İnternette yasak tartışmasına son nokta
Abone olİzmir'de CHP ile büyük bir yarışa giren AK Parti'nin adaylarından Ulaştırma eski Bakanı Binali Yıldırım internethaber'e konuştu
Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER
İZMİR- Türkiye'nin en güzel illerinden biri olan İzmir'in ünlü kordon boyundayız. Ulaştırma eski Bakanı Binali Yıldırım gençlerle bir kafede sohbet ediyor. Gençler Yıldırım'ı İzmirlilik testine alıyor...
Bir dönemin ünlü takımları Karşıyaka ve Göztepe'yle ilgili verdiği tarih bilgisi ile gençleri şaşırtan Bakan Yıldırım, "Bir şehir nasılsa takımları da öyle olur. İzmir süper lige çıkmalı ki takımlar da yükselsin" diyor.
Gençler ise mesafeli. Erzincanlı Bakan'ın İzmirli olup olmayacağına icraatlarına bakarak karar vereceklerini söylüyorlar.
Ama Bakan da rahat, 'İzmirli oldum' demiyor.
Gençler kordon boyuna insanların güneşten korunması için neden
çadır yapılmadığını sorunca gülümseyerek verdiği,
"Bilmiyorum, gerçekten neden yapmıyorlar? Ben de yeniyim
biliyorsunuz" yanıtı ile gençleri de güldürüyor.
Erzincan, Diyarbakır, İstanbul veya İzmir... Aslında ilden ile kasabadan kasabaya bir şey değişmiyor. Bakanın kısa kordon gezisinde gençler CV'lerini uzatıyor, geçim sıkıntısı çekenler para yardımı istiyor, iş isteyenin arkası tükenmiyor.
Bu seçim döneminde Erzincan'dan İzmir'e transfer olan Ulaştırma eski Bakanı Binali Yıldırım da İzmir'e işte bu gözle bakıyor. Yaşam tarzı endişeleri, kritik şehir, kale gibi söylemleri hiç dikkate almayan hatta bunları "boş laf" olarak gören Yıldırım insanların boğaz derdinde, geçim derdinde olduğunu anlatıyor.
"İzmir'in tek bir kalesi var o da Kadife Kale" sözünü
neredeyse slogan haline getiren Yıldırım yeni bir kale daha inşa
edeceklerinin adının da "Hizmet kalesi" olacağını
söylüyor.
İletişim, teknoloji, internet deyince akla ilk gelen isim olan Yıldırım'ı yakalayınca hemen "internette yasak" tartışmalarını soruyoruz. Yasak tartışması gündeme geldiğinde, ''İnterneti yasaklayan karşısında beni bulur" diyen Yıldırım sözlerini bir adım daha ileri götürüyor ve "İnternet artık rejimleri değiştiriyor. Rejimleri değiştiren bir güç yasaklanabilir mi?" diye noktayı koyuyor.
Yapılan tartışmaları da demokrasinin gereği olarak gören Yıldırım, "Tartışmadan korkmayalım. Tartışma olmadan ilerleme olmaz. Eğer konuşulmuyorsa bir ülkede o zaman korkun. Bana göre bu tartışmada da maksat hasıl oldu. Orada yanlış anlaşılma görüldü, arkadaşlar tekrar gözden geçirecek" dedi.
Seçime sayılı günler kala İzmir'de ziyaret ettiğimiz AK Parti İzmir 1. sıra milletvekili adayı Binali Yıldırım'ın internethaber'in sorularına verdiği yanıtlar şöyle oldu:
- Seçim sürecinde son dönemece girildi. İzmir'de hedefe
ulaşabilecek misiniz?
Tahmin açıklamak yasak. Yasak olmasada da bugüne kadar açıklamadım.
Çok iyi bir sonuç alacağız. En iyisi olmayı birinci parti olmayı
hedefliyoruz ama biz geriden başladık.
- Burası için "kritik bir yer" deniliyor öyle
mi?
Kritik yer diye diye İzmir'i geri bırakmışlar. Burası da
Türkiye'nin şehirlerinden biri; en güzel şehirlerinden bir tanesi.
Böyle korku üreterek, buraya çok özel önem atfederek bu şehri
sömürmenin anlamı yok. Bu şehir artık hizmet istiyor. Boş lafa
karnı tok.
- Yaşam tarzı endişesi denilince ilk akla İzmir
geliyor...
