Irak: Mezhep çatışmaları ve parçalanma tehlikesi
Abone olBölgedeki mezhep çatışmalarına bakılırsa Irak'ın felaket boyutunda bir toplumsal parçalanma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söylemek mümkün. BBC Bağdat muhabiri Alim Makbul'un analizi.
Irak son beş yılın en şiddetli dönemini yaşıyor.
Irak hükümeti asıl nedenlerin dış kaynaklı olduğunu söylüyor.
Başbakan Nuri El Maliki'nin yakın çevresinde yer alan milletvekili Sami El Askeri "Suriye'de yaşanan olaylar Irak üzerinde etkili oluyor elbette. Özellikle Suriye sorununun Alevi ve Şii rejim ile Sünni çoğunluk arasında dinsel bir iç savaş halini alıyor olması bizi etkiliyor" diyor.
Kendisi Şii olan El Askeri aynı zamanda Suriye'deki El Kaide bağlantılı Sünni militan grupların varlığından ve bunların Irak'a giriş çıkışından söz ediyor.
"Irak'ın batı bölgelerinde Sünni nüfus çoğunlukta olduğu için bu gruplar bu bölgeleri mekan tutabilir" diyor Askeri.
Fakat Askeri'nin söz etmediği bir şey var: Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın saflarında savaşmak için Irak'tan Suriye'ye geçen Şiiler de var.
Bağdat'ın Şii mahallelerinde, Suriye'de ölen Şii savaşçıların boy boy posterlerini görüyoruz.
Şii savaşçıları toplayıp Suriye'ye göndermeden önce Irak'ta eğiten ve isminin açıklanmasını istemeyen bir kişi, "İç savaşta bir mezhep diğer mezhebe karşıdır, ama bu ondan öte bir şey" diyor.
"Sizin inançlarınıza saldırıldığında onları savunmanız gerekir" diye devam ediyor.
Bize verdiği rakamları doğrulama imkânı yok, ama 6-7 bin Şii savaşçının Esad'ı desteklemek üzere Suriye'ye gittiğini iddia ediyor.
Fakat Iraklıların iç savaş ve hatta ülkenin parçalanması tehlikesinden söz etmesinin tek nedeni Suriye değil.
Saddam Hüseyin dönemindeki insan hakları ihlallerine karşı kampanya yürütmüş olan ve çalışmaları hâlâ devam eden Iraklı insan hakları savunucusu Hana Edward, "Asıl sorun Irak'ta, Iraklıların kendisinde ve liderlerinde" diyor.
"Saddam devrilince özgürlüğe ve insan haklarına rahatça sahip olacağımızı düşündük, ama malesef gerçek durum böyle değil, büyük ihlaller var. Liderlerimiz dışlayıcıve totaliter bir mantığa sahip. Irak rejimi yeni bir diktatörlük haline geliyor" diyor Edward.
Şimdi Irak'ta Saddam Hüseyin zamanında yaşananların tersi oluyor; birçok Sünni, Şii hükümetin kendilerine eziyet ettiğini düşünüyor.
Güvenlik güçlerinin çok sayıda Sünniyi yargılamaksızın gözaltında tutmasına karşı yapılan gösterilere katılanlardan biri de Edward olmuş.
'Sorunları politikacılar yaratıyor'
Bağdat'ın kuzeyinde oturan Necam Ebud Sünni. Oğlu Ömer iki yıl önce geceyarısı evinden alınıp götürülmüş. 13 gün boyunca elektrik, askı, soğuk su gibi işkencelere maruz kalmış. Adının Ömer olmasının suçlarından biri olduğu söylenmiş.
Ebud'un iki Şii damadı var. Ömer'in tutuklanmasından sonra bile ailede hiç mezhep gerginliği olmamış.
"Şiilerle Sünniler arasındaki sorunları halk değil, politikacılar yaratıyor" diyor Ebud.
En kanlı bombalama olaylarının ardından bile insanların bu düşünceyi ifade ettiğini gözledik.
İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi insani yardım kuruluşları, Ömer'in başına gelenlerin oldukça yaygın olduğunu söylüyor.
Sami El Askeri bazı sorunların olduğunu kabul etmekle birlikte, azınlıktaki Sünnilerin asıl sorununun psikolojik olduğunu ifade ediyor.
"Birçok Sünni için yeni gerçekleri kabul etmek psikolojik olarak çok zor. Eskiden onlar yönetiyor, Kürtler ve Şiiler de onlara tabi oluyordu. Ama artık öyle değil" diyor.
"Şimdi iktidarı paylaşmak zorunda kaldıkları için bazı Sünniler hiç memnun değil. Belki bu kuşağa çare bulunmaz, ama gelecek kuşak Sünnilerin kendilerini farklı görmeyip Iraklı olduğunu kabul etmeleri mümkün olabilir" diye devam ediyor Askeri.
Fakat birçok Iraklı Sünni gibi muhalif milletvekili Nada Ceburi de bu düşünceye katılmıyor.
"Herhangi bir yetkilinin ağzından bunları duymak üzücü. Zaten hepimiz Iraklıyız, hepimiz Sünniyiz, hepimiz Şiiyiz" diyor.
Sünnilerin şikâyetlerinin gerçek olduğunu belirten Ceburi, sadece gözaltılara değil, insan hakları ihlallerini protesto eden Sünnilerin güvenlik güçlerince öldürülmesine de dikkat çekiyor.
"Hiçbir hükümet barışçıl göstericilere karşı güç kullanma hakkına sahip değildir" diyor.
Şii sivillere karşı girişilen birçok saldırının El Kaide gibi Sünni militan gruplar tarafından düzenlendiğini kabul etmekle birlikte Ceburi, hükümetin karşılık vermesinin gerginliği daha da arttırdığını söylüyor.
"Terörist grupların yaptıklarının bedelini sivillere ödetmemeliyiz. Ama bugün Irak'ta yaşanan bu" diyor.
Bölgedeki mezhep çatışmalarına bakılırsa Irak'ın felaket boyutunda bir toplumsal parçalanma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söylemek mümkün.
Iraklılar ise bu kadar çok insan ölürken, koşulların daha fazla kötüleşmemesi için ülke içinde ve dışında acilen bir şeyler yapılması gerektiği hissiyatının neden olmadığını soruyor. Geçen haftanın olayları Irak'ta eskinin en kötü günlerini hatırlattı.