İnternethaber Grubu 13 Yaşında...

Yazılı basın ise sayılı sayfaya sahip olduğu, o sayılı sayfaların birçoğunu da reklâm verenlere sattığı için haber tercihi yapmak zorunda…

Adnan Berk OKAN adnan@internethaber.com

Yazılı basının internet medyasıyla “hızlı habercilik” açısından rekabet edebilmesi tabii ki mümkün değil.

İnternet medyasında habercilik ışık hızı ile yapılabiliyor.

Yazılı basın ise aynı haberi üzerinden bir gece geçmeden veremiyor.

Yani;


Ey güzel dostlar!..

Diyelim ki bir kutlamaya davetlisiniz…
Meselâ bir yaş gününe…
Gitmeden önce tabii ki hediyenizi alırsınız ve davet günü davet sahibine takdim edersiniz…
Peki…
Aldığınız hediyeyi meselâ bir gömleği; davet sahibine takdim etmeden önce kendiniz giyer misiniz?..
Çok ciddiyim?..
Efendim?..
Giymezsiniz…
Tabii giymezsiniz…
Amacım sözü bir yere getirmekti de onun için sordum bu saçma sapan soruyu…

Efendim;
5 Mayıs, İnternethaber Gurubu’nun 13. Yaş günü idi…
Kurucumuz, patronumuz Hadi Özışık,
değer verdiği dostlarına bunu duyurdu; internet medyacılığıyla ilgili söyleyecek sözü olanlardan onur gününü birer yazı ile şereflendirmelerini istirham etti…
Dostları da çok değerli yazılar gönderdiler yayımlamamız için…
Ama hiçbiri yazdığı makalesini önceden kendi köşesinde yayımlamadı…
Hiçbiri “bu yazı sipariş üzerine yazılmıştır” demedi…
Biri hariç…
Kim mi?...
Akif Beki…
İnanmayacaksınız ama Akif Beki; tıpkı hediye aldığı gömleği takdim etmeden önce giyen münasebetsiz konuk gibi; bizim için yazdığı yazıyı önce kendi köşesinde yayımladı…
Diyelim ki o ayıbı yaptı…
Yapar a; Akif Beki’dir ne yapsa yeridir
Ama ondan daha kötüsünü de yaptı…
Yaş günümüzde yayımlanmak için kaleme aldığı yazıda; bizim de bir internet medyası olduğumuzu unutmuşçasına hakaretler yağdırdı…
İnternet medyacılığını aşağıladı, hakir gördü…
Ne mi dedi?..
Neler demedi ki…
Ne kişiliğimizin gelişmemişliği kaldı; ne karakterimizin oturmadığı…
“Sözüne güvenilmez, ağzı bozuk, tek ayaküstünde 50 yalan söyleyen arsız bir palavracı” bile dedi bizlere…
O kadarla da kalmadı…
“Kahraman kisvesine saklanmış ödlek ve sinsi bir tip” diye tarif etti biz internet medyası çalışanlarını…
Sahte, çünkü bizde olmayan fazileti de satıyormuşuz, malumatı da...
“Sahte bilgiç, sahte derviş, sahte o, sahte bu, velhasıl sahte her şey”mişiz…
“Aç bir canavar gibi kimi zaman başıboş bir güruh olup linçten lince koşuyor”muşuz;
“kimi zaman bir karalama makinesiymişiz ki içimizde her şey varmış ama en az bulunan şey insanlıkmış.”

İnanamadınız mı?..
Tabii inanamadınız ama lütfen inanın…
Yaş günümüz için kaleme aldığı makalede aynen bunları söylüyor bize…
Yani biz onu mutluluğumuzu paylaşmak için davet ediyoruz…
O, önce, bize takdim etmek için aldığı hediyeyi giyip kamuoyuna “bakın ben bunu falanca için aldım ama önce kendim giydim” diye ilân ediyor…
Sonra da davetimize gelip; ana avrat küfür etmekten beter hakaretlerle üstümüze kusuyor…

Ey güzel dostlar!..
Bir kez daha soruyorum:
Siz, mutluluğunu sizinle paylaşmak isteyen birisine hiç Akif Beki gibi ağız dolusu küfür ettiniz mi?..
Etmediğinizi tabii biliyorum…
Benimkisi Akif’in ayıbının büyüklüğünü anlatmak, anlatabilmekti sadece…

Eğer bir okur sadece yazılı basını izliyorsa, çok önemli bir haberi internet okurundan ancak bir gece sonra öğreniyor.