Geç onları, geç... Kimsenin onlara kulak astığı yok. Görüyoruz
herşeyi. İnsanlar boğaz derdinde, geçim derdinde. Çocukları bu
şehirde yaşasın, gelecek bulsun istiyor. Bizim bu şehirde yapmamız
gereken işler, hizmetler var. Umutsuzluk aşılamak, bu şehre karşı
korkular üretmek İzmirlinin hayrına değil. Her tarafta alt yapıdan
ulaşıma, ekonomiden ticarete şikayet var. Başka şehirler daha hızlı
büyürken İzmir'de gelişme durmuş. Türkiye ortalama ticaretinin 4
kat, burada 2.2 kat artış var.
İZMİR'İN TEK BİR KALESİ VAR O DA KADİFE KALE
- İdeolojik tartışmaların karşısına hizmeti mi koyduk
diyorsunuz?
Biz sadece İzmir'de değil Türkiye'de bunu
ispatlamış olarak geldik. Hızlı treni, hava yolları, iletişim gibi
her alanda hizmetleri yaparak geliyoruz. İzmir'e de yaptık ama daha
fazlasını yapmamız gerek. Yerel yönetimler layıkıyla yapsa sorunlar
bu kadar birikmezdi.
- İzmirlileri ikna edebildiniz mi?
Seçimlerde göreceğiz. İzmirliler bizi güzel karşıladı. İzmir insanı
çok açık, kafası berrak, özgüveni çok yüksek. Bu bakandır demeden
dümdüz söylüyor...
- Miting güçlüydü. Kale yıkıldı mı?
Sevgi ve kardeşlik mitingiydi. Korku falan onlarla işimiz olmaz.
Hem hangi kale? İzmir'in kalesi bir tane o da Kadife kalesi. Ama
onun da sorunları var. Etrafında heyelan var. İmar sorunları var,
onları da düzelteceğiz. Bir kale daha lazım İzmir'e. O kaleyi de
biz yapacağız, hizmet kalesi olacak. Mitinge katılımın yüksekliği
insanların hizmete susamışlığı anlamına geliyor. İnsanlar hizmet
istiyor, boş laftan artık usanmış. Biz de hizmet vaat ediyoruz
başka şey vaat etmiyoruz.
DUBLE YOL POLEMİĞİNE YANIT
- Duble yollarla ilgili Başbakan Erdoğan ile gazeteci Nuray Mert
arasında sert bir polemik yaşandı. Duble yolların mimarı olarak siz
bu tartışmaya nereden katılırsınız?
Yol genişletmek suç
mu? Biz yolu vatandaşın önündeki engelleri kaldırmak, vatandaşın
hayatını kolaylaştırmak için açtık. Kim geçerse geçsin. İster
güvenlikçi, ister çiftçi, köylü geçsin. Güvenlikçiye de vatandaşa
da lazım herkese lazım.
- Başbakan'ın yol arkadaşısınız. Başbakan'ın çok
sertleştiği söyleniyor. Sizce bunun nedeni nedir?
Her seçimde bunlar olur, olağan bir durum. Seçim kampanyasında
mutlaka partiler ön almak için başarılı olmak için liderler
seviyesinde tartışır. İddiasız seçim olmaz. Seçim iddia demektir.
Ben daha iyisini yaparım iddiası. Biz onu söylüyoruz. Vatandaş da
hepimizi dinleyecek karar verecek. Tabi seçim sonrası herşey
normalleşecek.
KASET OLAYINDAKİ ÇELİŞKİ
- Bu seçime bir de kasetler damga vurdu. Dinleme derken
artık müzik konulmuş görüntüler
yayınlanıyor...
Gerekenler yapılıyor zaten. Bakın
Türkiye'de bir çelişki yaşıyoruz. Birisi kaset çıkınca 'Neden
müdahale etmiyorsunuz, kapatmıyorsun' diye bas bas bağırıyor.
Kapatınca da öbürü "Neden kapattın, sansür uyguluyorsunuz"
diyor.
- Hangisi doğru?
Yasaları uygulamak doğru olan. Ama ne kadar yasaları uygulasanız da
internette saniyenin binde biri bile geç. Yani o iş düştükten sonra
yasaklamak çare değil. Onun düşmemesi lazım.
- Bu yapılabilir mi?
Engelleme şansınız yok. Dünyada sorun. Bu etik bir iş. Uluslararası
düzeyde karşılıklı bir internet etiğinin yerleşmesi gerek. Pekala
bir videoyu birisi bir yere koyar. Bunun süratle yaygınlaşmasını
engelleyecek bir sistem de yok. İnterneti kökten kapatmanız lazım.
