İran nükleer satrançta nasıl hamle yapacak?
Abone olİran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın Dışişleri'ne MIT'den doktoralı Ali Ekber Salihi'yi getirmekle neyi hedefledi. İşte kritik atamanın analiz.
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın Dışişleri
Bakanı Menuçehr Muttaki'yi ani bir kararla kovup yerine kendisine
sadakatıyla tanınan ABD'nin meşhur üniversitesi MIT'den doktoralı
Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi'yi getirilmesi mühim
bir gelişme.
Muttaki'nin kovulma biçimi ve Tahran'daki yankıları, İran'daki
iktidar mücadelesinin boyutlarını sergiliyor. Diğer yandan
zamanlaması dikkate şayan.
Tam da İran'ın BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ABD, Britanya,
Fransa, Rusya ve Çin ile Almanya'dan oluşan 5+1 Grubu'yla
Cenevre'de başlattığı ve ocakta İstanbul'da devam edecek
müzakereler öncesine geldi.
Buna Wikileaks sızıntılarını ve bu sızıntılarda Arap
rejimlerinin ABD'den İran rejimini ezmesini istediklerinin ortaya
serilmesini de ekleyin...
Muttaki'nin kovulmasını birbiriyle bağlantılı bu iki
açıdan ele alarak değerlendirmeli: İçerde vuku bulan siyasi
mücadele ve dışarıda Batı'yla nükleer satranç..
Habertürk gazetesi Dış Haberler Müdürü Ceyda Karan, İran'ın Nükleer
satrnaçtaki kritik adamının analizini yaptı.
İRAN DEVLET GELENEĞİ VE MUTTAKİ'NİN ÖFKESİ
Önce İran iç politikasına yansımalarından bakalım. İran, devlet geleneği zengin bir ülke. Oysa Ahmedinecad, beş yıldır ülkenin dışişlerini çekip çeviren 57 yaşındaki Muttaki'yi teamüllere aykırı biçimde görevden aldı. Afrika ülkesi Senegal'i ziyareti esnasında medyadan öğrendi Muttaki kovulduğunu. Haliyle çok öfkelendi. Kovulmasını ve biçimini 'İslami olmayan', 'diplomatik ve siyasi normlara aykırı' ve 'saldırgan' diye niteledi. Ahmedincad'ın yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi'nin görevden alınacağını aslında bildiği iddiasını da yalanladı Muttaki. "Senegal ziyaretim öncesi Cumhurbaşkanıyla toplantım oldu ve bu konu asla konuşulmadı. Ne görevden alınmam ne de düzenlenecek komik veda töreni" çıkışı eşliğinde... Gitmedi tabi veda törenine...
MUHAFAZAKARLAR İSYAN ETTİ
Öfkelenen bir tek o değildi. Ahmedinecad'ın merkez
sağdaki rakibi, muhafazakar Meclis Başbaşkanı Ali Laricani da
meclis konuşmasında açıkça cumhurbaşkanını eleştirdi ve görevden
alma biçiminin 'münasip olmadığını' söyledi. Ayrıca böyle bir
tasarrufu da münasip bulmadığını ifade etti. Muttaki, 2005'teki
cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olan Laricani'nin kampanyasının
başındaydı. Dolayısıyla Laricani'nin kendisine yakın bir isme
kalkan olması doğal. Ama öfke Laricani'yle de sınırlı kalmadı. Pek
çok milletvekili görevden alma biçimini 'mazur gösterilemez' bulup
Ahmedinecad'dan izahat istedi.
İran meclisinin etkili Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi'nin
üyesi Muhammed Karamirad, "Bir dışişleri bakanının bir yabancı
ülkeye ziyareti sırasında kovulmasının ağır bir bedeli olacaktır"
dedi. Cumhurbaşkanına desteğiyle tanınan Kayhan gazetesi bile kovma
vakası için 'açık saldırı' nitelemesi yaptı.
Ahmedinecad'ın sert üslubunun, başını, iktidarın dini lider, ulema ve meclis tarafından paylaşılması gerektiğini düşünen muhafazakar kanatla yeni bir belaya sokacağı tahmin edilebilir. Temkinlilik payı bırakarak bunun ilk yansımasının Muttaki'nin yerine vekaleten atanan Salihi'nin üç ay içinde gerçekleşmesi gereken meclis onayı sırasında yaşanabileceğini not düşelim. Zira Ahmedinecad daha önce bazı atamalarında meclis engeline takılmıştı.
HAMANEY'İN TAVRI KİLİT ÖNEMDE
Tabi burada kritik olan Hamaney'in tutumu. Dini lider, Muttaki'nin kovulmasına dair yorum yapmadı. Ama bazı senaryolar var. Elbette Muttaki'nin kovulma sebepleriyle alakalı bu senaryolar, Hamaney'in pozisyonunu da anlamlandırmamıza yarayacak. Zira İran'da hassas bakanlıklara atamalar meclis dışında ancak Hamaney'in de onayıyla yapılabiliyor. Öyleyse Muttaki'nin niçin kovulduğunu anlamaya çalışalım...
HAMANEY ÖZEL TEMSİLCİLERE SET ÇEKMİŞTİ
Ahmedinecad 2009 Haziran'ındaki tartışmalı seçimin
sonucunda dini liderin arkasında durması sayesinde ikinci dönemine
başlayabilmişti.
