'da namaz tek bir yerde, Tahran
Üniversitesi'nde kılınıyor. Üniversite çevresindeki yolların çoğu
cuma namazı için kapatılmış. Çalışma iznimizi göstererek
üniversiteye yakın bir noktaya kadar gidiyoruz! Bize özel kart
veriyorlar ve her zamanki gibi Erkan'la yollarımız ayrılıyor!
Polis makyajımı sildi
Ben kadınlar bölümüne gidiyorum, Erkan ise erkekler. Namaz kılınan
yere geçtiğimde, nerede çalışabileceğimi gösteriyorlar. Kadınlar
cemaatinin tam
karşısına bir sandalye koyup oturabileceğimi söylüyorlar. Tuhaf bir
durum! Yüzlerce kadın namaz kılıp secdeye yatacak, ben de
karşılarında oturacağım! Rahatsız olup dolaşmaya başlıyorum. Bu
arada kadın şeriat polislerinden biri koştura koştura yanıma
geliyor. Bağıra çağıra bir şeyler söylüyor, sonra da elindeki ıslak
mendille gözlerimi, dudaklarımı siliyor! Varla yok arasındaki
makyajımı nasıl gördü anlayamıyorum. Cuma namazı televizyondan
naklen yayımlanıyor. Farsça konuşmaları anlamam için kulaklık
getiriyorlar. Simultane çeviriyi dinleyince kadınların neden
hepbirlikte ağladıklarını anlıyorum. Vaazın ilk bölümü Hz.
Hatice'yle ilgili. Hatice'nin katledilişinin acıklı hikayesini
dinleyen kadınlar, abartmıyorum hıçkırıklarla ağlıyorlar.
Reklam sloganı gibi
Sonra vaazın ikinci bölümü başlıyor. Bu bölüm daha çok mitinge
gelenlere yönelik bir propoganda konuşmasını andırıyor. Arada
paravan olduğu için erkekleri göremiyoruz ama sloganların sesi
kadınlar bölümünde de yankılanıyor. Oysa kadınlar sloganlara
katılmıyor. Namaza gelen erkekler, "Kahrolsun ABD", "İsrail yerin
dibine" ve tabii ki klasik olarak "Nükleer teknoloji hakkımız" diye
bağırıyorlar. Bu son cümle İran'da popüler bir reklam sloganı gibi.
Manalı manasız her yerde söyleniyor. Futbol maçında takımlarını
destekleyen taraftarlar, birden bire tezahuratı kesip "Nükleer
teknoloji hakkımz" diye bağırıyor, sonra kaldıkları yerden
tezahüratlarına devam ediyorlar!
Karısı namazda
Sloganlar bitince bu kez namaz başlıyor. En önde Cumhurbaşkanı
Ahmedinecad'ın karısını görüyorum. İran'da gelenek olduğu üzere
namaz kılarken o da beyaz bir çarşaf giymiş. Fotoğrafını çekmek
istiyorum, izin vermiyorlar. Çaresiz namazın bitmesini bekliyorum.
Biter bitmez yanına koşuyorum. Ahmedinecad'la röportaj yapmak
istediğimi ve yardım edip edemeyeceğini soruyorum. Ne yazık ki
söylediklerimi anlamıyor. Bu arada kadın polisler gelip beni oradan
uzaklaştırıyorlar.
İran'da çarşaf giydiğim tek yer!
İran'ın kadın spikerleriyle konuşmak için El Kevser devlet kanalına
gidiyoruz. Girmek kolay olmuyor. Kıyafetimi açık buldukları için
çarşaf giydiriyorlar.
İRAN'DA özel televizyon yok. 7 kanalın hepsi devlet televizyonu ve
aynı bölgeden yayın yapıyorlar. İran'ın anchorwoman'ıyla
röportajımız var! El Kevser televizyonundan içeri giriyoruz.
Mihmandarımız "Buraya girmek cumhurbaşkanlığına girmekten zordur"
diyor. Gerçekten de basın kartımızı, çalışma iznimizi 30 dakika
inceledikten sonra izni veriyorlar. Her zamanki gibi ben tek,
mihmandarımız (çünkü erkek) ve Erkan birlikte ayrı kapılarda içeri
giriyoruz. Daha doğrusu onlar giriyor, ben kalıyorum! Çünkü
üzerimde çarşaf yok! Kadın görevli kıyafetimin çok açık olduğunu
söylüyor! Çok mu açık? Türkiye'ye göre epey bir tesettür
içindeyim.
Üstelik saçlarım da görünmüyor! "Saçlar önemli değil", diyor kadın.
Bu sefer sorun, üzerimdeki tuniğin dizlerimde bitiyor olması. Oysa
ayak bileğime kadar uzanmalıymış! İyi de bacaklarım görünmüyor ki,
zaten tuniğin altında da pantolon var! Kadın görevliyi ikna
edemiyorum. Sonunda halime acıyor ve bana bir saatliğine bir çarşaf
(çadır) buluyor. İran'a geldiğimden beri ilk kez çarşaf giyiyorum!
Katayun Hacı Hüseyni 25 yaşında başarılı bir spiker. Üç yabancı dil
konuşuyor ve ülkenin her yerinde hayranları var. Huseyni'ye evlenme
teklif etmek için televizyona gelen hayranlarından biriyle biz de
karşılaşıyoruz ve şaşırıyoruz! Hüseyni yedi yıldır El Kevser'de
çalıştığını anlatıyor.
El Kevser'in eski adı ise Seher TV. Ancak kanal İsrail aleyhinde
yayın yapınca yurtdışında yayın iznini veren Fransa bunu iptal
etmiş. O nedenle de kanal ismini değiştirerek yeniden yayın hakkı
almış. Hüseyni üniversitede Fransız edebiyatı okumuş. Oysa hayali
hep kamera önünde olmakmış. O da bazı kanallara programlar
hazırlayarak işe başlamış. Dört yıldır haber bülteni sunuyor.
Hüseyni, "Ailem gurur duyuyor. İran'da tanınan biri oldum. Burada
çalışmanın bir zorluğu yok. Sadece iyice örtünmek zorundayım. Zaten
dindar biri olduğum için bu benim açımdan bir sorun olmuyor"
diyor
Haber: ELİF KORAP
Kaynak. www.sabah.com.tr