Bana "Gel İnternethaber'de yaz" dediğinde Hadi
Özışık, ben hiç de inanmıyordum kendime...
O ise içimde kıvranıp duran yazı yazma isteğini görmüş, hatta
onunla da kalmamış, "senden iyi haberci de olur"
demişti.
"İnternethaber'de yazar ol" diye kaç kez
söylemişti kimbilir...
"Yapabilir miyim acaba, yok artık" deyip iki
sene kadar düşünmüştüm..
O, "yaparsın" diyerek, beni İnternethaber'in
içine çekmeye çalışırken, ben "yapamam herhalde"
deyip hayran hayran geziniyordum sitenin sayfalarında.
Bir yandan da kendime söylenerek...
İnternet haberciliğinin en özel yerinde yer alma fırsatını
oturup düşündüğüm için kendi kendime
"küfrederek"!
Sonra, denedim...
Oldu...
Benim bu özel aileye kabul ediliş yılım 2008...
Tam 5 yıl olmuş...
5 yıl önce Mayıs ayında başlamıştım ben de bu güzide sitede
yazmaya...
5 yıl önce başladım ben de Türkiye'nin en önemli haber sitesinde
var olmaya...
Ve bundan 8 ay önce kocaman bir sorumluluk daha yükledi
omuzlarıma Hadi Özışık...
Beni Ankara'daki ofise koydu ve, "Sana daha önce
yazabileceğini söylediğim gibi, şimdi de çok iyi haberler
çıkaracağına eminim" diyerek bıraktı beni ofisin ortasına
gitti...
Ofis, eşyalar ve ben...
Kalakaldım öylece...
Bu sefer de düşündüm, hem de çok düşündüm..
Öyle ya, yoktan var edilmiş, uykulardan, özel hayattan ödün
verilerek bir yerlere getirilmiş, "gizli" bir
ekiple çalışarak, didinerek internet medyası dendiğinde akla gelen
ilk isim olmuş İnternethaber'de haber yapmak...
Hani, "benim" diyen haberciyi, yazarı bile
zorlayacak bir karar.
Sonra dedim ki, bu işi iyi bilen, sitesini tıpkı çocukları gibi
seven bu adam, bana en kıymetlisinde yer vermek
istiyorsa, durma koş!
Koştum...
İçimdeki canavarı benden önce keşfeden Hadi Özışık ve onun bütün
ekibiyle koca bir ailenin içine dahil oldum...
Hepsi birbirinden güzel, hepsi birbirinden çok başarıya inanmış
onlarca çalışan...
Güleryüz, arkadaşlık, dostluk, ablalık, abilik ne ararsan
var...
Düştüm gurbet yollarına...
İşimi, ailemi, dostlarımı, sevdiklerimi, sevimli odamı,
geçmişimi bırakıp o küçücük şehirde, geldim siyasetin, haberin
kalbi Ankara'ya...
Ne iyi ettim de geldim...
İçimde cayır cayır yanan, yanarken ben hiç farkında olmadan beni
de yakan haber yakalama aşkıyla tanıştım...
Bu yolculukta, İnternethaberi bu günlere getiren ekibin,
İnternethaber'den öncesi ve sonrası bir kitap
olsa, ki eminim olacak, Türkiye daha önce hiç tanık olmadığı bir
başarı hikayesiyle tanışacak...
Tıpkı İnternethaber çalışanlarının hayatı gibi, internet
medyasının da bir tanımı var artık...
İnternethaber'den önce, İnternethaber'den sonra...
(İ.Ö-İ.S) :)