Baştan beri de Laricani'nin adamı gördüğü Muttaki'yle
çalışmak istemedi. Kabinesini kendisine sadık Devrim
Muhafızları ve istihbarat kökenli bakanlardan oluşturmak istedi.
Bunun tek istisnası Muttaki'ydi. İktidar dengeleri
elvermedi.
Ve daha mühimi Ahmedinecad ve destekçilerinin Muttaki'yi nükleer
meselede Batı'ya karşı 'çok tavizkar' bulması. Son aylarda
Ahmedinecad, Ortadoğu, Afganistan ve Hazar gibi kilit bölgeler için
doğrudan kendisine rapor verecek özel temsilciler atamaya
kalkışmıştı.
Muttaki meydan okumuş, durumu taşıdığı Hamaney ağırlığını
kendisinden yana koymuş ve bu temsilcilerin misyonunu danışmanlıkla
sınırlamıştı. Dolayısıyla Hamaney, 'dengeler icabı'
verdiği bu desteği Muttaki'nin kovulması karşısında sessiz kalarak
geri alabilir. Bu da dini liderin Ahmedinecad'ın nükleer
müzakerelerde daha sertlik yanlısı tavır alınmasını desteklediği
ve/veya zaten bizzat bu kararın arkasında olduğuna da
yorulabilir.
CLINTON'LA İNCE MESAJLAŞMA VE ÖNEMLİ NÜANS...
Bu noktada ABD ile iştigal biçimine bakmak elzem. Aralık başında Muttaki de ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da Bahreyn'deki güvenlik zirvesine katılmışlardı. Burada Clinton, 'İran'ın sorumlu biçimde sivil nükleer enerji geliştirmesi halinde, uranyum zenginleştirebileceğini' söyledi. Hatta Muttaki'yle konuşabilmek için çırpındı. Muttaki Clinton'a 'yüz vermedi' lakin Amerikan Dışişleri Bakanı'nın bu sözlerini 'ileriye doğru bir adım' diye niteledi. Hemen ardından Atina'yı ziyaretinde Batı'yla işbirliğinin hayata geçirilebileceği 'bir takım ortak pozisyonlar' bulunduğunu söyledi. Tabi İran'ın resmi pozisyonunun 'uranyum zenginleştirme faaliyetinin asla ve kat'a müzakere edilemez' olduğu düşünürse önemli bir nüans...
KOVULMADAKİ WIKILEAKS ÇEŞNİSİ
Muttaki'nin kovulmasıyla ilgili Wikileaks çeşnisine gelince... Sızıntılarda Arap halklarının değil ama rejimlerinin ABD yönetiminden İran'ı vurması için adeta ricacı oldukları ortaya saçılmıştı. Suudi Kralı Abdullah'ın 'yılanın başını ezmesini' istediği, Abu Dabi veliaht prensi Muhammed bin Zayid'in Ahmedinecad için 'Hitler' benzetmesi yapıp, "Bizi savaş sürükleyecek, her koşulda durdurulmalı" dediği, Ürdün'ün 'İran'ı bombalayın yahut İran bombasıyla yaşayacağız' ikazı yaptığı... Yani konunun yakın takipçileri açısından kestirilemeyecek şeyler değil. Lakin dünya kamuoyu önünde 'dost' ve 'kardeş' diye lanse edilen rejimlerin tutumlarının hiç de 'dostluğa ve kardeşliğe sığmadığı' ifşa olunca, Ahmedinecad'a meseleyi 'Amerikan komplosuna' indirgemek için gün doğdu. Sızıntıların bu kovmada payı olduğu iddiasını önemseyenlere bakılırsa, bu durum Arap rejimlerini İran'ın 'iyi niyetine' ikna edemediğinden Muttaki'ye 'yol verilmesi' için şık bahane oldu. Tabi İran'ın Şii Araplara monarşilerine isyan için ilham kaynağı teşkil ettiği herkesin malumuyken, bu rejimler İran'ı tehdit belleyeceklerine Şii vatandaşlarına eşit muamele etseler korkuya hiç mahal kalmaz, orası ayrı! Kaldı ki, Muttaki neylesin de onları ikna etsin?
DAVUTOĞLU'NUN ÇABALARINA ETKİSİ...
Velhasıl, kovulma olayının sırrına ermek ve sonuçlarını değerlendirmek için her koşulda Hamaney'e bakmak lazım. Şimdilik söylenebilecek, Ahmedinecad'ın temsil ettiği ve yönetimde giderek güçlenen istihbarat ve Devrim Muhafızları kanadıyla, daha ılımlı muhafazakarlar arasındaki ayrımın derinleştiği. Ve elbette Ahmedinecad'a sadık Salihi ile nükleer müzakerelerin zorlaşacağı...
Salihi'nin ilk beyanında en öncelikli meseleyi Suudi Arabistan ve Türkiye ile ilişkiler olarak koyması ve iki ülkenin İran için özel pozisyonu bulunduğunu söylemesi dikkat çekici. Ahmedinecad'ın nükleer satrançtaki yeni hamlesinin, Muttaki ile birlikte çalışarak İran'ı nükleer müzakerelerde takas gibi bir Barack Obama projesine ikna etmiş Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun çabalarını nasıl etkileyeceğini birlikte göreceğiz...