İran’ın uğradığı ambargolardan masum İran halkının mağdur
olduğunu en kuvvetli şekilde ifade eden ve bu haksızlığı
kabullenmeyeceğini bildiren ülkedir.
Tüm bunları yaparken ülkemizi ve siyasetçilerimizi takdir
etmekle birlikte, İran rejiminin kesinlikle Türkiye’ye yönelik
herhangi bir durumda böylesine kadirşinas olmayacağını, dayanışma
gerektiren günler geldiğinde yanımızda durmayacağını söylemiş ve
yazmış idik.
Barış Pınarı Harekâtı’nı gerçekleştirirken karşımızda duran
ülkelerden birisi de Soçi Mutabakatına taraf olduğu halde İran…
Türkiye ile ilgili yalan haberlerin, manipülasyonların kaynağına
bakınca İran’ı görüyoruz.
Harekata ilişkin çatlak seslere baktığımız zaman önemli bir
kısmının İran’dan geldiğine şahit oluyoruz.
İnsan hakları ihlallerinde bu ülke her zaman ilk sırada yer
alır. Suriye’de rejimin kanlı elleri olmuştur. Kimyasal
silahlarında izi vardır. Milyonlarca insan Suriye’den başta Türkiye
olmak üzere pek çok ülkeye sığınmak zorunda kalmışsa bunda elbette
İran’ın desteğinin payını da aramak lazımdır.
Şimdi Barış Pınarı harekâtı ile insanların yeniden vatanlarına,
evlerine, yuvalarına, işlerine kavuşma imkânı doğdu. Suriye’de
barış inşa edilecek, toprak bütünlüğü korunacak ve orada bir uydu
devlet kurulması önleniyor ya, İran’da Türkiye karşıtı blok içinde
yerini aldı…
Gizli ajandası olan devlet tam da İran’dır. Bir taraftan ABD ve
İsrail karşıtı gibi durup diğer yandan onlarla amaç ve hedef
birliği içinde hareket etmek budur…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da Soçi’ye giderken bu durumu
dile getirdi: “İran'dan gelen bazı açıklamalar bende ciddi manada
üzüntüye sebep olmuştur. İran kısa süreli 15-20 yıl öncesine
varıncaya kadar geçmişine varırsa nükleer başlıklı silahlar
konusunda Erdoğan'ın İran ile ilgili takındığı tavırları tüm dünya
bilir. İran'dan maalesef bazı çatlak sesler çıkıyor. Sayın Ruhani
‘den değil. Bunları başta Sayın Ruhani olmak üzere susturmaları
gerekirdi. Bu şahsım olmak üzere tüm mesai arkadaşlarımı da ciddi
manada rahatsız etmektedir. Biz Soçi mutabakatının 3 taraf
ülkesiyiz. Birbirine bu şekilde ihanet eder mi? Bu yapılanlar
yanlıştır. Bu süreçle ilgili olarak kendilerini ciddi manada
kınıyorum.”
Dikkat edilirse Sayın Erdoğan İran’a yönelik olarak hiç bu kadar
açık bir eleştiride bulunmaz ve iyi komşuluk ilişkilerini
sürdürebilmek için muazzam bir çaba içinde bulunur idi.
Gelinen nokta anlaşılan o ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da,
çalışma ekibinin de ciddi olarak canını sıkıyor.
İran komşumuz. Sınırdaşımız. Nüfusunun yarısı soydaşımız.
Elbette İran’ın sıkıntı içinde olmasını istemeyiz. Ancak bu ülkenin
yıllar boyunca dünyaya “devrim ihracı” amacıyla Türkiye de dahil
pek çok ülkeyi terörize ettiğini, radikal unsurları besleyip
büyüttüğünü ve halen de sınırları dışında başta Suriye, Lübnan,
Yemen vb. olmak üzere mezhepçi, radikal unsurları desteklediğini
bilmeyen mi var?
PKK ve uzantıları kendisi için de büyük bir tehlike ve gelecekte
kurulması istenen uydu bir Kürdistan’ın kendi toprak bütünlüğünü de
tehdit ettiğini bildiği halde Türkiye’ye tavır koyabiliyor olması
bu ülkeye şu ana kadar göstermiş olduğumuz tüm iyi niyetli ve
dostane tutum ve davranışları gözden geçirmemizi zorunlu hale
getiriyor.
İran halkı dostumuz, kardeşimizdir. Hep iyi olsunlar isteriz.
Ama yönetimi ile ilgili düşüncelerimiz bakidir. İran rejimi
dünyanın en sinsi politikasını izleyen rejimlerinden birisidir.
Dostluğuna güven olmaz. Düşmanlığı da mert değildir.