İnternetteki tehlike: Hikikomori!
Abone olJaponca'daki anlamı 'elini ayağını çekmek'... Bu 'hastalığa' yakalananlar, sanal aleme kendini kaptırıp gerçek dünyadan kopuyor.
Japoncada "elini, ayağını çekmek" anlamına gelen 'hikikomori',
günümüzde gençler arasında yaygınlaşarak, özellikle teknolojiyi
yoğun olarak kullanan gelişmiş ülkelerde tehlikeli boyutlara
ulaşıyor. Bu tehlike, teknolojik gelişmeleri yakından takip eden
ülkemiz için de geçerli. Uzman Psikolog Nihal Araptarlı, tüm
yönleriyle hikikomoriyi anlattı.
Hikikomori Nedir?
Teknolojinin yarattığı bir hastalık olarak görülen hikikomori,
kişinin bilgisayar ekranı ile sanal alemde iletişim bağımlılığı
geliştirip, kendini sosyal çevreye kapatmasıdır. Bu bağımlı
iletişim öyle bir hale geliyor ki, kişi yaşamdaki tüm
sorumluluklarını ertelemeye ve aksatmaya hatta temel fizyolojik
ihtiyaçlarını bile bilgisayar karşısında karşılama başlıyor. İlk
başlarda birçok ihtiyacı karşılar gibi görünen ve keyif veren insan
doğasına aykırı olan bu yaşam biçimi zamanla karamsarlık,
mutsuzluk, yaşamdan tat almama gibi depresif bir ruh halinin
gelişmesine neden oluyor.
Bağımlı Genç ve Çocukların Gerekçeleri
Sosyal paylaşım siteleri ve oyun bağımlısı gençler, bunları
sevdiklerini, sorunlarını unutturduğunu, mutsuzluklarını
giderdiğini ve keyif aldıkları için kullandıklarını söyleseler de
gerçek neden; sosyal uyumsuzluk, başarısızlık ve onaylanmama
kaygısı aslında.
Sosyal fobi ve antisosyallik gibi bir sosyal bozukluk olan hikikomorinin gençler arasında benimsenmesi ve yaygınlaşması diğer iki bozukluğa göre çok daha hızlı gelişirken, bu bağımlılıktan kurtulmak daha güçtür. Çünkü sosyal uyumsuzluk yaşayan bireyler için insani temel iletişim ihtiyacını karşılamak, sosyal yaşamda karşılanamayan başarı duygusunu yaşamak, yetersizliklerini ve olumsuz özelliklerini gizlemek gerçek dünyaya göre sanal alemde daha kolay ve güvenli görülmektedir. Kolay ve güvenli görülen sanal alemde temel ihtiyaçları tatmin etmek zamanla bir bağımlıllığa dönüşmektedir.
Hikikomori En Çok Erkeklerde Görülüyor
Hikikomori, büyük oranda erkeklerde ve 15 yaş civarında görülüyor.
13-14 yaşlarında ön ergenlik dönemindeki erkek çocuklar, aileleri
tarafından odalarında ders çalışıyor ya da dışarda gözden uzak
olacağına evde olup oyun oynasın, daha güvenli diye düşünülürken
zamanla bağımlılığa dönüşüyor. Bu gençler, sanal dünyanın
rahatlığına alışıyorlar. Bilgisayarın başında kendi krallığını
kuruyor, her şeyi kendi istediği biçimde kurgulayıp, yönetebiliyor
ve kimse onlara karşı çıkmıyor. Kendini hayal ettiği biçimde, ideal
kimliği ile tanıtıp buna uygun eleştirisiz, onaylanan tepkilerle
egosunu parlatabiliyor.
Hikikomori Nasıl Tespit ve Tedavi Edilir?
Bu sorunu anlayabilmek ve çözümler üretebilmek için öncelikle
sorunun oluşmasının altında yatan nedenlere bakmamız gerekir.
Sağlıklı bir egoya sahip olmayan bireyler, insanın en temel ihtiyaçlarından biri olan kendinden daha büyük bir bütüne ait olma ihtiyacını karşılmakta zorlanırlar. Bu bireyler, yaralı egolarını daha da yaralayacak durumlardan kaçınma eğilimiyle diğerlerinden uzak kalmaya çalışırlar. Utanç verici bir duruma düşme, eleştirilme, reddedilme, beğenilmeme, onaylanmama, alay edilme, rezil olma, olumsuz değerlendirilme gibi korkular geliştirirler. Zamanla içe çekilme ve sosyal izolasyon yaşamlarının geneline yayılır.
Oysa ilişki kurmak, ilişki içinde bulunmak hayatın özüdür. Birey ancak ilişki içinde oldukça, başkaları tarafından kabul gördükçe var olduğunu hisseder. Var olabilmek için de sürekli diğerlerinin kendi varlığını önemsemeleri, ilgi ve onaylamaları için çaba harcar.
Diğerleri tarafından onaylanmayacağı, hata yapacağı,
eleştirileceği, küçük düşeceği, beğenilmeyeceği, reddedileceği gibi
kaygı ve korkulara sahip birey, gerçek sosyal çevrede var
olamayacağı için bunu sanal alemde gerçekleştirerek var
olacaktır.
Aileler, öncelikle çocuklarını önemli ve değerli bir varlık
olduklarını hissettirecek biçimde büyütmeli, onları sanal alem
bağımlılığından uzak tutabilmek için onların kendilerini gerçekten
var hissedebildikleri gerçek iletişim ortamları
oluşturmalıdırlar.