Bu da mümkün mü?
- Cezalar işe yaramıyor mu?
Cezalar da var ama o cezalar mağduriyeti gideriyor mu? Gidermiyor.
Bütün dünya bunu nasıl çözer, önüne geçebiliriz diye düşünüyor.
- İnternet medyası yasasında bir gelişme olacak
mı?
İnternet çok hızlı gelişen bir alan. Düzenlemeler yetersiz kalıyor.
İnternet medyasını da tanımlayan bir düzenleme henüz yok. İnternet
medyası ile bu konuyu enine boyuna çalıştık ve bir düzenleme
hazırlandı, ama geçen yasama döneminde çıkarmak mümkün olmadı.
REJİMLERİ DEĞİŞTİREN GÜÇ NASIL
YASAKLANIR!
- İnternetin gücünü Tunus, İran, Mısır'da
izliyoruz...
İnternet artık rejimleri değiştiriyor. Rejimleri değiştiren bir güç
yasaklanabilir mi?
- Yasaklamak istediğiniz konuşuluyor. Filtre tartışması
var. Sadece bu değil. 9 yıldır yapılan her düzenlemenin ardından
acaba ne yapılıyor şüphesi yer alıyor. Neden böyle?
9
yılda ortalamayı konuşalım. Türkiye ileri mi gitti geriye mi gitti.
Her alanda ileri gitti. Tartışma ortamı olmadan ilerleme olmaz.
Tartışılması her zaman iyidir. Eğer konuşulmuyorsa bir ülkede o
zaman korkun. O zaman tehlike vardır.
YASAK TARTIŞMASINDA MAKSAT HASIL OLDU
- Bu tepkileri doğal karşılıyorsunuz o zaman.
Konuşmanın önüne set çekerseniz kafaların arkasında fikirler
saklanmaya çalışılırsa o potansiyel bir tehlike demektir. Konuşsun
insanlar, rahatlasın, bildiğini söylesin, aykırı fikirleri olsun.
Bunlardan korkmamak gerek. Türkiye demokrasini geliştiren bir ülke
ve herşeyi konuşacak. Bana göre bu tartışmada da maksat hasıl oldu.
Orada yanlış anlaşılma görüldü, arkadaşlar tekrar gözden geçirecek.
Madem devlet bu işe karışmasın deniliyorsa karışmasın.
- Devletin çocuğu vatandaşı koruma gibi görevleri de
var...
Bunu yapacağız ama bu yasak olarak algılanıyorsa buna da dikkat
etmemiz gerek. Buradaki algılamayı değiştirmemiz lazım.
İMKANSIZI DEĞİL MAKUL OLANI SUNUYORUZ
- İzmir açısından demokratik bir seçim oldu diyebilir
miyiz?
Aynen öyle. İzmir'in seçim kampanyasının
gündemini bizim projelerimiz belirledi. Ortaya koyduğumuz her proje
tartışma yarattı. Çok şey söylemek çok yüksek oy anlamına geliyorsa
biz onu yapamayız. Sorumsuz davranış içinde olamayız. Vaatlere
bakınca biz de günübirlik vaat yok. Bize riskli kampanya
yürütüyorsunuz diyenler oldu. 91 seçimlerinde iki anahtar, o ne
verirse 5 katını verenler nedeniyle insanlar borçlandı, yuvalar
yıkıldı. 46.5 milyar dolar faturayı bu millet ödedi. İmkansızı
değil makul olanı görmek gerek. Hiç kimsenin hayallerini yıkarak
geleceğini istismar ederek oy almaya zorlamamak gerek. Bu ülkeye
yapılacak en büyük kötülüktür. Kazanımları muhafaza edip üzerine
bir şeyleri koymayı vaat etmek en doğrusu.
367 ÇIKSA BİLE UZLAŞMAYA GİDECEĞİZ
- Bütün siyasi partiler yeni Anayasa vaadinde bulundu.
En son Başbakan 330'un altı ile zor diyor. Rafa kalkabilir mi yeni
Anayasa?
Bizim yeni anayasa sözümüz var. Meclis çoğunluğumuz ne olursa olsun
uzlaşmayı zaruri görüyoruz. Sayımız 367 olsa bile uzlaşmaya
gideceğiz, referandum yapacağız.