İnternet medyası ne kadar güvenilir?
Abone olİnternet medyasına güvenilir mi? Güvenilirse nereye kadar? Gazete yazarlarının problematize etmeye çalıştığı bu konuya Süleyman Özışık'tan temelli bir cevap geldi.
Köşe yazarlarının sık sık gündeme taşıdığı 'İnternet medyasına
güvenilir mi?' şeklindeki soruya www.sonsayfa.com'un Genel Yayın
Yönetmeni Süleyman Özışık'tan temelli bir cevap geldi. Özışık,
"İnternet medyası güvenilir mi değil mi?" başlıklı
yazısında internet medyasıyla konvansiyonel medyayı karşılaştı ve
sözü gazete haberlerine getirdi. Bu kuşatıcı yazıyı hep birlikte
okuyalım:
- Bu hafta yine bazı yazarlar, bildiğimiz o malum konuyu gündeme
taşıdı..
Gündeme gelme hastalığına yakalanan yazarlar; "İnternet medyası"
konusunu bu kadar yoğun gündem arasında getirip önümüze koydu..
Yazı aynı, tartışma aynı:
"İnternet medyası güvenilir mi değilmi..? Doğru haber veriyor mu
vermiyor mu?"
Aslında internet medyası günden güne büyüyerek, okur sayısını
katlayarak bu tür tartışmalara ve bu tartışmaların sahibine gerekli
cevabı veriyor..
Yine günden güne eriyen ulusal medya bu konuda gerekli cevabı
almasına alıyor ama işine gelmiyor..
Dedim ya, mesele internet gazetelerinde gündeme gelme
meselesi..
Malum yazar, "İnternet medyası güvenli değil. Haberleri inandırıcı
değil" diyerek bizi küçümserken, aslında kendisini ve mensubu
olduğu gazetesini ne kadar küçümsediğinin, ne kadar rezil ettiğinin
farkında değil..
Nasıl mı?
Anlatayım..
İnternet medyası tıpkı gazeteler gibi ajans haberlerinden
faydalanıyor..Bütün internet siteleri neredeyse bütün ajanslara
abone olmuş durumda ve oradan akan haberleri kimi zaman yorumlu,
kimi zaman da düz ajans mantığıyla okurlarına ulaştırıyor..
Benim muhabirlik dönemimde gazetelerin her köşe başında birer adamı
vardı.. Kuş uçsa haberleri olurdu.. Örneğin İstanbul'un sadece
Anadolu Yakası'nda bir gazetenin 6-7 muhabir çalıştırdığını
hatırlıyorum..
Oysa şimdi bu bölgede gazeteler sadece bir muhabir çalıştırıyor. O
muhabirin geçtiği haberlerin doğru olup olmadığı ise, ajanslardan
gelen haberle ölçülüyor.. Eğer iki haber aynı bilgileri içeriyorsa,
haber yayına giriyor, yok değilse, muhabirin haberi çöpe gidiyor,
ajans haberi servis yapılıyor..
Yani anlayacağınız işin mutağında ajanslar var..
İşin bir başka yönü ise şu..
Yazar internet medyasına yalan yazıyor diyor ama, internet
medyasında çıkan haberler ile, yazarın mensubu olduğu gazetenin
internet sitesinde çıkan haberler birbirinin tıpatıp aynısı.. Hem
de kelimesi kelimesine..
Yani anlayacağınız Sabah'ın, Hürriyet'in veya bir başka gazetenin
yazarı, internet sitelerine "yalancı" derken, www.sabah.com.tr,
www. hurriyet.com.tr sitesinde yayınlanan haberlere de yalan
diyor..
Bir başka deyişle ajansların geçtiği habere inanmadığını
söylüyor..
Yukarı da dile getirdim ya..
İnternet medyasında adının çıkması onun duygularını okşuyor.
İnternet medyasının ona cevap yetiştirmeye çalışması ise keyfine
keyif katıyor..
Ama internet medyası, "Yürekliysen gel bu meseleyi tartışalım"
dediğinde kaçacak delik arıyor..
Sorulacak ve cevabı asla verilmeyecek çok soru var çünkü..
Çünkü gazetesinin siyaset-politika sayfasındaki haberlerin
yarısından fazlasının yalan olduğunu o da biliyor..
Kulis adı altında yazılan yalanların haddi hesabı yok.
"YAŞ'ta bunlar konuşuldu..", "Genelkurmay Başkanı böyle bağırdı,
yumruğunu masaya böyle vurdu", "Genç Subaylar rahatsız", gibi
haberlerin aslında masa başında uydurulduğunu çok iyi biliyor..
"Yahu şu Genelkurmay sizi niye lanetledi" desen kös kös oturacak
çünkü..
Yine gazetesinin spor sayfasında yazılan haberlerin neredeyse
tamamının yalan olduğunu o da biliyor..
Bir sezonda Fenerbahçe'ye 14, Galatasaray'a 21, Beşiktaş'a 11,
Trabzonspor'a 9 futbolcu transfer eden gazetenin mensubu olduğunun
farkında çünkü..
Hani "Figo Galatasaray'a geliyor", "Robinho, Peterson Fenerbahçe
yolunda" gibi haberlerini hatırlatsan morarıp kalacak..
Bu yalanların, bu palavraların açıklamasını yapamayacağını bildiği
için kaçıyor anlayacağınız..
Aslında internet medyasına yalancı demelerinin nedeni ne biliyor
musunuz?
Türkiye'de bugüne dek medya hariç her kişinin, her kurumun
haberleri yapılıyordu.. Medyaya kimse dokunamıyor, kimse bu
muhterem kitlenin yaptıklarını kamuoyuna anlatmıyordu..
Yaptıkları rezillikleri, aldıkları paraları, kullandıkları
arabaları ve çıktıkları sevgilileri internet medyasında yer alınca
işin rengi değişti..
Bir şekilde başedebilirlerdi.
Karalayarak, yalancı diyerek.. "Ya valla billa bunlar yalancı. Bak
bizim hakkımızda da şöyle-böyle yazıyorlar" diyerek kötülemekten
başka çareleri yoktu..
Onlar da bu çareye sığınıyor...
Mesele bundan ibaret..