Bilhassa stratejik değeri olan haberler ve ekonomi piyasalarını ilgilendiren çok önemli açıklamalar internet medyasında, yazılı basından çok daha çabuk ulaşıyor kamuoyuna…

Her türlü borsanın günlük yaşamın vazgeçilmezi olduğu düşünüldüğünde yazılı basının internet medyasıyla başa çıkabilmesine imkân var mı?..

 
Haberlerde tercih sorunu 

Evet...

Yazılı basın reklâm pastasından yüksek pay alarak pahalı haberci kadroları istihdam edebiliyor ama düşünün bakalım…

Bir gece sonra yayımlanan bir üçüncü sayfa haberi mi hayatınızı daha çok etkiliyor?..

Yoksa anında haberdar olmanız gereken bir ekonomi haberi ya da açıklama mı?..

Elbette anlık öğrenmeniz gereken piyasa haberleri hayatınızı daha çok etkiliyor…

Bizler, internet haberciliği yapan siteler işte bu nedenle yazılı basından çok öndeyiz…

Bizim “kâğıt” masrafımız sıfır…

Bizim haberlerde tercih sorunumuz yok…

Uçsuz bucaksız sayfalarımızda her habere yer verebiliriz…

Yazılı basın ise sayılı sayfaya sahip olduğu, o sayılı sayfaların birçoğunu da reklâm verenlere sattığı için haber tercihi yapmak zorunda…

Yani, haber çeşitliliği ve çokluğunda da yazılı basının önündeyiz…

Ya da şöyle söyleyeyim:
İnternet medyasının rakibi yazılı basın değil, televizyon ekranlarıdır... 

 

İnternet Medyası okurları

Okur sayısı
na ve okur profilinin tüketim gücüne gelince…

Yazılı basından çok daha fazla okura sahibiz…

En önemlisi;

İnternet medyası okuru hem gelir ve hem de yaşam gustosu açısından yazılı basın okurundan çok daha üst düzey…

İnternet medyası okurlarının tatil zevkleri, yazılı basın okurlarının tatil zevklerinden çok daha pahalı…

İnternet medyası okurlarının tüketim kültürleri, yazılı basın okurlarının tüketim kültürlerinden hem çok yüksek hem çok daha pahalı…

 Hâsılı;

İnternet medyası her açıdan yazılı basından çok daha büyük imkânlara sahip…

Ama…

Reklâmların halen “kâğıda basılısı makbul” gibi bir anlayış var ve ben buna da saygı duyuyorum…

Reklam verenler de aslında internet medyasında yayınlanan reklâmların hem daha çok okura ulaştığını hem de daha etkin olduğunu biliyor ama alışkanlıkları yıkmak kolay değildir…

Önümüzdeki birkaç yıl içinde gerçekten etkin internet medyalarının reklâmdan çok daha fazla pay alacaklarını, böylece artacak gelirleriyle internet medyacılığının daha çok özel habere ve daha etkin muhabirlere yer vereceğini umuyorum…


Tebrikler, tebrikler, tebrikler... 

Bu kadar uzun uzun anlattım ama asıl amacım; İnternethaber Grubu’nun 13. yaş gününü kutlayan; kurucusu Hadi Özışık kardeşime daha üstün başarılar dilemekti…

Sevgili Hadi ve kardeşlerinin 13 yıl önce bin bir meşakkatle başlayan yolculuklarında bugün geldikleri noktanın mükemmel olması, henüz olmaları gereken yere ulaştıklarını göstermiyor…

İnşallah, internethaber bütün medya gurubuyla daha çok özel haber, daha etkin analizler, daha etkin yorumlar verecek okurlarına…

Ve bunları yaparken de bütün kişi ve kurumlara aynı mesafede durmaktan asla vazgeçmeyecek…

Tebrikler sevgili Hadi Özışık…

Tebrikler sevgili Özışık kardeşler…

Mehmet Özışık, Süleymen Özışık ve çok ön plânda olmasalar da diğer Özışık’lar…

Hepinizin başarılarınızın devamını diler gözlerinizden öperim…

adnanberkokan@gmail.com