Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın İnternet
Medyası Yasası ile ilgili verdiği haber üzerine bir dostum
aradı:
- Hemen sevinmeyin!
Nedenini anlattı. Kısacık bir araştırma sonrasında, sevinmemize
engel bir şeyin olmadığını öğrendim.
Ancak...
Bizleri sıkıntılı günlerin beklediğini de söylemeden
geçemeyeceğim.
***
Önce bir yanlışı düzeltelim!
Gazete yöneticilerinin İnternet Medyası Yasası'na karşı olduğu
yönünde çıkan haberler gerçeği yansıtmıyor. Hürriyet'in tepe ismi
Enis Berberoğlu ve bir çok gazete yöneticisinin Bülent Arınç'la
Antalya'da buluştukları doğru.
Bu meslektaşlarımızın, Arınç'ın eline bir taslak tutuşturduğu da
doğru.
Nedir işin aslı peki?
Mustafa Karaalioğlu'nu aradım, beni Enis Berberoğlu'na
yönlendirdi.
Berberoğlu da kendi derdine düşmüş!
Diyor ki:
- Biz İnternet Medyası Yasasına karşı değiliz.
- ...?
- Sen nasıl hakkını arıyorsan ben de hakkımı arıyorum.
Hürriyet'in tepe ismi, kendi ürünü olan haberlerin hoyratça
kullanılmasına, copy-paste yapılmasına şiddetle karşı çıkıyor:
- Hiç kimse kusura bakmasın. Bu konuda kim ne derse desin, hukuk
servisimiz işini yapıyor. Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağım. Ben
Amerika'dan haber alacağım, o kadar para harcayacağım, bina
dikeceğim, adamın biri çıkacak bir tıkla benim ürünümü alıp kendi
sitesinde yayımlayacak. Üstelik kaynak göstermeden. Ötekiler de
ondan alacak ve biz eşit olacağız. Bunu sen içine sindirebiliyor
musun?
Hayır!
Ne idüğü belli olmayan adama soruyorlar:
- Sen kimsin?
Elde bir laptop, o kafe senin bu kafe benim gazetecilik yapıyor (!)
güya.
Üstelik şerefsizce!
Üç kuruşluk siteye giriyorsun, yayımlanan haberlerin tamamı
çalıntı. Ajanslara bizler onca para veriyoruz, adam bir lira
vermeden gazetecilik (!) yapıyor... Hürriyet'in, İnternethaber'in
veya bir başka sitenin haberini kendi haberiymiş gibi
yayımlayabiliyor.
Enis Berberoğlu haklı olarak soruyor:
- Benim yazarımın bir başka sitede ne işi var?
Bizimkilere soruyoruz.
"Alıntı" diyor!
Benden "Alıntı" ile kendilerini avutan dostlara son uyarı.
Kaldırın o yazarları sitenizden!
Aksi takdirde başınız büyük belaya girecek!
Twitter, Facebook, Blog bir sürü yazar var.
Niçin kendi yazarımızı yaratmıyoruz?
***
Sevgili arkadaşlar, dostlar, bu sektörde var olmak üzere yola çıkan
kardeşlerim.
Bu yazıyı alın defalarca okuyun ve tedbirinizi alın.
Ciddi davalar yolda.
Copy-Paste yüzünden hepimizin başı büyük dertte.
Öyle bir tufan geliyor ki...
O tufana yakalanmamak için tek çare var.
Çalmamak!
***
Ahmet Hakan'ın Asyabahis Giriş yazısı haber değeri taşıyorsa o
yazıyı sadece haberleştirerek sitelerimizde yayımlayalım. Hürriyet
veya Sabah'ın özel haberini almak istiyorsak alalım, ama haberi
olduğu gibi sitelerimizde yayımlamayalım. O haberi
haberleştirerek okurlarımızla paylaşalım.
Bunu yapmazsak ne olur?
Yukarıda anlatmaya çalıştım.
Bir cümle ile özetleyelim.
Copy-Paste de ısrar edenler için kıyamet günü
yakındır.
Benden söylemesi.
***
Şimdi size çalma çırpma konusunda çok çarpıcı bir örnek
vereceğim.
Lütfen hiç üşenmeden
Oradaki isimleri dikkatle inceleyin.
Bir de
Hakkını teslim edelim çocukların, benim adımı
çalmamışlar.
Süleyman Özışık'ın soyadını değiştirerek, O'nu
"Vatansever" yapmışlar.
Bizim kırk yıllık Nuray Çağlar olmuş Nuray Bozan.
Reklam servisinde çalışan bütün arkadaşlarımızı araklamışlar.
Tesadüfe bakın, bizdeki editörlerle yukarıda adını yazdığım sitenin
editörlerin isimleri aynı.
Allah Allah... Kızım Nazlı Özışık bile...
"Askere gidiyorum" diye ayrılan Sercan Topçular
ise, demek ki bizi kandırmış bu siteye transfer olmuş..
Okur Temsilcimiz Hatice Kübra'nın ismi de aynı maşallah!
***
Pes...
Başka da bir şey demiyorum.
***
Sözün özü şu:
Bizleri hem iyi hem kötü günler bekliyor.
İyi olan her şeye dört elle sarılalım ama kötüyü bertaraf etmek
için, şimdiden tedbirimizi alalım.
Aksi halde...
Bir çok arkadaşımız için sonun başlangıcı başladı
bile...