Irak'ta Vietnam alametleri
Abone olIrak sokaklarında gezenler ABD'liler, konvoylarına veya birliklerine belli bir mesafeden fazla yaklaşamıyor.
Çünkü Amerikan askerlerinin, saldırıların hedefi olduğu
biliniyor ve her an havaya uçabilecekleri ihtimali göz önünde
bulunduruluyor. Geçen hafta, ABD Başkanı George Bush, Savunma
Bakanı Donald Rumsfeld ve Irak'taki sivil yönetimin başındaki Paul
Bremer gibi Irak'ı süt limanmış gibi göstermeye çalışanlar için acı
bir tecrübe oldu. Amerikan askerlerine yönelik saldırılar artıyor
ancak bu saldırılar askeri anlamda çok önemli görülmüyor. Amerikalı
yetkililer, bir gerilla savaşının başladığı tahminini ağızlarına
almak dahi istemiyor. Saldırılar, devrik Devlet Başkanı Saddam
Hüseyin'in organize olmayan yanlılarına ya da adi suçlulara mal
ediliyor. Bu arada, Irak'ta "El Kuda" adlı bir direniş grubunun
oluştuğu haberleri geliyor. Ancak bu görüşlerden hangisi gerçekleri
yansıtıyor? Saddam'ın sadık adamları Irak'ta işgalcilere karşı
başlatılan geniş çaplı direniş hareketinin içinde, öncelikle Saddam
Hüseyin'ne sadık kalanlar bulunuyor. Ayrıca, yeni düzende kendileri
ve aileleri için gelecek göremeyen eski ordu mensupları,
makamlarından uzaklaştırılmış ve faaliyetlerini yer altına
kaydırmış olan Baas Partisi üyeleri, devlet üzerindeki etkilerini
kaybettiklerini düşünen Sünniler ve savaşta yakınlarını kaybeden,
bu yüzden Amerikalılardan öç almak isteyen sade vatandaş...
Hepsinin arzusu aynı: İşgalin sona ermesi. Parolaları ise "Irak
Iraklılarındır." Amerikalıların bu direnişe karşı verdikleri cevap
ise saldırganları avlamak ve susturmaktan, yani askeri yöntemlerden
ibaret. Orduların bu tür konularda sorunları çözme tarzı, uzun
dönemde en az çözdükleri sayıda yeni sorun oluşturmalarına yol
açıyor. Amerikan yönetimi bu gerçeği fark etmemiş görünüyor. Öte
yandan, Irak'ta ne altyapının yeniden inşası ne de siyasi sistemin
yeniden yapılandırılması konusunda işgal gücünün kayda değer
başarılar elde edemediği açık. Polisler çöp topluyor Sokaklarda
Iraklı polislere rastlansa da, bu polisler aynı zamanda çöp toplama
ve yiyecek yardımlarını dağıtma gibi işlerle görevli. Bunlar,
Iraklıların yüksek beklentilerini karşılayamayan küçük adımlar
olarak görülüyor. Son bir haftadır pek çok Iraklı, dışarıda 50
dereceye varan hava sıcaklığında evlerinde elektriksiz ve susuz
oturuyor. Kötü hayat şartlarının yanında, geçici hükümetin
belirleneceği ulusal konferansın iptal edilmesi ve söz verildiği
halde yerel seçimlerin yapılamayacağının açıklanması, halk arasında
öfkeyi arttırıyor. Daha da kötüsü, Amerikalılar, Irak'ın siyasi
geleceğine yönelik bir planları varmış gibi görünmüyor. Ya böyle
bir planları gerçekten yok ya da Washington yanlış bir varsayımdan
yola çıkıyor. "Yaparken öğrenme" yöntemi, bazı işletmeler için
verimli olabilir. Ama bu yöntem, Irak'ın işgali ile bir maceraya
atılan Amerika açısından hoş olmayan sonuçlar doğurabilir.
Bağdat'ta Somali ya da Vietnam benzetmeleri ve bir tavsiye giderek
daha sık işitiliyor: "Eğer canını seviyorsan Amerikalılara fiziki
ve politik açıdan uzak dur!"