İnternet gazeteciliği var mı?
Abone olTürkiye'de İnternet gazeteciliğinin olmadığını ileri süren Emre Aköz, bu iddiasını daha da ileri götürerek, İnternet haberciliğinin ikinci el habercilik yaptığını savundu.
Sabah'tan Emre Aköz'ün bugünkü yazısı internet ortamında yayın
yapan siteleri yakından ilgilendiriyor. Aköz'e göre, böyle bir
gazetecilik henüz gelişmemiş. Çünkü, bu siteler ellerinde imkan
olmasına rağmen, kopyala yapştır sistemi ile gazetelerin
haberlerini alıntı yapıyor. Durum böyle olunca da, ikinci el
habercilik meydana çıkıyor. diye soran Aköz'ün, ders çıkarılması
gereken yazısı şöyle...
Son zamanlarda internet gazeteciliğine övgüler düzmek moda oldu.
İnternet haberciliğinin diğer iletişim araçlarıyla nasıl da rekabet
ettiği... Hız konusunda gazeteleri geride bıraktığı... TV ve radyo
ile rekabet ettiği filan söyleniyor.
Bunlara bir itirazım yok. Ancak şunu hemen belirteyim: Türkiye'de,
'medya dedikodusu' haricinde henüz internet gazeteciliği yok!
Ne demek istediğimi açmaya çalışayım.
Bir gazeteyi değerlerinden ayıran en önemli ögelerden biri 'özel
haber'dir. Yani kuruluşun kendi elemanlarıyla ürettiği,
şekillendirip okurlarına sunduğu ve genellikle diğer gazetelerde
olmayan haberlerdir. Bu faaliyet normal şartlarda; geniş, tecrübeli
bir kadroyu gerektirir. Onun dışında bir gazete ajanslardan da
(Anadolu Ajansı, Cihan Haber Ajansı, Reuters gibi) faydalanır.
Bizdeki internet siteleri ise kendi haberlerini üretemiyor. Çünkü
kadroları, imkanları, mali yapıları buna yetmiyor. Sonuçta tüm
yaptıkları; TV'de çıkan, gazete yazılan haberleri alıp kendi
sitelerinde tekrar yayınlamak. Ayrıca ajanslara abone olan haber
sitelerini de kullanıyorlar.
Özetle 'gazetecilik' değil 'haber derlemeciliği' yapıyorlar. Yani
büyük çoğunluğu ikinci el...
Gelelim 'medya dedikodusu' meselesine... Şu anda 'haber sitelerini'
genellikle medyacılar hazırlıyor. Bir iki kişi yetiyor bunun
için... Site yöneticilerinin gazetelerde, TV'lerde çalışan
arkadaşları var. Onlar sayesinde medya kuruluşlarından 'haber'
alıyorlar.
Eskiden her gazete ve dergide 'dedikodusu' güçlü arkadaşlarımız
vardı. Bunlar diğer kuruluşlarda çalışmış, tecrübeli, çevresi geniş
kişiler olurdu. Öğle saatlerine kadar eski işyerlerine ilişkin
dedikoduları toplar; öğleden sonra da yayarlardı. Diğer gazetelerde
neler olup bittiğini bilmek onlara prestij kazandırırdı. Çünkü
rekabet açısından faydalıydılar.
Artık bu tür kişilere gerek kalmadı. Medya kuruluşlarında çalışan
'dostlar', sitelere haberi oturdukları yerden geçiyorlar.
Özetle: Şu anda Türkiye'de internet haberciliği diye bir şey yok.
Ama tabii bu bir başlangıç; ileride o da olacak.
Yazı: Emre Aköz
Kaynak: