Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Şu saate kadar kendime telkinde bulundum. "Yazdın bu
konuda iki yazı. Bir tanesine daha ne gerek var? Zaten milyonlar
ekranda izledi, yüzbinler statta şahit oldu. Ne gerek var yazmaya
bir daha?.." diyerek kendimi frenlemeye çalıştım ama yok
dayanamadım..
Yerküre üzerinde izlediğim en inanılmaz gösteriyi yazmamak
haksızlık olurdu doğrusu.
"Türkçe Olimpiyatları'na katılan hainler" yazımda,
"10 yıl önce 17 ülke ile başlayan
organizasyon bugün 135 ülkeye yayılmış. Günden güne diğer ülkeleri
sarıp sarmalıyor. Otellerin konferans salonlarında birkaç yüz
kişinin izlediği etkinlikler, bugün onbinlerin dalga dalga akın
ettiği bir karnavala dönüşüyor" demiş ve sonuna da şu
cümleyi iliştirmiştim:
"İyilik adına bir şeyler
yapılıyor. Ve biz biliyoruz ki bu ülkede iyiler ve iyilik
yapanlar her zaman büyük bedeller ödüyor. Bedel ödemek isteyen yüreklilerin sayısının
hızla artıyor olması insana mutluluk veriyor.."
TT Arena Stadı'na doğru yola çıkarken, bedel ödeyenlerin safında
yer almak isteyenleri gördüm. Dalga dalga, fırka fırka o yöne
akın halindeydiler. Hani biraz yaklaşsan, heyecanla atan ve göğüs
kafeslerini zorlayan kalp ritimlerini duyacaksın..
O derece!
Tam da Türkçe Olimpiyatları'nın söylediği gibi...
"İnsanlık elele, Gün ola bayram ola" halinde
ilerliyorlar...
Aklıma Fethullah Gülen'in 1994 yılında hıçkıra hıçkıra söylediği o
sözler geldi..
Pek çoğumuzun inanmadığı, dudak büktüğü o sözler:
"Gün gelecek siz elin alemin olimpiyat yaptıkları o
salonları yapacaksınız. Sonra açık salonlar diyeceksiniz. Ancak bir
gün oralar da size dar gelecek. Statlara
sığmayacaksınız..." diyordu inançla..
Dün, adına Seyran denen tepeden inip de yönünü TT Arena Stadı'na
çevirenler, tahta bir barakada başlayan hayalin nasıl bir büyüye
dönüştüğüne tanıklık etti.
Stadın kapılarına dayandığımızda gözümün alabildiği kadar uzaklara
baktım. Binlerce sürücü araçlarını TEM otoyolunun kenarına öylesine
bırakmış nasıl koşturuyor, nasıl mücadele ediyor inanılır gibi
değil.
Stadın etrafı mahşeri andırıyor.
Dev ekranların karşısında dizilmiş ve yüzlerinde buluşmanın sevinci
ile vedanın hüznünü bir arada yaşayan binlerce insan. İçerisi ise
meleklerin arş-ı aladan izleyeceği güzellikte..
Stadın çimlerle kaplı olan zemini, bugüne dek görmediğim bir
teknoloji ile devasa bir ekrana dönüşmüş. Oradan akan bir
görüntü resmi rakamlara göre sayıları 108 bin olan kalabalığı
coşturuyor.
Basın tribününde her zamanki vesveselere bir süre kulak
kabartıyoruz.
Tam da yuhalanacağı sözleri kulaklara fısıldanırken, Başbakan
Erdoğan beliriyor. Deprem oluyormuş gibi hissediyoruz. Stadı
başımıza yıkacaklar neredeyse...
Gülüşüyoruz..
"Böyle yuhalanmaya can kurban" dercesine...
Güzel bir tesadüf mü bilinmez ama, Fethullah Gülen ile kavgalı
olduğu söylenen Erdoğan tam da yerine otururken Senegal’den
Seynabou Dieng ‘İkimiz Bir Fidanın Güller Açan
Dalıyız’ şarkısını söylüyordu.
Türkçe Olimpiyatları'nın ruhunu anlatan figür ise, Allah nasip
ederse ileride torunlarıma anlatacağım en özel andı.
Şöyle bir canlandırın kafanızda!
Biri çıkıyor ve sesi kulakları sağır eden bir çalgı ile
kıtalararası çağrıda bulunuyor. Dört kıtayı simgeleyen kapılardan
bembeyaz giysiler arasında çıkan çocuklar, o çağrıya ilk kulak
verenler oluyor.. Yolculuk sırasında çocuklar ilerledikçe ayak
bastıkları çorak topraklar can buluyor ve aydınlığa kavuşuyor..
Ne muazzam, ne tarifsiz bir figür anlayabiliyor musunuz?
Şarkıların koca yürekli çocukların dilinden yeniden can bulduğu
anlar ise adeta mest etti.. Ben hayatımda ilk kez ellerinde
ülkelerinin bayraklarıyla ama elele, ama gönül gönüle
birlikte eğlenen, "İnsanlık elele, bayram o bayram
ola" diye haykıran insanlar topluluğu gördüm.
Tepeden biri bağrıyor avazı çıktığı kadar: "Madonna size
kubbban olsun!"
Gösteri bir karnavala, karnaval bir dünya şölenine dönüştükçe
yanımda oturan ağabeyim Hadi Özışık kollarını gösteriyor.
"Tüylerim diken diken oldu" tabiri var ya hani.
Onunkiler birer toplu iğne gibi :)
Öylesine etkileyici, öylesine can evinden vurucu..
Sahi!..
Siz hala bu işlerin parayla, pulla veya servetle yapıldığını mı
düşünüyorsunuz?
Ailesini, ülkesini sevdiklerini geride bırakıp Erzurum'dan
Endonezya'ya giden, adını dahi bilmediğimiz gizli kahramanlara
haksızlık edersiniz bunu düşünürseniz..
Ben bu dünyada kalıcı bir eser bırakacağım diyerek Konya'dan
Kenya'ya giden öğretmenin vebalini alırsınız.
Ayıp edersiniz ayıp!
Gerçi böyle düşünseniz şahsen benim umurumda değil!
Bu dünyada veya öteki alemde..
Bir şahit gerekirse şayet.. İnandığım bütün değerler üzerine
and olsun ki...
"Bu insanlar iyiler ve iyilikler adına güzel şeyler
yaptılar" diye şahedet edeceğim..
Eyy dünyanın tüm milletlerine Türkü ve Türkçe'yi öğretmek için...
Tüm dünyanın elele kardeşlik içinde yaşayabileceğini anlatmak
için.. Savaşların, katliamların, soykırımların olmadığı bir
dünyanın daha yaşanılır olabileceğini göstermek için yurdundan
evinden barkından çocuğundan ayrı yaşayan gurbet ellerde hasretle
yanıp tutuşan yüreklerin sahipleri..
Eyyy bu uğurda bize elçi olarak gelen teni kara, içi nur gibi beyaz
çocuklar..
Allah şahit olsun ki beni inandırdınız!
Artık bu dünyanın elele, gönül gönüle kardeşçe yaşanabilecek bir
yer olacağına, bayram yeri olacağına Rabbim'e ve O'nun Resulü'ne
inandığım gibi inanıyorum.
Gidin..
Dün gece kardeş dediklerinizden ayrılırken nasıl ağladığınızı,
nasıl hıçkırdığınızı gördüm.
Her gidiş biraz daha kavuşmaktır.
Gittiğiniz yol mukaddestir.. Bilin ki sizler ilahi teminat
altındasınız artık.
Gidin ve karanlıktan korkmayın.
Bilin ki gelecek yıl bu zamanlar sizi yine aynı coşkuyla ve daha
büyük alanlarda, daha büyük kitleler halinde karşılayacağız..
SÖZÜMÜZ SÖZ!